Kurban nedir ne için kesilir?
Abone olKurban nedir? Kurban neden kesilir? Kurban bayramının anlamı ve önemi nedir? Hangi hayvan kurban olarak kesilir? Kurban nasıl kesilir?
KURBAN NEDİR?
Kurban, kelime anlamı ile yakınlaşma demektir.Kurban
kesmek; Allah'a yakınlaşma gayesiyle, O'nun verdiği
hayvanlardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O'nun rızası
için kesmek demektir.
KURBAN NİÇİN KESİLİR?
Kurban; Cenâb-ı Hakk’ın “Rabbin için namaz kıl, kurban kes”
emrine uyarak,rızası kazanılmak için kesilir.Ayrıca Kurban;
kendisine kurban kesmek vâcip olanların vücuduna bedel olarak
kesilir.
Kesilen kurbanın akan kanı ile birlikte sahibinin günahlarının
da bağışlanacağı Peygamberimiz (s.a.v) tarafından
müjdelenmiştir.
KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİP OLUR?
Akıllı, hür ve mukim olan, aslî ihtiyaçlarından fazla nisap
miktarı mal veya paraya sahip (yani Kurban Bayramı günlerinde bir
kurban alıp kesebilecek durumda olan) kadın-erkek her müslümana
kurban kesmesi vâciptir.
KURBAN HANGİ HAYVANLARDAN OLUR?
Kurban şu dört cins hayvanlardan olur:
1- Koyun (Bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır. Ancak anası
kadar gelişmiş ve 6 ayını doldurmuş bir kuzu da kesilebilir)
2- Keçi (Bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır)
3- Sığır-manda (İki yaşını doldurmuş olması
lâzımdır)
4- Deve (Beş yaşını doldurmuş olması lâzımdır) Bunlardan başka
(Tavuk, Ördek, Kaz vb.) hayvanlardan kurbanın hiçbir nev’i (yâni
vâcip, adak, akîka) câiz olmaz.
Kurbanın önemi nedir?
Kurban kesmek bir ibâdettir. Neden kurban kestiğimiz veya
neden ibâdet yaptığımız sorusuna verilecek en makbul cevap hiç
şüphesiz Allah (c.c.)’ın emrine uyma gereği ve zorunluluğu
olacaktır. Kurban kesiyoruz; çünkü emir vardır. İşin hikmet ve
maslahat yönü ise saymakla bitmez.Allah (c.c.)'ın emirlerini
yerine getirdikçe farklı duygular, farklı heyecanlar, farklı
haller, farklı tavırlar bizi kuşatıyor.
Her bir emir bizi bir farklı mânâ ile yüklüyor. Her bir ibâdet
bizi farklı faydalı prensipler ile dizayn ediyor. Her bir teklif
bizi insaniyet-i kübrâ makamına bir adım daha yaklaştırıyor.
Her bir vecîbe bizi alâ-yı illiyyîne, Allah (c.c.) katında
makamların en yükseğine doğru kuvvetle sevk ediyor. Meselâ, namazla
Allah (c.c.)’a secde ederiz, Allah (c.c.)’a duâ ve niyazda
bulunuruz. Allah (c.c.)’a kendimizi doğrudan muhatap addederiz. Bir
secde şoku ile Allah (c.c.)’a kulluğumuzu idrâk ederiz ve
kavrarız.
Oruçla Allah (c.c.)’ın her vakit verdiği nimetlerden kendimizi
mahrum bırakırız; bu nimetlere, yani Allah (c.c.)’ın rahmet ve
merhamet eserlerine, yani Allah (c.c.)’ın sevgiyle bizi yedirip
içirmesine, bize ikrâm ve ihsânına ne kadar muhtaç olduğumuzu tam
hissederiz. Bir mahrûmiyet şoku ile Allah (c.c.)’ın “vermesinin”
kıymetini anlarız. Fakir ve fukaranın hâlini tam yaşarız. Onların
halleriyle halleşiriz.
Zekât ile elimiz canımızın yongası olan kendi paramıza, kendi
malımıza, kendi kazancımızabaşkası lehine, başkasına yardım
etmek üzere uzanır. Bir para verme şoku ile Rabbimize yaklaşırız.
Zekât ile, kazandıklarımızın gerçekte bizim olmadığını, Allah
(c.c.)’ın birer ihsânı ve elimizde birer emâneti olduğunu, bu
ihsânın şükrünü ancak başkasına yardım etmekle ödeyebileceğimizi
kavrarız.
Hac ile milyonlar müslümanlarla bir araya gelir, doyulmaz bir
kardeşlik şoku yaşarız. Arafat’ta vakfe esnasında Allah (c.c.)’ın
huzurunda dimdik duruş ve duâ ile tevâzûu birleştirmiş oluruz.
Duruşumuzla Kayyûm ismini kavrarız. Kâbe’yi tavaf ederken,
Kâbe’nin etrafında dönerken zerrelerden güneş sistemlerine ve
yıldızlara kadar kâinatın baş döndürücü ritmine Allah (c.c.)’ın
adını zikrede ede ayak uydurmuş oluruz. Her şey Allah (c.c.) diye
diye dönüyor... dönüyor ya... Biz de “Allah (c.c.)ümme Lebbeyk!”
(=Allah (c.c.)’ım emrindeyim! Allah (c.c.)’ım emret! Sana kurban
olayım!) diye diye döneriz.
Kurbana gelince... Kurban bize bir kan şoku yaşatır.
Bayrağımız da şehitlerin kanıyla boyanmış değil mi? Şehitlerimiz de
vatan yolunda Allah (c.c.) için kurban olmuş kimseler değil mi?
Yeri geldiğinde biz de şehit olmaktan, Allah (c.c.) için kurban
olmaktan şeref duymaz mıyız? Öyleyse kanı unutmamalıyız. Kanı
yaşamalıyız. Allah (c.c.)’a kan ile ulaşabilmeliyiz. Kanın ne
esrârengiz bilgi, rahmet ve hayat deposu olduğunu, kandaki Allah
(c.c.)’ın eşsiz san’atını ve benzersiz kudret mu’cizesini görerek
Allah (c.c.)’ın büyüklüğünü ve azametini; kurban ibâdetinde
tecellîsini görürüz.
Demek, Allah (c.c.)’ın emrine teslim olarak amel eden,
Allah (c.c.)’ın izniyle, ne dünyada, ne âhirette zâyi etmemiştir,
zâyi olmamıştır, ziyâna ve hüsrâna uğramayacaktır, kaybetmemiştir,
kaybetmeyecektir.
KURBAN NASIL KESİLİR?
Kurban kesecek müslüman, kurbanlık hayvanı incitmeden
kıbleye karşı yatırır. Ayakta olarak : “Bismillahirrahmanirrahim”
dedikten sonra biliyorsa “İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve
memâtî lillahi rabbil âlemîn” Âyet-i Celîlesini okur ve şöyle niyet
eder: “Yâ Rabbî, şu vücudum sana karşı o kadar isyan etti ki,
affedilmem için bu vücudumu sana kurban etmem icabediyor. Fakat sen
Kitab’ınla insanın kurban edilmesini haram kıldığından, vücuduma
bedel olarak bu hayvanı senin rızan için kesiyorum. Kabul buyur yâ
Rabbî” dedikten sonra üç defa “Allahü ekber, Allahü ekber, lâilâhe
illâllahü vallâhü ekber, Allahü ekber velillâhil hamd” diye tekbir
alır ve “Bismillâhi Allâhü ekber“ der ve kurbanı keser.
KURBAN KESİLDİKTEN SONRA NE YAPILIR?
Kurban kesen müslüman, kurban kesilip yüzüldükten sonra Allah
rızası için iki rek’at namaz kılar. Namazın birinci rek’atında
Fatiha’dan sonra Kevser sûresini (İnnâ a’taynâ kel kevser), ikinci
rek’atta Fatiha’dan sonra İhlâs sûresini (Kul hüvallâhü ehad) okur.
Bu namaz Allah’a şükür secdesi makamında menduptur.