Kronik ağrının nedenleri neler?
Abone olKronik ağrı hastalık belirtisi değil hastalığın işareti anlamına geliyor. Prof. Dr. Güleç'ten önemli uyarılar.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Sacit Güleç, sadece bel ağrısının yılda 5
milyon gün iş gücü kaybına neden olurken, ağrı kesicilere de yılda
10 milyar dolar ödendiğini bildirdi.
Prof. Dr. Güleç, AA muhabirine, hastalık belirtisi değil hastalığın
işareti anlamına gelen kronik ağrının, hareketsizlik, iş ve özel
yaşamda başarısızlık, uyku ve yeme bozuklukları, kabızlık, cinsel
isteksizlik, yaşam motivasyonunda azalma, mutsuzluk ve depresyona
neden olduğunu söyledi.
Kronik ağrının günümüzde özellikle ortalama yaşam süresinin uzun
olduğu ileri, zengin ülkelerde ciddi iş gücü kaybına neden olduğunu
ifade eden Prof. Dr. Güleç, şöyle konuştu:
''Ağrı, büyük tedavi maliyetleri oluşturan bir hastalıktır. Sadece
bel ağrısı yılda 5 milyon günlük iş gücü kaybına neden olurken,
ağrı kesicilere de yılda 10 milyar dolar ödenmektedir. Kronik
ağrılarla yaşam çekilmez hale gelir. Pek çok kronik ağrılı hasta
kendisine artık inanılmadığı düşüncesiyle ya da çevresindekileri
artık üzmemek için ağrılarından şikayet bile edemez hale gelmiştir.
Kendisi bile ağrısından şüphe duyar. (Uyduruyor muyum acaba?)
düşüncesine kapılır. Kanserli hastalardaki ağrı problemi ise ayrı
bir derttir. Hastalar ileri dönemlerinde hastalıkları ve buna bağlı
yaşamsal kaygılarından çok ağrı çekmekten, dayanılmaz ağrılarla
yaşamak zorunda kalmaktan korkar hale gelirler.''
AĞRI TEDAVİSİNDE BAŞARI
Günümüzde ağrı tedavisinin oldukça başarılı bir şekilde
yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Güleç, şu bilgileri verdi:
''Bu başarıdaki temel unsur hastanın ağrısını ciddiye alarak yaşam
kalitesi iyice bozulmadan hekime başvurmasıdır. Her ağrı aynı
değildir. Ağrı kader de değildir. Aynı bölgede çok farklı
nedenlerle ağrı olabilir ve bunların tedavileri de çok farklıdır.
Örnek verecek olursak, migren, gerilim baş ağrısı, boyundan
kaynaklanan baş ağrısı ya da trigeminal nevralji... Bunların hepsi
baş ağrısıdır, ancak sebepleri ve tedavileri birbirinden çok
farklıdır. Birinde iyi gelen ilaçlar diğerinde zararlı
olabilir.''
Ağrıların yüzde 85'inin, doğru ilaç tedavisiyle
rahatlatılabildiğini anlatan Prof. Dr. Güleç, şunları söyledi:
''İlaç tedavisinin ve diğer klasik tedavi yöntemlerinin başarısız
ya da yetersiz kaldığı durumlarda modern teknolojinin imkanlarından
yararlanılarak yapılan girişimsel ağrı tedavi yöntemleri pek çok
dirençli ağrısı olan hastanın tedavisine büyük katkılar
sağlayabilmektedir. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artık
ülkemizde de pek çok üniversite ve eğitim hastanelerinde bu
girişimsel yöntemleri uygulayabilen ağrı (algoloji) bilim dalları
ya da klinikleri kuruldu.''
Kronik ağrıya bir hastalık olarak bakan bu güncel yaklaşımla ağrılı
hastaların tatminkar bir şekilde tedavi edilebildiğine işaret eden
Prof. Dr. Güleç, ''Kronik ağrıya hastalık olarak bakmak Kuzey
Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinde tıp eğitiminde de köklü
değişikliklere neden olmuştur. Bu ülkelerde ağrı 5. vital bulgu,
yani tansiyon, nabız gibi tüm hastalarda değerlendirilmesi gereken
5 temel bulgudan biri olarak kabul edilmiştir ve ağrı eğitimine
özel bir önem verilmiştir'' diye konuştu.
Kronik ağrı ile mücadele ve insanların bu konudaki bilgi ve
duyarlılığını artırmak için Dünya Ağrı Çalışmaları Derneği'nin
(IASP) 2010 yılını global olarak Kas İskelet Sistemi Ağrılarıyla
Mücadele Yılı olarak ilan ettiğini anımsatan Prof. Dr. Güleç, bu
konuda derneğin tanıtım kampanyalarına başladığını da sözlerine
ekledi.