Kumrular saldırısında 5 tahliye
Abone olAnkara Kumrular Caddesi'nde gerçekleşen bombalı saldırıya ilişkin davada kararlar verildi.
Ankara Kumrular Caddesi'nde, 20 Eylül 2011'de bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen terör eylemi ve Güney Ekspresi'nde bulunan patlayıcıyla ilgili 19 sanıklı davada, tutuklu bulunan 11 sanıktan 5'inin tahliyesine karar verildi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık avukatları, Kumrular'daki saldırı ile Güney Ekspresi'nde bulunan bombalara ilişkin bir iddianame hazırlandığını ancak iki olay arasında fiili bağ bulunmadığını savunarak, dosyanın tefrikini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, söz konusu iki durumun da PKK/KCK terör örgütünün eş zamanlı gerçekleştirmeyi planladığı eylemlerden olduğunu ileri sürerek, dosyanın tefrik edilmesi talebinin reddini istedi.
Mahkeme, mevcut aşamada dosyanın tefrikine yer olmadığına karar vererek, duruşmaya devam etti.
Duruşmada, sanıklar savunmalarını yaptı. İddianamede, Kumrular'daki eylemi PKK/KCK terör örgütü adına yaptığı iddia edilen sanık Ümit Akgümüş, savunmasına, ''Patlamada hayatını kaybedenlerin ailelerine sesleniyorum: Bana, ölen insanların katili gibi bakılmasını istemiyorum. Onların katili değilim, bunu ispatlayacağım. Her şeyi çürüteceğim'' diyerek başladı.
Avukatına yeni vekalet verdiğini, gelecek celse savunmasını ayrıntılı bir şekilde hazırlayacağını belirten Akgümüş, bunun için süre talep etti.
Akgümüş'ün avukatı Behsat Binici de müvekkilinin, patlamadan önce ve sonra Tarsus'daki bir hastaneye giderek tahlil verdiğini ifade ederek, buna ilişkin belgeyi mahkemeye sundu.
Müvekkilinin hastaneye gittiği günden 1-2 gün önceki MOBESE görüntülerinin istenmesini talep eden Binici, savunmalarını gelecek celse hazırlayacaklarını kaydetti.
Sanık Necla Acet de herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını savunarak, Kumrular'daki olayın ardından emniyette psikolojik baskıya maruz kaldığını iddia etti.
Emniyette, fotoğraf teşhisi yapmadığını ileri süren Acet, kendisine, birkaç fotoğraf gösterildiğini, o fotoğraftakilerin ''Ümit olduğunu'' söylemediğini kaydetti.
''Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi''nin adını emniyette duyduğunu ifade eden Acet, ''Emniyette, Ümit'in Facebook sayfasına girmem istendi, ben de girdim. Burada Ümit'in teyzesinin kızı Zeynep ile görüştüğünü emniyet tespit etti. Bu da Ümit'in suç işlemediğini gösterir. Emniyette tehdit edildim, bu nedenle buradaki ifadelerim pek sağlıklı değil'' dedi.
Necla Acet'in avukatı Mesut Özer de müvekkilinin patlamanın olduğu gün Batman'dan Tarsus'a gittiğini belirterek, müvekkilinin herhangi bir örgütle alakasının olmadığını savundu.
Müvekkilinin ''onur belgeli'' iyi bir öğrenci olduğunu kaydeden Özer, Acet'in tahliyesine karar verilmesini talep etti.
ANADİLDE SAVUNMA TALEBİ
Sanık Mazlum Duran, Halil Bayık, Ahmet Korban ve Fethullah Yiğit, kimlik tespitini ve savunmalarını anadilde yapmak istediklerini söyledi. Bu durum, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal tarafından duruşma tutanağına, ''Sanıklar Türkçe beyanda bulunmadığı için anlaşılamadı'' olarak geçirildi.
Sanık İhsan Akgül de sanıklardan Ramazan Pamukçi ile emlak işi yaptıklarını belirterek, iş yerlerindeki bilgisayarın incelendiğini, terör örgütüyle ilgili herhangi bir belgeye ulaşılamadığını kaydetti.
Terör örgütüyle ve trende bulunan bombalarla ilgisinin bulunmadığını savunan Akgül, ''İş yerinde emniyet amacıyla aldığımız, Ramazan Pamukçi'ye ait silah vardı. Ben bunu Hayrettin Sincan'a verdim. Buradan götür, arama falan olur dedim, çünkü silahın ruhsatı yoktu'' dedi.
Mahkeme üyelerinin, ''Parmak izlerin Kırıkkale'deki bombaların üzerinde bulunmuş, ne diyorsun?'' sorusuna İhsan Akgül, ''Parmak izlerim, bombaların bulunduğu kutunun içindeki bir katalogdan çıktı. Bu, iş yerimde kullandığım bir katalogdu. Bombaları gizlemek için onu da kutunun içine koymuşlar'' cevabını verdi.
ARTIK TELEFONLA KONUŞMAYACAĞIM
Sanık Yakup Pamukçi de suçsuz olduğunu savunarak, şunları söyledi:
''Ben sadece telefonla konuştuğum için buradayım. Artık, telefonla konuşmayacağım. Hiçbir suçum yok, kabul etmiyorum. Ben sadece oğlum Ramazan Pamukçi ile telefonda konuştum. Oğlum, 'arkadaşlarımı KCK'dan tutukluyorlar, ben Kuzey Irak'a gideceğim' dedi. Biz de Özal zamanında Irak'tan Diyarbakır'a gelen bir aile dostumuzun evinde kalmasını söyledik. Bir süre orada kaldı. Telefonda 'geleceğini' söyledi, bende yakalananlar var, kendin bilirsin ama gelme dedim. Bu nedenle tutuklandım. Bundan sonra telefonla hiç konuşma yapmayacağım. Benim örgütle ilgim yok.''
''Evinde bulunan krokilerle'' ilgili soru üzerine Pamukçi, birlikte yaşadıkları oğlu Erdal Pamukçi'nin inşaat mühendisi olduğunu, krokilerin iş amacıyla kullanıldığını söyledi.
SUÇU ÜZERİME YIKACAKLAR
Tutuksuz sanık Sema Akgümüş de ağabeyi Ümit Akgümüş'ün olaydan önce kaybolduğunu, savcılığa kayıp başvurusunda bulunduklarını anlattı.
Daha sonra evlerine, ellerinde fotoğraflarla sivil polislerin geldiğini ve ''fotoğraftakilerin Ümit Akgümüş olup olmadığını'' sorduğunu ifade eden Sema Akgümüş, ''Bulunacak diye birçok fotoğrafı ağabeyime benzettim. Polislerin telkiniyle bu Fotoğrafların altına imza attık. Polis, 'korkmayın ağabeyinizi bulacağız' dedi, biz de inandık'' ifadesini kullandı.
Polisin daha sonra tekrar evlerine geldiğini ve başka fotoğraflar getirdiğini kaydeden Akgümüş, fotoğraflar büyütüldüğünde, ağabeyine benzetemediğini söyledi.
Mahkeme üyelerinin soruları üzerine Sema Akgümüş, ''ağabeyinin gençlik yapılanması içinde olduğunu'' duyduğunu söyledi.
Bu sırada söz alan Ümit Akgümüş, kardeşinin doğru söylemediğini, gençlik yapılanmasının bile ne olduğunu bilmediğini savunarak, ''Kumrular'da bomba patlıyor ve kardeşimin ifadelerinden dolayı içerideyim. 70 milyon insan beni suçlu buluyor, gazeteler bir sürü şey yazdı. Onu yapan ben değildim, emin olun yapsam çıkardım, söylerdim. Bu suçu üzerime yıkacaklar'' dedi.
Diğer tutuklu ve tutuksuz sanıklar da suçlamaları reddetti.
KAMERA KAYITLARI İSTENDİ
Duruşmada daha sonra müşteki beyanları dinlendi. Müştekilerden bazıları müdahillik talebinde bulundu.
Tutuklu sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, ana dilde savunma yapma taleplerinin reddedilmesini, tutuklu sanıkların, tutukluluk hallerinin devamını, katılma talebinde bulunan bazı müştekilerin taleplerinin kabulünü, duruşmaya katılmayan sanıkların zorla getirilmesini talep etti.
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal kararı açıkladı.
Sanıklar Ümit Akgümüş, Mazlum Duran, Halil Bayık, Ramazan Pamukçi, Fethullah Yiğit ve Ertan Yürek'in tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, Necla Acet, İhsan Akgül, Hayrettin Sincan, Yakup Pamukçi ve Ahmet Korban'ın adli kontrol hükümleri doğrultusunda tahliyelerini kararlaştırdı.
Katılma taleplerini kabul eden mahkeme, bazı sanıkların, Kürtçe savunma taleplerini ise reddetti.
Mahkeme, sanık Ümit Akgümüş ve avukatının talebi üzerine, sanığın, olayın meydana geldiği tarihte Tarsus'ta bir hastanede olup olmadığının tespiti için kamera kayıtlarının istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.