Kültürümüz antisosyal yetiştiriyor
Abone olSürekli ‘sus, otur’ konuşma, gibi olumsuz emirler verilen çocuklarda, davranış bozuklukları, ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. Orhan Doğan, sürekli ‘sus, konuşma, otur’ gibi olumsuz
emirler verilen çocuklarda, davranış bozuklukları, antisosyal ve
uyumsuz bir kişilik ortaya çıktığını belirterek, anne-babalara, ne
çok otoriter ne de çok gevşek olmayan tatlı sert bir tutumu önerdi.
Sıvas’ta, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Doğan öncülüğünde, Doç. Dr. Haldun
Sümer ve Uzman Dr. Erdal Erşan tarafından, 8 ilköğretim okulunda
1425 öğrenciyle gerçekleştirilen araştırma, çocuk yetiştirmenin
önemini bir kez daha ortaya koydu. Araştırmaya göre, yaşları 6 ile
15 arasında değişen çocukların yüzde 11.5’inde “karşı gelme
bozukluğu” var. Bu rahatsızlığın genel olarak görülme oranı ise
yüzde 6. “Karşı gelme bozukluğu”nun yaygınlığı, erkek çocuklarda
daha yüksek bulundu. En sık görülen belirtileri de “çoğu zaman
alıngan, çabuk darılma ya da başkalarınca kolay kızdırılma”, “çoğu
zaman içerlemiş, kızgın ve gücenik olma” ile “sık sık büyüklerle
tartışmaya girme” oluşturdu. ‘Kültürümüzden kaynaklanıyor Prof. Dr.
Doğan, “karşı gelme bozukluğu”nun daha çok ergenlik çağında kendini
gösterdiğini anlatarak, şunları söyledi: ” Bence oran farkı, çocuk
yetiştirmeden ve kültürümüzden kaynaklanıyor. Biz çocuklara sürekli
‘sus, konuşma, otur’ gibi olumsuz emirler veriyoruz. Böylece
pısırık, çekingen, insan ilişkilerinde yetersiz, duygu ve
düşüncelerini ortaya koyamayan çocuklar yetişiyor. Sürekli böyle
davranılan çocuk içine kapanır, insanlara karşı güvensizlik oluşur.
Bu devam ettiği zaman da davranış bozuklukları, antisosyal kişilik
ve uyumsuz bir insan ortaya çıkar. Bunların insan ilişkileri bozuk
olur, ileride de işlerinde başarılı olamazlar.” Rahatsızlığın “okul
kaynaklı” da olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Doğan, aile, okul
ve arkadaş ilişkilerinin çok önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr.
Orhan Doğan, “Çocuk, ailede ya da okulda duygu ve düşüncelerini
çekinmeden ortaya koyabilmeli. Çocuklara karşı tatlı sert olunmalı,
yani ne çok otoriter, ne de çok gevşek” diye konuştu.