Kulak sıvısı, kan ve ter hastalığı haber veriyor
Abone olİnsan vücüdunun salgıladığı sıvılar hastalıkların teşhisinde önemli yere sahip. Kanın yanı sıra ter, gözyaşı ve hatta kulak sıvısı hastalığı anlama yöntemi.
BBC Future dergisinde yer alan habere göre kan, ter ve gözyaşı hastalıklar konusunda bir çok bilgi içeriyor. Bilim insanları ve doktorlar sağlığımızla ilgili fikir edinmek için uzun zamandır vücut sıvılarımızı inceliyor. Bu sıvılar sanılandan çok daha fazla bilgi aktardığı gibi, kendi başımıza onları teste tabi tutmak da giderek kolaylaşıyor.
Bazı bulaşıcı hastalıkları hastaneye gitmeye gerek kalmadan evde teste tabi tutan çeşitli cihazlar geliştirildi.
Önümüzdeki yıllarda bu cihazların daha da geliştirilmesi ve sayılarının artması tahmin ediliyor.
Şimdilik en çok izlenen vücut sıvısı kan. “Yediğiniz ya da vücudunuza giren her şeyi kanda görmek mümkün” diyor Londra’daki Kings College Üniversitesi’nden biyolog Guy Carpenter.
KULAK SALGISI İLE HASTALIK BELİRLENEBİLİR
KOKUSU FARKLI
Örneğin genetik bir hastalık olan akçaağaç şurubu idrar hastalığı olan insanlar bazı proteinleri parçalayamaz. Bu hastalık kulak salgısı koklanarak tespit edilebilir. Çünkü salgı akçaağaç kokar. Preti’nin son araştırmaları, Doğu Asyalıların kulak salgısının ve vücut kokularının Avrupa, Afrika ve Amerikalılardan farklı olduğunu gösteriyor.
“Kulak salgısının bazı hastalıklara dair bilgi içerdiğini biliyoruz; bu salgı ayrıca nereye gittiğiniz ve ne yediğinizle ilgili bilgi de verir” diyor Preti. Bunun belli hastalıkların teşhisinde kan ve diğer vücut salgılarının önüne geçip geçmeyeceğini ise zaman gösterecek.
TER NE TÜR BİLGİLER VERİR?
Ter, doğumdan sonra birçok organı etkileyerek işlev bozukluğuna yol açan bir hastalık olan kistik fibrozun teşhisinde on yıllardır kullanılıyor. Şimdilerde ise araştırmacılar, atletlerin vücuduna yapıştırılacak yeni bir bant üzerinde çalışıyor. Böylece terdeki kimyasallar sürekli gözetim altında tutularak vücudun susuz kalması ya da fiziksel yorgunluk nedeniyle düşüp bayılma noktasına gelmesi engellenebilecek.
Fakat uzmanlar içerdiği marker moleküllerin çok değişken olması nedeniyle terin sınırlılıkları konusunda uyarıda bulunuyor. Ayrıca deride yaşayan mikroplar da terin bileşimine etkide bulunabiliyor.
KAN HASTALIKLARIN TESPİTİNDE ÖNEMLİ
Kan ise hem bütün dokulara işlediği hem de bileşimi sürekli vücut tarafından sıkı biçimde denetlendiği için vücudun içinde olup bitenlere dair daha doğru bilgi içeriyor.
Kanın bir damlasında bile birçok bilgi saklı. Hollanda’daki Erasmus Üniversitesi Tıp Merkezi’nde geliştirilmekte olan yeni bir DNA testiyle kişinin yaşını, fiziksel görünümünü ve nerede doğduğunu tespit etmek mümkün olabilecek. Bunun özellikle bozulmaya uğramış cesetlerde kimlik tespiti açısından önemli olabileceği belirtiliyor.
Salgıların incelenmesi yoluyla vücudumuzdaki mikroorganizmaların ne tür etkisi olduğunu da göreceğiz. Londra’daki Kings College Üniversitesi’nden Tim Spector, kandaki metabolitlerin en az üçte birinin mikroplar tarafından üretildiğine ve bunların sağlığımızı üzerinde fazlasıyla etkide bulunduğuna inanıldığını belirtiyor.
Örneğin ruh halini etkileyen kimyasal serotonini sadece beyin üretmiyor. Sindirim sistemindeki bazı bakterilerin de bu maddeyi ürettiği tespit edildikten sonra, bunun depresyonda rol oynayabileceği tahmin ediliyor.
DIŞKI
Fakat bakteri bileşimini görmek için bakılacak en iyi yer dışkıdır. Spector, vereceğiniz dışkı örneğine bakarak sizin hakkınızda çok fazla bilgi edinilebileceğini söylüyor. İnsan vücudunda yaşayan bakterilerin yüzde 10-20’si benzerlik gösteriyor.
Araştırmalar, sindirim sistemindeki, dolayısıyla dışkıdaki, mikropların yediğimiz şeylerden ve yaşadığımız yerlerden etkilendiğini gösteriyor. Spector, dışkısına bakarak insanların hangi kıtada yaşadığının tespit edilebileceğini, ikizlerde ise ülkeye kadar inilebileceğini söylüyor.
Dışkıdaki mikroplar depresyon, obezite ve diyabet gibi hastalıkların göstergesi olabileceği gibi, yaşlılarda da erken uyarı işlevi görebilir. Spector, dışkıda bazı mikropların artması ya da azalmasının bu insanların sağlıklarının bozulmaya başladığına işaret edebileceğini belirtiyor.
Bu yeni bilgi kaynakları tam olgunluğa erişip maliyetleri düştüğünde evde kendi kendimize yapacağımız test cihazları şeklinde kullanıma girecektir.
Bazıları bunun sağlık sistemini demokratize edeceğine, insanların test için başka yerlere gitmesine fazla gerek kalmayacağına, kendi sağlıkları üzerinde daha fazla sorumluluk sahibi olacaklarına inanıyor.
Fakat aynı zamanda kendi başına yanlış tanılar koyarak gereksiz kaygılara da yol açabilir.
Yani insanlar testlerini kendi başına yapsa bile, sonunda onları doğru okuyup doğru değerlendirmek için sağlık uzmanlarına ihtiyaç olacaktır.
(Kaynak : )