Krizde ne iş yapmalı?
Abone olKrizde boyundan büyük konuşanların satışı yüzde 400 artıyor. İşte krizde yapılması gerekenler;
Millward Brown'un 'Resesyonda markayı yönetmek'
araştırmasına göre, kriz döneminde reklamdan kısan markalar,
telafisi çok zor kayıplar alıyor. Buna karşın krizde 'boyundan
büyük konuşanların' satışı yüzde 400 artışlar yaşıyor
Krizde ne yapmalı?
MARKAYI tüketiciler nezdinde farklı ve çekici kılacak
özellikler ön plana çıkarılmalı.
KÜÇÜK ve niş markalar yatırımlarını ana marka vaadi çerçevesinde
odaklamalı.
BÜYÜK markalar daha fazla büyüme vaad eden yeni kategorilere
genişleyebilirler
SADECE giderleri kısıp verimlilik artışı sağlayabilecekse ve
rakipler de fiyat indiriyorsa indirime gidilmeli.
KÜÇÜK boy paketler de işe yarar!
TÜKETİCİ için yeni ve farklı bir şeyler sunmaya çalışmalı. Ve bu
tüketicilerin hayatına uygun, hep ihtiyaç duyduğu bir şeyler
olmalı.
İngiltere'de 1991-1992 yıllarında yaşanan resesyonda, reklam
bütçelerini kısmadan yoluna devam eden dondurma markası Haagen
Dazs'ın satışları bir yılda neredeyse yüzde 400 arttı. Markanın
bilinirliği ise yüzde 1'den 23 seviyesine ulaştı. Yine aynı dönemde
otomotiv firması Renault, hedeflerinin üzerinde bir pazarlama
gideriyle, Clio markasının lansmanını gerçekeştirdi. Ve kısa süre
içinde yaptığı marka yatırımının karşılığını alarak yüzde 65
tanınırlık oranına ulaştı, 'Awareness Index 7'e (Farkındalık
endeksi) girdi.
Tüm bu bilgiler dünyanın önde gelen pazar araştırma şirketlerinden
Millward Brown'ın kriz döneminde markalara ışık tutmak için
açıkladığı, 'Resesyonda Markayı Yönetmek' araştırmasında yer
alıyor. Araştırmada, bunlara benzer pek çok çarpıcı örnek var.
Yüzde 10 paya yüzde 20 reklam
Millward Brown'ın Türkiye Genel Müdürü Betül Khan, söz konusu
araştırmadan özetle, kriz döneminde reklam ve pazarlama
yatırımlarına devam eden markaların, pazar paylarını, marka
bilinirliklerini ve karlılıklarını hızla büyüttüğü sonucu çıktığını
anlatıyor. Hatta Khan, bu dönemde markalara 'Boylarından büyük'
konuşmalarını öneriyor: Krizde markanın pazar payından daha büyük
bir görünürlük payı olursa, mesela yüzde 10 pazar payına sahip bir
marka, yüzde 20 reklam payına sahip olursa, krizden sonraki süreçte
hızlı büyüme şansı da daha yüksek olacaktır...
Düşüş başlarsa geri dönüş zor!
Betül Khan'ın verdiği bilgilere göre ekonomik durgunluk
dönemlerinde markaların reklam harcamalarını azaltmaları, kısa
dönemde maliyetleri düşürmek ve karlılığı artırmak için mantıklı
bir yol olarak gözükse de uzun vadede sorunlar su yüzüne çıkmaya
başlıyor. Ve düşüş başladıktan sonra geri bir daha eski satış
rakamları ve imaja dönüş pek kolay olmuyor.
Gizli tehlike: Promosyon
Resesyonda Markayı Yönetmek araştırmasına göre, kriz
döneminde uygulanan promosyonlar, markanın değeri için tehlike arz
ediyor. Betül Khan, bu durumu şöyle açıklıyor: 'Durgunluk
dönemlerinde, fiyat indirimleri ve promosyonlar markaların
satışlara ivme kazandırmak için başvurdukları en önemli yöntemler.
Bu indirimler sonucunda markaların geçici bir süre için satışlarını
ve pazar paylarını artırdığı bir gerçek.
Ancak araştırma sonuçları, bunun kısa vadeli bir durum olduğunu ve
sürdürülemeyeceğini gösteriyor. Ayrıca indirimlerin ve
promosyonların herhangi bir markaya sadakat duyanların oranını
yüzde 81'den, yüzde 55'e kadar düşürdüğü de araştırmanın sonuçları
arasında yer alıyor.' Khan, bu sonuçlar ışığında promosyonun
markalar için 'Gizli tehlike' olarak nitelendirilebileceğini
sözlerine ekliyor.
Şenay Köşdere/Akşam