Küba lideri Fidel Castro öldü! Fidel Castro kimdir?
Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi olan Fidel Castro 90 yaşında hayatını kaybetti. Küba televizyonu Castro'nun öldüğünü duyurdu.
Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi olan Fidel Castro 90 yaşında hayatını kaybetti. Küba televizyonu Castro'nun öldüğünü duyurdu.
Fidel Castro kimdir?
(13 Ağustos 1926, Mayarí - 25 Kasım 2016), Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi. Devrim sonrasında, 1959-76 arasında Küba başbakanlığı, 1976-2008 arasında da Küba devlet başkanlığı yaptı. 1961 ile 2011 yılları arasında da Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterliği görevini yürüttü. Uluslararası alanda ise 1979-1983 ve 2006-2008 yılları arasında Bağlantısızlar Hareketi'nin Genel Sekreterliğini yaptı.
Gençliği
Orta halli İspanyol göçmeni Ángel Castro y Argiz'in (1875-1956), aşçısı Lina Ruz González'den (Ángel Castro y Argiz'in ilk evliliğinin sona ermesinden sonra nikahlandılar) evlilik dışı doğan beş çocuğundan ikincisidir.[1] İspanya'nın kuzeybatısındaki Galiçya'da dünyaya gelen babası Ángel Castro y Argiz, Küba Bağımsızlık Savaşı sırasında Küba'ya gelen İspanyol askerlerinden biriydi. Savaş bittikten sonra Küba'dan ayrılmış ama kısa süre sonra Küba'ya dönmüştü. Ülkenin doğusundaki Oriente ilinde (1976'da lağveldildi) başarılı bir şeker kamışı yetiştiricisi olmuştu.
Fidel Castro, United Fruit Company'nin denetimi altındaki yoksul bir yöre olan Mayarí'de yetişti. Oriente ilinin merkezi Santiago'daki Katolik okullarında ve Havana'daki Cizvit lisesi Belén İlahiyat Okulu'nda öğrenim gördü. 1945'te eğitime başladığı Havana Üniversitesi'nden 1950'de hukuk doktoru olarak mezun oldu.
Öğrenciyken, 1947'de Dominik Cumhuriyeti'nde Rafael Trujillo'nun sağcı askeri cuntasına karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir devrimci harekete ve 1948'de Bogotá'daki kent ayaklanmalarına katıldı. 1947'de Küba Halk Partisi'ne girdi. 1950-52 arasında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler Meclisi seçimleri için Küba Halk Partisi'nden adaylığını koydu. Ama 10 Mart 1952'de iktdardaki Carlos Prío Socarrás hükümetini deviren Küba'nın eski başkanlarından General Fulgencio Batista seçimleri iptal etti.
Küba Devrimi
1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, 26 Temmuz'da Santiago'daki Moncada Kışlası'na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi; ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 Ekim 1953'te Santiago'daki Küba Yüksek Mahkemesi'nde yapılan yargılamada 'Sayın yargıç siz beni mahkûm edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır!' (La Historia Me Absolvera) cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. Mahkeme sonunda 16 yıla mahkûm oldu. Juventud Adasında 21 ay hapis yattıktan sonra Batista'nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı.
1955'te Küba'dan ayrılarak Amerika'ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurdu. İspanya İç Savaşı'na katılmış olan Kübalı Alberto Bayo'nun yönetiminde gerilla savaşı eğitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralık 1956'da Granma yatıyla Küba'ya dönerek Oriente'de karaya çıktı. Burada hükûmet kuvvetleriyle girişilen çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren Castro, aralarında kardeşi Raul Castro ve Ernesto Che Guevara'nın da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Oriente'nin güneybatısındaki Maestra Dağlarına çekildi. Bu dağlarda iki yıl boyunca Batista'nın kuvvetlerine karşı bir gerilla savaşı yürüttü. Giderek siyasi desteğini yitiren ve bir dizi askerî yenilgiye uğrayan Batista, 31 Aralık 1958'de Dominik Cumhuriyeti'ne kaçtı. Castro 1959'un ilk günlerinde Havana'ya girdi. Hukukçu Doktor Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Castro da başbakanlığa getirildi.
İktidar yılları
Castro hükûmeti, ilk olarak fiyatları ve kiraları düşürdü. Ardından köklü bir toprak reformu başlattı. 40 hektarı geçen toprak bedelleri 20 yılda ödenmek üzere kamulaştırıldı ve halk çiftlikleri olarak işletilmeye başlandı. Önceleri Castro'ya karşı çıkmakla beraber 1959'a doğru gerilla hareketini desteklemeye başlayan Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP), Castro ile ilişkilerini geliştirerek etkili bir konum kazandı. Bu durumdan tedirgin olan Urrutia'nın toprak reformunun ertelenmesi yönündeki baskıları üzerine Castro istifa etti; ama halkın yoğun tepkisi karşısında Urrutia, görevinden çekilmek zorunda kaldı. Yerine Osvaldo Doticos getirilirken Castro yeniden başbakan oldu.
Fidel Castro, (15 Nisan 1959)
Bu sırada toprakların kamulaştırılmasından zarar gören ABD şirketlerinin baskısıyla ABD hükûmeti, Küba'ya karşı ekonomik ambargo uygulamaya başladı. Ekonomisi tek ürüne dayalı bir ülke olan Küba, öteden beri ABD'ye sattığı şekeri SSCB'ye satmaya başladı. ABD şirketlerinin elindeki rafineriler, şeker karşılığında SSCB'den alınan ham petrolü işlemeyi reddedince Castro bu rafinerileri devletleştirdi. Bu gelişme ABD ile Küba'nın arasını daha da açtı. Devrimden sonra ABD'ye kaçan ve John F. Kennedy yönetiminden silah ve mali destek sağlayan Kübalıların Nisan 1961'de giriştiği Domuzlar Körfezi Çıkarması başarısızlıkla sonuçlandı. Castro, çıkarmanın ardından yayımladığı Havana Bildirisi ile ilk kez Küba'nın sosyalist politikalar izleyeceğini dünyaya duyurdu. 1962'de SSCB'nin Küba'ya balistik füzeler yerleştirmesi ve John F. Kennedy'nin Küba'yı deniz ablukasına almasıyla dünya bir nükleer savaşın eşiğine geldi. Bunalım; ancak ABD'nin Küba'da hükûmeti devirmek için artık girişimde bulunmayacağına söz vermesi ve SSCB'nin Türkiye'deki Amerikan füze rampalarının kaldırılması karşılığında nükleer silahlarını Küba'dan geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatılabildi. Bununla birlikte Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Castro'ya yönelik suikast plânları hazırlamayı sürdürdü.
Kruşçev'in Küba Bunalımı sırasında ödün verdiğini öne süren
Castro, 1968'e değin bağımsız sosyalist bir politika izledi. Güney
ve Orta Amerika ile Afrika'daki devrimleri destekleyici bir tutum
aldı. Aynı dönemde Bağlantısızlar Hareketi'nin önderlerinden biri
durumuna geldi. 1968'den sonra SSCB ile ilişkilerin düzelmesi
doğrultusunda başlayan askeri ve ekonomik yakınlaşma süreci içinde
SSCB'ye dönük bir dış politika izledi. 1975'te Angola'daki iç savaş
sırasında Angola Halk Kurtuluş Cephesi'ni (MPLA) desteklemek
amacıyla Kübalı askerler gönderdi. Bunu Etiyopya ve başka ülkelere
gönderilen Kübalı askerler izledi. 1980'lerde Küba'nın yurt
dışındaki asker sayısı 40 bine ulaştı.
1961'de Küba Sosyalist Halk Partisi ile birleşme sonucu ortaya
çıkan Birleşmiş Sosyalist Devrim Partisi'nin (1965'ten sonra Küba
Komünist Partisi) genel sekreterliğini üstlenen Castro, ülke içinde
çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulamaya başladı. Okuma yazma
seferberliği sonunda okuryazarlık oranı %90'ın üzerine çıktı. Yeni
okullar açılarak eğitim olanakları yaygınlaştırıldı. Zenginlik
kaynaklarının, ulusal gelirin ve sağlık hizmetlerinin dağılımında
köklü değişiklikler gerçekleştirildi. İşsizlik büyük ölçüde ortadan
kaldırılırken herkese çalışma yükümlülüğü getirildi. Bütün bunlara
karşın tek ürüne dayalı (şeker) Küba ekonomisini dönüştürme
yönündeki çabalar başarılı sonuçlar vermediğinden 1970'lerin
ortasından başlayarak önemli sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bu
nedenle SSCB'nin mali desteği büyük önem kazandı.SSCB'nin Küba
üzerindeki kuvvetli etkisinin bir başka sonucu da Ernesto Che
Guavera'nın SSCB'nin uluslararası çıkarlarına aykırı bir şekilde
giriştiği bir takım eylemlerinin engellenmesi olmuştur. SSCB'nin
yoğun baskılarından bunalan Che, Küba'da daha fazla kalmayı
gereksiz görerek çeşitli uluslararası eylemlere girişmiş ve bu
süreç onun Bolivya'da öldürülmesiyle son bulmuştur.
Küba'da 1959'dan sonra ilk kez yerel seçimlerin yapıldığı ve devlet yapısında yeni düzenlemelerin geliştirildiği 1976'da Devlet Konseyi ve Bakanlar Kurulu başkanlığını üstlenen Castro, güçlü ve merkezi bürokrasiye dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki yönlendirici rolünü sürdürdü. Devlet ve parti organlarında eski mücadele arkadaşlarına ağırlık verdi. Silahlı kuvvetlerden sorumlu devlet bakanı olan kardeşi Raul Castro, giderek ikinci adam konumu kazandı. SSCB ve Doğu Avrupa'nın sosyalist ülkelerinde 1980'lerin sonlarında ortaya çıkan demokratikleşme ve piyasa ekonomisine yönelme süreci karşısında Küba yönetimi, sosyalizmin Marksist-Leninist yorumuna bağlılığını sürdürdü. 1989'da Fidel Castro'nun yakın çevresindeki ordu komutanlarının karıştığı yolsuzlukların ortaya çıkarılması yönetimi ciddi biçimde sarstı. Öte yandan SSCB'yle ticaret hacminin gitgide küçülmesi ve Sovyet yardımlarının ortadan kalkması kısa sürede Küba ekonomisi üzerindeki etkilerini göstermeye başladı.
Sağlık durumu ve görevden ayrılışı
Fidel Castro 31 Temmuz 2006 tarihinde sağlık problemleri nedeniyle[2] yetkilerini geçici olarak başkan yardımcısı ve kardeşi Raúl Castro'ya devretti.[3] 19 Şubat 2008'de de, bir açıklama yaparak, 1976 yılından beri yürütmekte olduğu Küba'nın en yüksek yönetim organı olan Devlet Konseyi Başkanlığı görevini bıraktığını açıklamıştır.[4] Görevden ayrıldıktan sonra Yoldaş Fidel'in düşünceleri adıyla yazdığı makalelerde gündemdeki önemli olayları yorumlamıştır