Kuran dersine cuma formülü!
Abone olMilli Eğitim Bakanı Dinçer, seçmeli Kuran dersinin çocuklar arasında ayrışmaya neden olmaması için kafa yorduğunu anlattı...
Bakan Dinçer, cuma günü eğitim bittikten sonra dersin
verilebilmesine yönelik bir formül üzerinde düşündüğünü
söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kanal D’de ekranlarında Mehmet Ali
Birand’ın sunduğu 32. Gün’e konuk oldu, 4+4+4 eğitim sistemini
ekranda tahtaya çıkarak tek tek anlattı. 4+4+4 eğitim sisteminin
bir dindar nesil yetiştirme projesi olmadığını söyleyen Dinçer,
konuyu daha iyi anlatabilmek için tahtaya kalktı. Dinçer, sorulara
şu yanıtları verdi:
5+3’ün nesi vardı?
Aslında 5+3 yoktu. Şöyleydi; 8 yıl zorunlu kısmıydı Bir de ayrıca 4
olarak tarif ettiğimiz lise vardı. Bu zorunlu değildi. Biz ona
ilköğretim diyorduk. Bu kez tamamı zorunlu hale geldi. Öğrenciler
tamamını okumak zorunda. Aileler çocukları 18 yaşına kadar okula
göndermiyorsa devlet hesabını soracak. Yaptırımları var, cezalar
var. Ödemek zorunda.
Ana okulları bitiyor mu?
Hayır kesinlikle bitmiyor. Bu yapıda, sadece 60-72 ay için özel
stratejimiz tamamını eğitime almak. Bugün bu yaş grubunda okullaşma
oranı yüzde 67’ydi. Şimdi 36 ay ile 60 ayı alacağız, ancak 48-60 ay
arasında bu kez okullaşmayla ilgili yüzde 100 için strateji
oluşturacağız, çaba sarfedeceğiz. Burada bir sorun var. Niçin bu
zorunlu hale getirilmedi? ‘1+4+4+4 niye olmuyor?’ diye sordular. Bu
durumu dünyanın birçok ülkesinde eğitim sistemleri ebeveynlere
bırakıyor. 44 bin civarında mezra var, oldukça dağınık bir yapı.
Zorunlu okul öncesi yapsaydık, hem kamuya maliyetli olacaktı hem de
çok zorlama olacaktı.
Alt limitte karar verilmediİlk 4’le ilgili bir yaş meselesi var.
Zihni karışıklık var. 5 yaş tanımlamasında vatandaşla TÜİK
tanımlaması arasında farklı tanım söz konusu. Tartışma buradan
başlıyor. 6 yaşına girmiş çocuklar için vatandaşlar ‘6 yaş’
tabirini kullanıyor. Biz sistemde daha çok yılı değil ayı
kullanmışız. Mevcut yapı içinde 72 ay alt limit olarak görülüyor.
Sizin tabirinize göre ‘6’ benim tabirime göre ‘7 yaş’ oluyor. 84
aya kadar kayıt yapılıyor. Mevcut yönetmelik ‘çocuk aralık ayının
sonunda 72 ayı dolduracaksa o zaman onun okula kaydı yapılabilir’
diyor. Böylece yaklaşık 16 ay farklılığı olan çocukları aynı sınıfa
alıyoruz. Şimdi Avrupa ülkelerinin çoğu gibi 72 ayı üst limit
olarak aldık. Kanunda öngörülen alt limit 60 ay. Birçok ülkede
uygulama böyle değil bazılarında 64, 66, 68 ay alt limit. Henüz
bununla ilgili bir karar vermedik. Daha sonra yönetmeliklerle
tartışacağız. Uzmanlarla görüşeceğiz. Toplumu rahatsız etmeden
süreci yönetmeye çalışacağız. Öğretmenimiz var. 1997’deki
kesintisiz eğitim için verilen karardan sonraki gibi büyük
sorunlarla karşılaşmayacağız.
Yeni sistem Eylül’de başlayacak
[PAGE]
Bu eylülde başlayabiliriz. Yönetmelik değişikliklerimizi yapacağız.
Çabuk verilmesi gereken bir karar. Şayet biz 60-72 ay arasında
zorunlu olarak alacaksak, bir de almak zorunda kaldığımız 72-84
arası çocuklar var. Belki iki ayrı sınıf olmak durumunda kalır.
Toplumu tedirgin etmeyecek bir geçiş sağlayacağız.. Halen okuyan
öğrencilerimiz için endişe edecek bir durum yok. Değişiklik yok.
İkincisi sınıf öğretmenleri devam edecek. Yaşları öne aldığımız
için programda yumuşatmalar yapacağız. ‘Çocuk çok küçük, kalem
tutabilir mi, merdiven çıkabilir mi? Biz de bu tereddütler
ölçüsünde önlemimizi alıyoruz.
İmam Hatip ortaokulu
İmam hatip lisesine bağlı ortaokul açılacak. Bu sadece imam hatip
için değil güzel sanatlar lisesi için de güzel bir imkan. Keman,
piyano çalacak çocuk. Bunun gelişmesi için eğitim almaya ihtiyacı
var.
Çocuk bu bölümde meslek seçemeyecek ama seçmeli dersleri olacak.
İlgisiyle alakalı. 5. sınıftan itibaren ilgisine göre kendisi
seçmeli olarak artırabilir. Biz burada temel akademik bilgileri
değil daha çok ilk başlangıç bilgilerini, kabiliyetlerini vermeye
çalışacağız.
Ortaokula giderken sınav olmayacak. Çocuk normal bir ortaokula
gitmişse derslerin hangileri seçmeli ders olacak belli değil. Talim
Terbiye Kurulu çalışıyor. Ancak Meclis hüküm getirdi. Kuran ve
Peygamberimizin Hayatı’nın öğretilmesi. Biz bunu ortaokulda ve
lisede öğreteceğiz. Biz Türkçe gibi Kuran okumayı öğreteceğiz.
Zaten şu anda Arapça seçimli. Arapça öğretmeyeceğiz. Arapça
lisanıyla Arap alfabesine dayalı Kuran okuma ayrı. Yani çocuk Arap
harfleriyle bir kelimeyi okumayı öğrenecek ama okuduğu şey Kuran
olacak. Bir müfredat oluşturacağız. Okuyacak ama anlamayacak. Zaten
Kuran okuyanların büyük bölümü anlamazlar onu bir kutsal bir kitap
olarak okurlar.
Abdest alma, başörtme zorunluluğu olacak
mı?
Bunlara bu kadar kafa yormadık. Diyanet açıklama yaptı ama benim
düşündüğüm husus; belki bir çoğunun aklına gelir. Kuran derslerini
normal eğitimlerin olduğu, diğer çocukların ders almadığı veya
oynadığı bir döneme koyarak, çocukların ayrışacağı bir görüntü
olmasın istiyorum. Bu sebeple muhtemelen cuma günü eğitim
bittiğinden sonra Kuran dersini seçen çocukların sınıflarda Kuran
öğrenme imkanı olur mu diye düşünüyorum. Mahalle baskısı,
endişeler yersiz. Özellikle yaz döneminde çocuklar birlikte
oynarken bazıları camiye gidip Kuran öğrenir. Ve kimse Kuran
öğrenmek için camiye gideni suçlamadı. Ama buna benzer bir endişe
varsa diye kafa yoruyorum biraz.
Kız erkek ayrımı olacak mı?
Bu dönemde olmaz. 5 ila 8 yaşındaki çocuktur. Kız erkek ayrımı
konusunda akıl baliğ değildirler. Başörtme gibi bunun gibi meseler
rüşt yaşından sonraki meselelerdir. Lise çağlarına denk gelir. Ayrı
oturmak diye bir şey yok. Bizim uydurduğumuz bir şey. Geleneklerle
bağlantılı. Lisede seçtiklerinde o uygulamalara devam edeceğiz.
Dini eğitimin sadece Müslüman çocukları için gerekli olduğunu
düşünmemek lazım. Hıristiyan, Musevi ve diğer uygulamalar içn de bu
fırsatları vermeliyiz.
Papaz mı gelecek?
Papazlar mı öğretecek? Gülüyorum ama...
St. Benoit’da ya da diğer Fransız okullarında papazlar ders
vermiyor mu peki bunu neden hoşgörmüyorsunuz? Milli Eğitim sistemi
içinde öğretmen olmanın şartları belli. Bu şartları taşıyanlar
verecek.
Diyelim ki iki öğrenci Yahudiliği öğrenmek istiyorum dedi, 5
öğrenci başka bir seçmeli. Her birine öğretmen veremezsiniz ne
yapılıyor en fazla istenen veriliyor.İmkan fırsat varsa diğeri de
verilebilir. Benim kendi görüşüm aslında herkese az veya çok bir
fırsat sunmak eğitim zemininin oluşturmaktır. Aleviliği
neden koymuyoruz seçmeli ders olarak.
Onu da koyabiliriz. Yüksek sesle düşündüğümüzü kabul edin. Mesela
Dini Akımlar veya Mezhepler Tarihi diye bir ders koyar Alevi
çocuklarımızın da dini ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Kürtçe dersi
konusunu da aynı çerçevede değerlendiriyorum. Şu andaki
kanunlarımız müsait değil. Düzenlemeler yabancı dil tanımı
getiriyor.
Kanunları değiştirirsiniz.
Hükümet politikası benim bu konuda bir şey söylemem pek doğru
değil. İster Müslüman ister diğer dinlere mensup çocuklar olsun
Alevilik gibi Kürtçe gibi birçok ders için bir esneklik sağlamak
Türkiye demokrasisi için gerçekten çok büyük derinlik sağlar.