Kurban yakınları: Yaşananlar adil değil
Abone olDoğu Ukrayna'da füze atışı sonucu düşürüldüğü belirtilen Malezya Hava Yolları uçağında yaşamını yitiren Hollandalı kurbanların cenazelerini taşıyan uçak Eindhoven Havaalanı'na inerken, kurban yakınları göz yaşlarına engel olamadı.
Doğu Ukrayna'da füze atışı sonucu düşürüldüğü belirtilen Malezya Hava Yolları uçağında yaşamını yitiren Hollandalı kurbanların cenazelerini taşıyan uçak Eindhoven Havaalanı'na inerken, kurban yakınları da göz yaşlarına engel olamadı.
MH17 sefer sayılı uçakta yaşamını yitiren 193 Hollandalı'nın yakınları, "acaba bizim cenazemiz bulundu mu" umuduyla Eindhoven'a gelmişti.
Utrecht yakınlarındaki Harmalen kasabasında yaşayan Sylvia ve Evert Hemelrijk çifti de onlardan biriydi. Doğu Ukrayna'da düşürüldüğü belirtilen uçakta biricik oğulları Robin'i kaybetmişlerdi.
Robin 17 yaşındaydı. Woerden kasabasaındaki Minkema Koleji'nin en parlak öğrencilerinden biriydi. İlk kez ailesinden ayrı ve Avrupa dışında tatile çıkıyordu. Ve hayatında ilk kez uçağa binecekti.
Annesinin deyimiyle, "bu yaz kanatlanıp dünyaya açılacaktı." Malezya, Bali ve Singapur'u kapsayan bir tatile çıkacaktı. Bunun için aylarca markette çalışmış, kasabadaki birçok kişinin bilgisayarını tamir edip para biriktirmişti. Bir arkadaşının ailesiyle birlikte gideceği için anne babasından izin alması zor olmamıştı.
Annesi Sylvia Hemelrijk, sabah erkenden Robin'i birlikte seyehat edeceği ailenin evine bıraktı. "Beni habersiz bırakma, uçağa bünmeden de, Malezya'ya inince de mutlaka ara" diye tembih etti.
Robin, Amsterdam Schipol Havalimanı'nda uçağa binmeden aradı annesini. Bir de telefonla fotoğraf çekip yolladı.
Öğleden sonra eve gelen kocası Evert Hemelrijk'ın, Robin'in uçuş bilgilerini sorunca şaka yaptığını düşünmüş Sylvia. Televizyonu açınca, duyabileceği en korkunç haberle karşılaşmış. Bir umut telefona sarılmış. "Oğlum nerdesin? Kendinden haber ver" diye yazmış ama hiç bir zaman yanıt gelmemiş mesajına.
Hala inanamıyor. "Çocuğumu görmek istiyorum. Görmek istiyorsun" diyor. Yaşananların hiç de adil olmadığını düşünüyor.
Oğlundan sevgiyle söz ediyor. "Altın bit geleceği vardı" diyor. Okul yönetimine göre, "çocuk bedeninde bir yetişkinmiş" Robin. Çocukluğundan bu yana doktor olmayı istermiş. Kanserli çocukları iyileştirmek en büyük düşüymüş. Son yıllarda bilgisayar teknolojilerine de merak salmış. Üniversiteyi ABD'de okumak, dünyayı dolaşmak istiyormuş.
Sylvia Hemelrijk, "Çok sakin bir çocuktu. Karıncayı bile incitmezdi" diyor. Fotoğraflarına bakarken gülümsediğini anlatıyor. "Bakışları hep yaramazdı. 1. 90 boyuyla sabahları oturup ayakkabılarını giymek için uğraşırıd. Ayakları 47umaraydı. Sonra bisikletine atlar okula giderdi. Bir gün bile geç kalmazdı" diye anlatıyor.
Gelen uçaklarda Robin'in cesedinin olup olmadığını bilmiyor. Cesedinin bulunup bulunmadığını da.. Tek isteği aylar da sürse bir hün oğluna kavuşmak ve onu son yolculuğuna uğurlamak. "Ona, enedi uykusu için en büzel yeri hazırlayacağım" diyor.
Savaş hukuku okuyacaktı
Uluslararası Af Örgütü Hollanda ( Amnesty Nederland) çalışanı 26 yaşındaki Tessa van der Sande'nin arkadaşları da, Eindhoven Havalanı'ndaki hüzünlü kalabalık arasındaydı. Tessa, Annesi, babası ve erkek kardeşiyle tatile gitmek için yola çıkmıştı.
Arkadaşları, yaz tatillerinde sığınmacı kamplarında gönüllü olarak çalışan Tessa'nın en büyük hayalinin yunuslarla yüzmek olduğunu anlatıyorlar. İdealist bir insan olan Tessa'nın bir başka hayali de dünyanın güzelleşmesine katkı sağlamak, savaşsız ve silahsız bir dünya için uğraşmakmış.
Tessa van der Sande bu amaçla savaş hukuku okumaya karar vermiş. Bu hayalini gerçekleştirmeye vakit bulamadan, karşı olduğu bir savaş ve silahın kurbanı olmasını "haksızlık" diye değerlendiriyor arkadaşları...
Eindhoven yakınlarındaki Valkenswaard köyünde oturan van Nielen ailesi de 30 yaşındaki oğulları Stevan'ın cenazesini karşılama umuduyla geldiler havalanına.
MH17'de yaşamını yitiren Stevan, 26 yaşındaki erkek kardeşiyle birlikte Malezya'ya tatile gitme kararı almış. Ancak yer olmadığı için kardeşi Martijn, Brüksel - Paris üzerinden gidecek diğer uçağa binmiş.
Paris'te, "uçuş rotasında sorun bulunduğu" gerekçesiyle uzun süre uçağı rötar yapmış. Kardeşini taşıyan uçağın düştüğünden habersiz yolculuğuna devam etmiş.
Nielen ailesinin de diğer kurban yakınları gibi tek isteği, cenazlerine en kısa sürede kavuşup, oğullarını son yolculuğuna uğurlayabilmek..