Kürdistan market

Nazım ALPMAN nazimalpman@internethaber.com

İsmail Beşikçi bir bilim adamının başına gelebilecek en ağır şeylerin hepsini yaşadı. Tabii bu durum entelektüel anlamda geri kalmış, fikir dünyası olarak fakir ülkelerde olabilirdi. Türkiye de buna son derece elverişli ortam bulunuyordu.

Geçmiş zaman diliyle yazınca sanki, anlatılmak istenen “geçmişte kalmış” gibi görünebiliyor. Beşikçi geçtiğimiz yüzyılın “Türk Galilesi” olarak kabul edilebilir.

Galile, dünyanın döndüğünü tespit ettiği için Engizisyon Mahkemesinde yargılandı.

Beşikçi’de Türkiye’de yaşayan Kürtlere “Kürt” dediği için mahkumiyetler aldı, hayatının uzunca bir bölümünü cezaevlerinde geçirdi. İsmail Hoca hiç siyasetçi olmadı. Hiç kimseden oy istemedi. İkbal mevkilerine talip olmadı. Tespitlerini, tahlillerini bilim uğruna yaptı, yazdı, yayınladı.

Çünkü o bir bilim adamıdır.

Türkiye bütün dünya ile birlikte 21. Yüzyıla geçti. Ama değer yargıları, kamusal ilkellik, bilime olan saygısızlık aynı yerinde duruyor.

İsmail Beşikçi bir makalesinde Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan söz ederken “Kürdistan” kelimesini kullandı. Yine suçlandı, yargılandı ve mahkum oldu.

Oysa birazcık tarih bilenlerin hemen hatırlayacağı üzere 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan ilk Meclis’te Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelenler için şöyle deniliyordu: Kürdistan Mebusları!

O yıllarda “Kürdistan” demek ülkeyi bölmüyordu. Tersine yabancı devletler tarafından bölünmüş, parçalanmış bir ülkenin toparlanıp, kurtuluş savaşı vermesine ön ayak oluyordu.

 İlerde böyle şeyleri okuyanlar acı acı gülecekler…

İnanmayanlar için hemen taze bir örnek var, anlatayım…

Geçenlerde bir Kürt kökenli Türkiyeli bir işadamı Kuzey Irak’taki Erbil, Süleymaniye kentlerine gitmiş. Öyle Kürt Sorunu gibi dertleri de kendisine dert edinen bir yapısı yok. Bölgede gezerken birden gözüne bir tabela ilişiyor: Kürdistan Market!

Zaten bulunduğu bölgedeki devletin adı “Federatif Kürdistan” olarak anılıyor. Bir de bakkal irisi bir alış-veriş merkezine bu isimin verilmesinin ne anlamı olabilir ki?

Bu düşüncelerle markete girip sahibiyle tanışıyor. Konuyla ilgili sorular soruyor. Market sahibi gayet makul bir açıklama yapıyor:

-Kürdistan Market ismi satışlarımızı arttırdı, insanlar daha çok gelmeye başladı.

Konuk işadamı “sıradan” bir soruyla muhabbeti bitirecek:

-Nerelisin?

Kürdistan Market’in sahibi önce tebessüm ediyor, sonra gururla açıklıyor:

-Kayseriliyim!

İşte bu kadar basit… Bir Kayserili ticari olması durumunda pekala işyerinin gönderine tabelayı çakabiliyor:

-Kürdistan Market!