Kredi kartlarında faiz karmaşası
Abone olKredi kartlarında ödenmeyen bakiyeye aylık bileşik faiz uygulaması kafaları karıştırmayı deva ediyor. Hukukçular uygulamanın kanuna aykırı olduğu görüşünde.
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi, Avukat
Dr. Şükran Ekecik, kredi kartlarında ödenmeyen bakiyeye aylık
bileşik faiz uygulamasının Türk Ticaret Kanuna aykırı olduğunu
belirterek, bunun kaldırılması gerektiğini söyledi. Ekecik, hem
tüketicileri hem de bankaları korumak için bileşik faizin 3 aylık
dönemler halinde uygulanması gerektiği görüşünü savundu. A.A
muhabirinin, konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Ekecik,
bankaların tüketicilerin hesap kesim dönemi sonunda ödemedikleri
anaparaya bir sonraki dönemde faiz işletip ana paraya ekledikten
sonra geri istendiğini söyledi. Türk Ticaret Kanunu'nda, üç aydan
aşağı olmamak üzere faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz
yürütülmesi şartının yalnızca cari hesaplarla borçlu bakımından
ticari iş mahiyetine sahip olan borç akitlerinde geçerli olduğunu
hatırlatan Ekecik, bununda amir (emredici) nitelikte olduğunu
bildirdi. Faizin belirli devrelerde anaparaya eklenmesi ve anapara
olarak tekrar faizlendirilmesinin bileşik faiz olarak
adlandırıldığını hatırlatan Ekecik, bir başka deyişle bileşik
faizin, faize faiz yürütülmesi anlamı taşıdığını söyledi. Kredi
kartlarında ödenmeyen bakiyeye bir aylık devreler itibari ile faiz
hesaplanarak, bunun dönem sonunda anapara olarak talep edilmesinin
de Türk Ticaret Kanunu'na aykırı olduğunu kaydeden Ekecik,
''Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20. maddesi gereğince kanunun amir
hükümlerine aykırı maddeler batıl (boş-çürük) olduğundan, kredi
kartı sözleşmelerinde aylık bileşik faiz uygulamasına neden olan
maddeler batıldır'' dedi. Kanunun amir hükümlerini uygulamanın ise
hakimin görevi olduğuna dikkat çeken Ekecik, kredi kartı
borçlarının tam ödenmemesi durumunda, yapılan harcama tutarı ile
bir önceki dönemden ödenmeyen harcama miktarı ve yine bir önceki
dönemden ödenmeyen harcama miktarına yürütülen faize tekrar faiz
yürütülmesi nedeniyle tüketicinin borcunun kar topu gibi büyüdüğünü
kaydederek, bu durumu eleştirdi. Ekecik, şöyle dedi: ''Hukuk
sistemimizde borçlu temerrüde düşene kadar borcuna işletilen faiz
anapara faizidir ve hesabın kat'ı anında bu meblağ anaparaya
dönüşür. Borçlunun temerrüdünden sonra işleyen faiz temerrüt
(gecikme) faizidir. Borçlar Kanununu 104. maddesi gereğince gecikme
faizini tekrar faiz yürütülmez. ANA PARAYA İTİRAZ EDİLMELİ Bu
nedenle borçlular tarafından icra takiplerinde bir aylık devreler
itibari ile hesap edilerek anaparaya dönüşen faize, itiraz
edilebilmesi için anaparaya itiraz edilmesi gerekir. Oysa
tüketiciler yaptıkları harcamaların dışındaki rakamların hepsini
faiz olarak nitelendirmeleri nedeniyle dava dilekçelerinde ''faize
itiraz ediyorum'' demektedirler. Bu durumda da anaparaya dönüştüğü
için anaparanın içinde yer alan bileşik faiz itiraz dışında
kalmaktadır. Oysa borçlunun zarara uğramaması için anaparaya itiraz
etmesi gerekmektedir.'' İCRA TAKİBİNDE TÜKETİCİLER NASIL HAREKET
ETMELİ Ekecik, ancak tüketicinin anaparaya itiraz etmesi halinde,
anapara içinde yer alan harcama miktarına da itiraz etmiş
sayılacağından, harcama miktarına icra inkar tazminatı tahakkuk
ettirilmesine muhatap olmaması için, icra takip talebinde harcama
miktarı ve tahakkuk ettirilen anapara faizi belli ise buradaki
anapara faizini miktar olarak yazıp itiraz etmesi gerektiğini
anlattı. Ekecik, aynı konuda eğer anapara miktarı kendisini teşkil
eden kalemler itibari ile belirtilmemiş ancak, borçlu tarafından
biliniyorsa, ''Şu kadar TL'lik harcama miktarını kabul ediyorum,
kalan şu kadar liralık anapara faizine itiraz ediyorum, faize bir
aylık devreler itibari ile bileşik faiz yürütülmesi ve buna yönelik
sözleşme hükümleri kanunun amir hükümleri karşısında batıldır''
şeklinde itiraz etmesi gerektiğini bildirdi. Yine borçlu tarafından
harcama miktarı bilinmiyor, takip talebi ve kendisine gönderilen
ödeme emrinden anapara içinde yer alan harcama miktarı ve
hesaplanan anapara faizi anlaşılamıyorsa tüketicinin itiraz
dilekçesini, ''Anapara borcu içinde yer alan harcama ve işletilen
faiz kalemleri takip talebinden ve ödeme emrinden anlaşılmadığı
için, borca itiraz ediyorum. Bilirkişi tarafından anapara içinde
yer alan harcama miktarım tespit edildiğinde bu miktarı kabul etme
hakkımı saklı tutuyorum. İtiraz dilekçemin borcun tamamına itiraz
olarak işleme konulmasını talep ederim'' şeklinde vermesi
gerektiğini anlattı. Ekecik, bu dilekçe ile duran takibin devamı
nedeniyle alacaklı tarafından açılacak davalarda ödemelerin
aksadığı dönemdeki bileşik faiz hesaplamasının kanunun amir
hükümlerine aykırılığı belirtilerek savunmada bulunulması
gerektiğini de bildirdi. Borçluların kendilerine gönderilen veya
belirli dönemler itibari ile gönderilmiş sayılan hesap özetlerinin
kesinleşmiş sayılmaması açısından dikkatli olup hesap özetlerine ve
hesap kat ihtarlarına süresi içinde itiraz etmeleri gerektiğini de
ifade eden Ekecik, uygulamada bankaların kredi kartı borçlularını
temerrüde düşürdükten sonraki dönemde icra takip tarihine kadar
tahakkuk ettirdikleri temerrüt faizini anaparaya ekleyerek takibe
geçtikleri ve dolayısıyla temerrüt faizine de tekrar faiz talep
ettiklerini söyledi. Ancak borçlular tarafından bu uygulamaya karşı
bilinçli itiraz edildiğinde bunun mümkün olmadığının mahkeme
kararlarında yer aldığını ifade eden Ekecik, Yargıtay'ın bu
konudaki içtihadının da aynı doğrultuda olduğunu söyledi. Ekecik,
hem tüketicileri hem de bankaları korumak amacıyla bileşik faizin
bir aylık yerine üç aylık dönemler halinde uygulanmasından yana
olduğunu kaydetti.