Mecliste gensoru önergesi görüşülüyor. Başbakan’ın
“CHP’li belediyeler Alman vakıflarından para alıyor, alınan
para terör örgütüne aktarılıyor” iddiası üzerine verilen,
deprem nedeniyle ertelenen gensoru.
Başbakan bu iddiasını dile getirdi, sonra yumuşattı ama CHP’nin
ispat et, varsa belediye başkanlarını partiden atarız, cezasını da
yargı versin çağrısına pek kulak asmadı. O belediyeleri
açıklamadı, içişleri bakanlığı vasıtasıyla işlem yapmadı, suç
duyurusunda bulunmadı.
İşte buna isyan ederken kürsüdeydi, CHP’li grup başkan vekili
Muharrem İnce.
Aynı çağrısını tekrarladıktan sonra sözü Malatya’da yıkılan bir
camiye getirdi.
Ak Parti’yi Cami yıkmakla suçladı. Elindeki
fotoğrafları gösterdi. Yani CHP’nin hep eleştirdiği işi yaptı, din
üzerinden seçmenlere mesaj verdi.
Verilen yanıt da aynı oranda acıklı bir manzarayı ortaya koydu,
tıpkı iddianın sığılığı gibi.
“CHP’de camileri ahır yaptı” dedi Ak
Parti’liler…
Yani meclisteki tartışmada, her zamanki gibi seviye hayli
yukarılardaydı!
…
Bir de iğneyi kendimize batıralım.
KCK davasında tutuklanan avukatlardan birisi, İrfan
Dündar.
Elinde kalaşnikof ile görüntüsü gazetelerde çarşaf çarşaf
yayınlandı.
“PKK kampında bir avukat” başlığı ile.
O avukat gözaltına alındı, sorgulandı. Sorguda o fotoğrafların
PKK kampında çekilmediği anlaşıldı.
Aynı anda gözaltına alınan 43 kişi için tutuklama
isteyen savcı, İrfan Dündar’ı serbest bıraktı.
Ama Dündar hafızalara “PKK kampında kalaşnikoflu
avukat” olarak geçti.
Yani gazeteler, ellerine gelen fotoğrafı, sormadan soruşturmadan
yayınladıkları için karaya oturdular; tıpkı “Koşaner soluğu
Silivri’de aldı” ya da “Koşaner Silivri’ye
koştu” başlıklarıyla verilen haberlerde olduğu gibi.
Haberlerde Eski Genel Kurmay Başkanı Işık
Koşaner’in Silivri’ye giderek “Balyoz”
davasını izlediği yer alıyordu. Kaynak ise Anadolu Ajansı idi.
Ancak ajans cümleyi zor anlaşılır yazmış, gazeteler zor
anlaşılır cümleden, Koşaner’in Silivri’de duruşma izlediği sonucunu
çıkarmış ve haberi manşete taşımıştı.
Ama Koşaner orada değildi ve haberi manşetine taşıyan
gazeteler bir teyide bile ihtiyaç duymamışlardı.
Koşaner’in orada olmadığını haberi verdikten sonra öğrendiler,
yani sadece gazetecilik kurallarını işletmedikleri için, bariz bir
hataya, yanlış habere imza attılar.
…
Komuta ettiği ya da komutanım dediği isimler cezaevindeyken,
onlar üzerindeki şüpheleri arttırma pahasına, tahliye şanslarını
yok etme ihtimaline rağmen kendisini kurtarmayı seçen bir general i
de konuşuyoruz bu günlerde, 13 yaşında bir kıza tecavüz eden
onca adama en az cezayı veren mahkemeyi de, o kararı onayan
Yargıtay’ı da.
Ya da kapatma davası açtığı için ifadelerinin alınmasına karar
verilen Yargıtay savcılarını.
Yani bu aralar hemen her şey insanların üzerine üzerine
gidiyor.
Nereden tutsanız elinizde kalacakmış gibi geliyor.
Onun için belki de koyverip gitmek lazım.
Ben de gideyim diyorum, hem de Uganda’ya.
Cidden gidiyorum,
Sıkıldım çünkü…
twitter.com /yavuzoghan