Kucaklaşmayı prensip edinen...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Her sorun karşısında omuz omuza vermeyi, el ele tutmayı, göz göze gelmeyi, kucaklaşmayı prensip edinen b...
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Her sorun karşısında omuz
omuza vermeyi, el ele tutmayı, göz göze gelmeyi, kucaklaşmayı
prensip edinen bir STK anlayışına mutlaka ve mutlaka geçmemiz
gerek” dedi.
Sivil Toplum Kuruluşları Kapasite Geliştirme Eğitim Programı’nın
açılışı Yurtdışı Türkler Başkanlığında gerçekleşti. Açılışta
konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, sivil toplum
örgütleriyle pek çok kapasite geliştirme toplantısı olacağını
söyleyerek, “daha başarılı, daha etkin nasıl olabiliriz, daha fazla
sesi nasıl duyurabiliriz? sorularının cevabını uzman olan
kişilerden birlikte öğrenme fırsatı bulacağız” diye konuştu.
Sivil Toplum Örgütlerinin siyasi partiler gibi demokratik hayatın
olmazsa olmazlarından olduğunu belirten Bozdağ, “Eğer bir ülkede
Sivil Toplum Örgütleri var. Bunlar özgür bir şekilde faaliyetlerini
gösterebiliyor, anayasa ve yasalar onların bütün faaliyetlerini
teminat altına almış ve bunlarda etkin bir şekilde
çalışabiliyorlarsa demokrasinin işleyişi de sağlıklı olur. Her
sorun karşısında omuz omuza vermeyi, el ele tutmayı, göz göze
gelmeyi, kucaklaşmayı prensip edinen bir STK anlayışına mutlaka ve
mutlaka geçmemiz gerek” ifadelerini kullandı.
"DİL BİR GÜÇTÜR HAZİNEDİR"
Bütün ayrılıkları ve farklılıkları bir kenara koyup, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında bir araya gelip
birlikte mücadele etmenin yollarını bulmamız gerektiğini kaydeden
Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:
“Kendi dilimizi güzel konuşup, güzel yazabilmeyi başarmamız lazım.
Eğer Türkçeyi unutur yaşadığımız ülkenin dilini öğrenirsek o şuna
benzer, biz cebimizdeki bir hazineyi kaldırıp çöpe atıyoruz, başka
bir hazineyi cebimize koyuyoruz. Dil bir güçtür, hazinedir. Dilini
unutarak başarılı olmuş birini ben başarılı olarak görmüyorum.
Çocuklarımıza bir yandan dilimizi, öte yandan da dinimizi
öğretmenin yollarını bulmamız lazım. STK’ların entegrasyon
çalışmaları yaparken dini değerlerimizden, dilimizden,
tarihimizden, kültürümüzden, insanlarımızın daha fazla pay alarak,
yaşadıkları ülkenin, dilini, dinini, kültürünü bilip onlara da
saygı duyarak birlikte farklılıklarla beraber yaşama kültürünü
geliştirmek olduğunu hep birlikte ortaya koymamız lazım. Ama
birileri entegrasyondan, asimilasyonu anlıyor. Biz entegrasyona her
zaman varız ama entegrasyon deyip de bundan kasıt asimilasyon
olursa o zaman bu başarılı olmamıştır. Sorun eşit katılım
sorunudur. Sorun birlikte yaşama kültürünün yerleştirilmesi
sorunudur. Entegrasyon kavramını STK’ların lügatlerinden çıkarıp
yerine eşit katılım konusunu ikame etmeleri, başka alanlarda
yaşadıkları ayrımcılıkları ciddi şekilde gündeme getirmeleri son
derece önemlidir.”
Son olarak “Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Vize Kararı”na da
değinen Bozdağ, “Vize meselesiyle ilgili açılmış olan bir davada
davanın reddi yönünde karar verildi. Daha önce aynı konu üzerinde
açılmış 54 davada, davanın kabulü yönünde kara verirken, hukuk aynı
değişen hiçbir şey yok, sorun aynı davanın reddi yönünde karar
verildi. Bu Karar Avrupa Birliği Hukukuna, AB Adalet Divanı’nı
ayakta tutan adalet anlayışına uygun bir karar değildir”
değerlendirmesini yaptı.
Yurtdışı Türkler Başkanı Kemal Yurtnaç ise konuşmasında, programın
amacını ifade ederek, “Sivil toplum kuruluşlarının ihtiyaçlarına
yönelik bir programdır. Bununla hedeflediğimiz konu STK’ların idari
ve organizasyonel, planlı ve sistemli hareket etmesini sağlamak.
STK’ların hizmet kalitesinin standartlarını yükseltmektir” diye
konuştu.
(İHA)