Kürşat Tüzmen ısrar ediyor
Abone ol"İhracat artışı yüzde 34.6'dan yüzde 30'a düştü" diyen Tüzmen, kriz sıkıntısı için 5 aylık süre verdi.
Devlet Bakanı Tüzmen, dolardaki düşüşün Türkiye'ye pahalıya malolduğunu belirterek, "SARS nedeniyle Uzakdoğu'da yakalanan fırsat değerlendirilemedi. 3 milyar doları ıskaladık" dedi. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, kurlara zamanında müdahale edilememesi nedeniyle, Türkiye'nin Uzakdoğu'da ortaya çıkan SARS hastalığı ile elde ettiği fırsatı değerlendiremediğini söyledi. Tüzmen, "Iskaladık. İhracatta ele geçirdiğimiz tarihi fırsatı değerlendiremedik. Kurlardaki düşüş bize tam 3 milyar dolara maloldu" diye konuştu. Yeni Şafak'ta Politik Kahvaltı'ya konuk olan Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Döviz kurlarında yaşanan düşüş nedeniyle ihracatçıların büyük bir sıkıntı içinde olduğunu belirten Tüzmen, "Kurun bu seviyelerde olması, bazı banka ve firmaların açıklarını kapatmalarını sağlıyor. Ancak ihracatçı açısından baktığımızda sıkıntı çok büyük" dedi. Tehlike beş ay sonra İhracatta yeni siparişin alınamadığını ifade eden Tüzmen, ihracatçıların bugüne kadar daha önce aldığı siparişleri sattığını söyledi. Tüzmen, "Şu anda gönderdiğimiz mallar, 5 ay önce almış olduğumuz siparişlerdir. İhracat artışı yüzde 34.6'dan yüzde 30'a düştü. Siparişler artık alınmıyor. Biz bunu iki ay sonra göreceğiz. Sıkıntıyı asıl beş ay sonra göreceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin ihracatta Uzakdoğu'da çıkan SARS hastalığı nedeniyle tarihi bir fırsat yakaladığını ifade eden Tüzmen, ancak bu fırsatın kurlarda yaşanan düşüş nedeniyle değerlendirelemediğini söyledi. Tüzmen, "SARS nedeniyle ideal zamanı yakaladık. Ancak kurlardaki düşüş nedeniyle ıslakalamak zorunda kaldık. Bunun bize maliyeti 3 milyar dolardır. Tren kaçtı" diye konuştu. "Bu kurla ihracat yapılamıyor" diyen Tüzmen, artık ihracatçıların da ithalata yönelmeye başladığını söyledi. Tüzmen, "Benim için en önemli gösterge ihracatın ithalatı karşılama oranıdır. Bu yüzde 70'lerde olduğu zaman iyidir. Şimdi yüzde 66'lara inmiştir. Bu yüzde 60'lara indiği zaman Türkiye krize girmiştir" dedi. 'Dalgalı kur iyi değildir' Merkez Bankası'nın, döviz kurlarına zamanında ve etkili müdahale edemediğini ifade eden Tüzmen, şöyle dedi: "Bir kişinin aynı hatayı iki kere yapmaması gerekir. Türkiye gibi ülkelerde aynı hatayı iki kere yapmamak lazım. Bu lükstür. Şimdi diyeceksiniz ki dalgalı kur var. Gelişmiş ekonomilerde dalgalı kur iyidir. Gelişmekte olan ülkelerde dalgalı kur iyi değildir. Sağından solunda müdahale etmek zorunda kalıyorsunuz. Biz bunu üç ay önce söyledik. Küçük küçük faiz oranlarında yüzde 3'lük ayarlamalar yapılabilseydi çok başarılı bir yönetim yapılmış olurdu." 'Haklı çıkmak istemiyorum' Bakan Tüzmen, tekstil ihracatının yapıldığı Denizli'de dolar üzerinden satış yapılan ülkelere olan ihracatın tamamen kesilmiş durumda olduğunu belirterek, bu filmi Şubat krizi öncesinde de gördüğünü söyledi. Tüzmen, "Şu anda ihracata bağlantıları eksi veriyor. Şubat krizinden önce de biz bunu gördük. Dönemin Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp beni ikna etmeye çalıştılar. Eximbank'a biraz kaynak aktarırız dediler. Ama ne oldu ben haklı çıktım. Şimdi bir kez daha haklı çıkmak istemiyorum. Merkez Bankası'nın çok küçük ayarlamaları çok önceden yaparak, ihracatçıları rahatlaması gerekirdi. Gelişmekte olan ülkelerde Merkez Bankası'nın bağımsız olması lükstür" dedi. Komşularla ticaret arttı Kürşat Tüzmen, kurların gerçek değerini bulması ve girdi maliyetlerinin azaltılması halinde, Türkiye'nin ihracatta büyük bir hamle yapacağını söyledi. Tüzmen, "Gerekli destekler verilirse, bu kuşak Türkiye'nin kalkındığını gören kuşak olacaktır" dedi. Komşu ülkelere yaptığı ziyaretler hakkında da bilgi veren Tüzmen, bu ziyaretler sayesinde Türkiye'nin komşularıyla olan ticaretinde önemli artışlar olduğunu vurguladı. Tüzmen, "Komşu ülkelere yaptığımız ziyaretlerin sonuçlarını almaya başladık. Örneğin, Suriye'ye yaptığımız ihracat yüzde 100, İran'a yaptığımız ihracat yüzde 50, Yunanistan'a yüzde 30, Bulgaristan'a yaptığımız ihracat yüzde 20 arttı" dedi. Tüzmen, Türkiye'nin yüzde 3'lerde olan komşularıyla ticaretinin gezilerden sonra yüzde 10'lara yükseldiğini belirterek, komşularla ticarette asıl hedefin yüzde 30'lara çıkmak olduğunu söyledi. 'Osmanlı mirasını kullanacağız' Gittikleri her ülkede büyük bir ilgi ile karşılaştıklarını hatırlatan Tüzmen, bunun Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasından kaynaklandığını söyledi. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalmış bugün 33 ülkenin bulunduğuna dikkat çeken Tüzmen, bu ülkelerin, ithalatlarının toplamının 900 milyar dolar, ihracatlarının toplamının da 750 milyar dolar olduğunu söyledi. Tüzmen, Türkiye'nin bu ihracat ve ithalattan büyük pay alması gerektiğini belirterek, "Bu ülkelerde dolaşırken beni hep bir Osmanlı'nın torunu olarak gördüler. Dünya politikalarını belirleyen bir ülkenin ferdi olarak baktılar bana hep. Bize hep önemli değer verdiler. Bu değer, Osmanlı İmparatorluğu'na verilen değerdir" diye konuştu. 'Irak halkının yüzüne rahatlıkla bakıyoruz' Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, Irak operasyonu öncesinde Irak'a işadamlarıyla birlikte yaptığı ve büyük eleştiri toplayan geziyi de anlatı. O dönemde Irak'a ziyaretini "doğru bir karardı" diyerek savunan Tüzmen, "Son iki yılda Irak'a ihracatımız 50 milyon dolardan 2.5 milyar dolara çıktı. Irak pazarında 13. sıradan 3. sıraya geldik. Bu tabiî bazılarını rahatsız etti" dedi. "Irak'a aynı şartlar bugün olsa yine giderim" diyen Tüzmen, hükümetin o dönemde izlediği Irak potikasının doğru olduğunu belirterek, "Bugün Irak halkının yüzüne rahatlıkla bakabiliyorsak, bu Irak politikamızın haklılığını gösterir. Gitmeseydik 13. faz ihalelerinden hiçbirşey alamazdık. 700 milyon dolarlık kontrat bağladılar. Kontratların tamamı geçerli" dedi. Irak'ta Saddam Hüseyin ile 3.5 saat süren samimi bir görüşme yaptığını hatırlatan Tüzmen, ziyaretiyle ilgili şunları söyledi: "Irak, Anadolu'nun tabiri ile 'bu hamur daha çok su çeker.' O dönemde Irak'a gitmemiz gerekiyordu. Olaydan sonra ABD'li yetkililer de bana geldiler ve takdir ettiklerini söylediler. ABD ile Türkiye'nin politikaları taban tabana zıt politikalar değildir. Mardin, Gaziantep ve Mersin serbest bölgemiz savaş sırasında da savaştan sonrada Irak'a malzeme sevkiyatı yapan bölgelerimiz oldu. Bakanlar ve müsteşarlar 20 senedir aynı görevde bulunuyorlar. Bugün işbaşına gelecek bürokratların tümü bizim arkadaşlarımız. Bizim o insanlarla hiçbir sıkıntımız yok."