Küçük kızı öldürüp eve gömdüler!
Abone olEdirne'de 8 yaşındaki Hasret, okul çıkışı ortadan kayboldu. Hemen polise haber veren aile önce küçük kızın...
Edirne'nin Havsa İlçesine bağlı Şerbettar Köyü'nde
kaybolan ilköğretim okulu 2'nci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Hasret
Karakoç'un cesedi kimsenin oturmadığı harebe evde gömülü bulundu.
Cinayetle ilgili küçük kızın komşusu 55 yaşındaki S.Ş. adlı kadın
ve oğlu, 17 yaşındaki S.Ş. jandarma tarafından gözaltına
alındı.
Havsa'ya bağlı Şerbettar Köyü'den çiftçi Emine ve İlkay Karakoç
çiftinin 3 çocuğundan biri olan köyün ilköğretim okulu 2'nci sınıf
öğrencisi Hasret Karakoç, dün okul çıkışından sonra ortadan
kayboldu. Ailesi tüm aramalarına rağmen kızlarını bulamayınca
jandarmaya haber verdi. Gelen jandarma ekipleri, eğitimli arama
kurtarma köpeklerı yardımı ile köyde geniş kapsamlı arama
yaptı.
Yapılan aramanın ardından Hasret Karakoç'un evinin 50 metre
uzağında boş bir kömürlükte giydiği botu bulundu. Çalışmalarını bu
bölgede yoğunlaştıran jandarma ekipleri, kömürlüğün yanındaki Ş.
ailesine ait kullanılmayan boş evin içinde Hasret'in toprağa
gömülmüş cesedi bulundu.
Yapılan incelemede Hasret Karakoç'un başına sert bir cisimle
vurulduğu tespit edildi. Savcının incelemenin ardından ceset Havsa
Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Cesedin, otopsi için İstanbul
Adli Tıp Kurumu'na gönderileceği belirtildi.
KOMŞULARA GÖZALTI
Olayın ardından, cinayetle ilgisi olduğu düşünülen Karakoç ailesinin komşuları 55 yaşındaki S.Ş. ve oğlu 17 yaşındaki S.Ş. jandarma tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan anne ve oğlunun jandarmadaki sorgusunda suçlamaları kabul etmediler. Cinayetle olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
İKİ AİLE ARASINDA HUSUMET VARMIŞ
Bir süre önce eşi S.Ş. ile tartışan A.Ş., evi terk ettikten
sonra anne ile oğlunun birlikte yaşadığı belirtildi. Karakoç ile
Şen ailesi fertlerinin önceki gün tartıştığı ve bu nedenle iki aile
arasında husumet oluştuğu ileri sürüldü.
"BİR ÖPÜCÜK HAYATINI
KARARTTI"
BAŞLIKLI HABER DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
Samsun'da 2 çocuk annesi 26 yaşındaki Elif Ç., eşi 34 yaşındaki eşi Erdal Ç.'yi, arkadaşı 18 yaşındaki M.B.'yi öperken yakaladı. Bu olayın ardından genç kadın boşanma davası açtı. M.B. de, kendisine saldırdığı iddiasıyla Erdal Ç.'den şikayetçi oldu. Tutuksuz yargılanan sanık iki kadının kendisine iftira attığını savunarak suçsuz olduğunu ileri sürdü.
Olay İlkadım İlçesi Adalet Mahallesi'nde geçen yıl Eylül ayında meydana geldi. 2 çocuk babası elektrik teknisyeni Erdal Ç., evlerinde misafir olan komşularının kızı M.B ve eşi ile salonda otururken, iddiaya göre genç kızı, "sana bir şey diyeceğim" diyerek mutfağa götürdü. Mutfakta kapıyı kapatıp M.B.'yi dudaklarından öperken, içeriye eşi Elif Ç. girdi. Bu olayın ardından Elif Ç., 8 yıllık eşini terk ederek ailesinin yanına gitti ve ardından da boşanma davası açtı.
BU KEZ CİNSEL ORGANINI GÖSTERDİ
Daha sonraki bir gün, iddiaya göre Erdal Ç. gece vakti sokakta gördüğü M.B.'ye cinsel organını gösterdi. Bunun üzerine genç kız da polise giderek Erdal Ç.'den şikayetçi oldu. Gözaltına alınan şüpheli tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, hakkında Samsun 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Duruşmaya katılan M.B. şunları anlattı:
"Elif abla komşumuz olur. Sürekli görüşürüz. Evlerinde otururken Erdal ağabey, beni mutfağa çağırıp 'sana bir şey söyleyeceğim' dedi. Ben de gittim. Konuşurken aniden beni kendine çekip duduklarımdan öpmeye çalıştı. Ben de kendisini iteledim. Bu sırada eşi içeri girince bana 'sus' işareti yaptı. Daha sonra Elif abla bana ne olduğunu sordu. Ben de anlattım. Daha sonra Elif abla evi terk etti. Daha sonra bir gün, sanık ayrılmalarından beni sorumlu tutarak bana cinsel organını gösterdi. Ancak, kendisini burada affediyor ve iki çocuğuna bağışlıyorum."
EŞİMLE BİRLİKTE İFTİRA ATIYORLAR
Erdal Ç. İse eşi ile komşularının kızı olan M.B.'nin kendisine iftira attığını öne sürdü. M.B.'yi taciz etmediğini savunan sanık şöyle ifade verdi:
"Ben hırsızlık suçundan 1.5 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldum. Eve gidince bilgisayarda eşimin uygunsuz fotoğraflarını buldum. İnternetten fotoğraflarını başka erkeklere gönderdiğini ve beni aldattığını öğrendim. Bu yüzden tartıştık. Ama sonra barıştık. M.B.'yi sadece bir şey söylemek için mutfağa çağırdım. Kendisini öpmedim. Eşimle birlikte bana iftira atıyor. Elif benden kurtulmak istiyor."
'ÜZERİNE DOĞRU EĞİLMİŞTİ'
Duruşmada tanık olarak dinlenen Elif Ç. ise, eşi ile sorunları
olduğunu ancak onu aldatmadığını söyledi. Genç kadın, eşini M.B.'yi
öperken görmediğini belirtip, "Ben gördüğümde kafaları birbirlerine
çok yakın bir şekilde konuşuyorlardı. Hatta Erdal, M.'nin üzerine
doğru eğilmişti. Daha sonra M.'ye sordum ve Erdal'ın kendisini
öptüğünü söyledi. Bu olaydan sonra ben de kendisine boşanma davası
açtım" dedi.
"HAYAT SİGORTASI CANINDAN
ETTİ"
BAŞLIKLI HABER DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
Muş'un Bulanık ilçesi Erentepe Beldesinde 2 Mart 2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında otomobiliyle şarampole yuvarlanan E. E. hayatını kaybetti, yanında bulunan bir kişi de hafif yaralandı.
Kazanın ardından olay yerinde inceleme yapan Bulanık Cumhuriyet Savcılığı kazayı şüpheli bulunca Muş İl Jandarma Komutanlığı tarafından araştırma başlatıldı.
Yaklaşık bir yıl süren çalışma sonunda trafik kazasında hayatını kaybeden E.E.'nin 500 bin liralık hayat sigortası yaptırdığı, ölümü halinde ise İstanbul'da oturan ve hiç bir akrabalığı bulunmayan Z.E.'ye paranın ödenmesini istediği belirlendi.
PLANLAYARAK ÖLDÜRMÜŞLER
Hayat sigortasında alacaklı olarak gösterilen Z.E.'nin kaza öncesinde olayda yaralanan ve adı açıklanmayan kişiyle geldiği ve yanlarında bir kişinin daha bulunduğunu belirleyen jandarma, Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile 5 Ocak günü eş zamanlı operasyon düzenledi.
Operasyonda, İstanbul'da oturan 3 kişi ve Siirt'in Baykan ilçesinde oturan 1 kişi yakalanarak Bulanık ilçesine getirildi. 8 Ocak günü mahkemeye çıkarılan 3 kişi 'Teşekkül halinde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürme' suçundan tutuklanarak Muş E Tipi Cezaevine gönderildi.
Tutuklananlar arasında kazada yaralanan kişi eli Z.E."nin de bulunduğu belirtildi. Baykan ilçesinde gözaltına alınan bir kişi ise suçsuz bulunduğu için serbest bırakıldı.
Öte yandan Bulanık ilçesinde meydana gelen kazayla ilgili olarak
Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bugün yazılı bir
açıklama yaparak olayı doğruladı.
"DİŞ İÇİN YATTI, YÜZDE 98 ENGELLİ
KALKTI"
BAŞLIKLI HABER DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
Star gazetesinin haberine göre; dişinin çekilmesi için doktorlar tarafından uyutulan ancak 14 gün sonra uyandırılabilen 5 yaşındaki Oğuzhan Sivas'ın ailesi, konuşamayan, ayakta duramayan ve kollarını kullanamayan çocuklarının eski haline döneceği günü bekliyor.
Mahkemenin tazminat kararı öncesinde gözler doktorların Oğuzhan için vereceği "artık göremez" ya da "hala görür umudu var" yönündeki raporunda. Bu rapor içinde bir yıllık bekleme süresinin dolması yani Oğuzhan'ın 250 gün daha beklemesi gerekiyor.
SADECE UZMANI İŞTEN ATTILAR
Sağlık kurulunun verdiği rapora göre yüzde 98 özürlü olan Oğuzhan'ın durumunun 2011 yılının sonunda netleşeceğini belirten baba Bayram Sivas, "13 Eylül 2010 günü Mersin'de dişinin çekilmesi için özel bir diş kliniğinde uyutulan Oğuzhan, gözlerini 14 gün sonunda açabildi.
Hastane, oğlumu aldığı gibi bana geri verebiliyorsa her türlü haktan vazgeçeceğim. Sadece anestezi uzmanının işine son verdiler, hastane hala faaliyette. Hastanenin ihmali var. Gerekirse Avrupa'ya kadar giderim" dedi.
1.5 milyon liralık maddi ve manevi tazminat davası açan aile,
bilirkişi raporunun çıkmasını bekliyor.
DOĞURDUĞU BEBEĞİNİ ÇÖPE
ATTI!
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN..
Antalya'da vatandaşlar tarafından çöp
konteynırında bulunan yeni doğmuş kız bebek ambulansla hastaneye
kaldırıldı.
Polis ve sağlık görevlilerinin seferber olduğu bebeğin birkaç saat
önce doğduğu belirtildi.
Olay bugün saat 02.00 sıralarında Yüksekalan Mahallesi, Fethi
Okyar Caddesi üzerinde meydana geldi. Gece yarısı açık olan büfede
bulunan vatandaşlar çöp konteynırı yakınında ağlama seslerini
duydu. Etrafı araştıran vatandaşlar sesin kapağı kapanmış konteynır
içerisinden geldiğini farkedildi.
Kapağı açan büfe çalışanları kanlar içerisinde kalan bebeği görünce
polisi ve ambulansı aradı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri beyaz
bir çarşafa sarılan kız bebeği Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'ne
kaldırdı. Kordon bağının kesilmediği ve birkaç saat önce doğduğu
tahmin edilen bebek, Yeni Doğan Servisi'nde tedaviye alındı. Çöp
konteynırında inceleme yapan ve vatandaşların ifadelerine başvuran
polis, bebeği bırakarak kaçan zanlıları yakalamak için çalışma
başlattı.
"OĞLUMU TESTERE FİLMİ
YAKTI"
BAŞLIKLI HABER DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
İzmir'in Urla İlçesi'nde 2005 yılında 16 yaşındaki Funda
İşsiz'i kıskançlık nedeniyle öldüren, cezası onaylanmadığı için
yılbaşında tahliye edilince yeniden Türkiye'nin gündemine gelen
Celatettin Erkal'ın babası Selçuk Erkal suskunluğunu bozdu. Selçuk
Erkal, "Oğlum keşke tahliye olmasaydı. Onun ve bizim psikolojiimiz
tamamen bozuldu" dedi. Oğlunun 'Testere' filminden etkilendiği
yolunda sadece bir tanık ifadesinin olduğunu, buna dayanarak
'Testereli katil' ilan edildiğini söyleyen Erkal, "Oğlumu Testere
filmi yaktı. Eğer 'testere' kelimesi geçmese oğlum sıradan bir
cinayet sanığıymış gibi yargılanacaktı" diye konuştu.
Urla'da 2005 yılında Funda İşsiz'i bıçakla öldürüp cesedini kullanılmayan derin dondurucuya saklayan Celalettin Erkal yargılama sonunda ömür boyu hapse mahkum olmuştu. Ancak davanın Yargıtay süreci 5 yılda tamamlanmadığı için 3 Ocak'de yürürlüğe giren tutukluluk CMK'nin 102'nci madde gereği serbest bırakılmıştı. Tahliyeden yaklaşık bir ay sonra basının konuyu duyup haber yapmasıyla konu kamuoyunun gündemine taşınmış, Yargıtay 1. Ceza Dairesi bir gün sonra cezayı onayınca Erkal'ın 38 günlük özgürlüğü sona ermiş ve yeniden cezaevine konmuştu.
'TESTERE FİLMİ YAKTI
Celalettin Erkal'ın babası Selçuk Erkal, olayların arkasından ilk kez konuştu. Oğlunun 'Testere' filminden etkilenip cinayetleri işlediği iddiasını reddeden Selçuk Erkal, bu unsurun kullanılarak oğluna karşı linç kampanyası düzenlendiğini öne sürdü. Selçuk Erkal, "Evde tek başına kaldığında korku filmi seyredemeyen, bir böceği bile eline alıp tutamayan oğlum sanki elinde testere ile dolaşan bir katilmiş gibi gösteriliyor. Tahliye olduktan sonra eli testereli gösterilen oğlumun sanki yine testere ile başkalarını öldürecekmiş gibi gösterildi. Oysa ne polis, ne savcılık, ne de mahkeme tutanaklarında 'Testere' filmi ile ilgili bir kelime geçmiyor. Olayın olduğu sırada tanık gösterilen bir kişinin ağzında böyle bir kelime çıkmış. Oğlumla cinayet sırasında, cezaevinde ve tahliye olduktan sonra her zaman 'Testere' filmini seyredip seyretmediğini sordum. Bana yemin etti ve böyle bir şeyin nereden çıktığını kendisinin de bilmediğini söyledi. Oğlumu Testere filmi yaktı. Eğer testere kelimesi geçmese oğlum sıradan bir cinayet sanığıymış gibi yargılanacaktı" dedi.
'OĞLUMU BEN TESLİM ETTİM'
Oğlunun yaptığını kesinlikle desteklemediğini hatta polise kendi eliyle teslim ettiğini söyleyen baba Selçuk Erkal, şöyle konuştu:
"Öldürülen ailenin acısını inanın çok içten yaşıyor ve onları anlıyorum. Oğlumun yaptığını kesinlikle desteklemiyorum. İşlediği suçun cezasını sonuna kadar çekecek. Mağdur aile kadar bizim de ciğerimiz yanıyor. Hem giden 16 yaşındaki Funda için, hem hayatının baharını cezaevinden geçirecek olan oğlum için üzüntü duyuyoruz. Oğlum Ocak'ta tahliye edince tepki olur diye Menemen'de birlikte yaşamak için yeni bir ev kiraladık. Bu olay 28 gün sonra medyada duyuldu. Bunun üzerine gazeteler ve televizyonlar acılı aileden görüşler alarak tahliye kararına tepki gösterildi. Kamuoyunda bir anda linç kampanyası başlatıldı. Yargıtay gazeteler ve televizyon haberleri üzerine kararı bir günde onadı. Oğlum evde badana yaparken polis kapıyı çaldı. İçeri girdiklerinde oğlumun badanalı ellerini yıkamasına bile izin vermeden alıp götürdüler. Oğlum keşke tahliye olmasaydı. Onun ve bizim psikolojiimiz tamamen bozuldu. Oğlum kendisi aynı şeyi söyledi. Bana 'Baba hiç olmazsa Muğla cezaevine alışmıştım. Keşke beni hiç salmasalardı ve 5 yıl önce yaşanan aynı şeyleri yaşamasaydım' dedi. Bir kez daha altını çiziyorum oğlum seyretmediği bir film yüzünden kamuoyunda 'Testereli katil' ilan edildi."
'FUNDA'NIN MEZARINA GİDİYORUZ'
Cinayetten sonra Urla İlçesi'nden ayrılmadığını ve tepkilere rağmen orada yaşamayı sürdürdüğünü belirten Selçuk Erkal şunları söyledi:
"Eşimle birlikte aynı yerde yaşıyorum. Mümkün olduğunca acılı aile ile karşı karşıya gelmemek için çalışıyorum. Onların acısı inanın tarif edilemez. Gösterdikleri her türlü tepkiye hak veriyorum. Sonuçta gencecik bir kız çocuklarını kaybettiler. Ben ve eşim bayramlarda mezar ziyaretine giderken mutlaka Funda'nın da mezarına giderek Kur'an okuyoruz. Oğlum Funda'yı çok seviyordu. Kıskançlık yüzünden öldürdü. Onu öldürmesine rağmen hala onun ruhu ile yaşıyor. Onu unutamıyor. Yaptığından çok pişmanlık duyuyor. 'Eğer zamanı geri almak mümkün olsa ve o an bir kez daha yaşansa, ölen kişi Funda değil de ben olmak isterim' diyor. Funda'yı rüyasında gördüğünü ve onun hatırlarıyla yaşadığını söylüyor. Funda'yı öldürdüğünü için de 'Ben cezamı belki tutuklu kalarak çekeceğim ancak, öbür dünyada onun hesabını nasıl vereceğim baba?' diyor. Oğlum katil olabilir ancak, eli testereli bir cani değildir. Suçu neyse çekecek. Onu o konuda hiç bir zaman savunmam."