Koyunların sayısı artıyor mu, azalıyor mu?

Halk ne zaman ağzını açıp Erdoğan'a eleştiri yöneltmeye çalışsa, Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıp ediyor, onlara daha cazip bir manzara sunmayı başarıyor.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Halk ne zaman ağzını açıp Erdoğan'a eleştiri yöneltmeye çalışsa, Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıp ediyor, onlara daha cazip bir manzara sunmayı başarıyor.

Son örnek Reyhanlı...

Bölgedeki tüm MOBESE kameralarının aynı anda ve topluca bozuk olması, MİT'in istihbarat zaafiyeti, 50'nin üstünde vatandaşı kimlerin katlettiği, dış politikada "0" sorun politikasının çökmesi meseleleri iktidarı köşeye sıkıştırmışken CHP lideri ne yapıyor?

Davetli olarak gittiği Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ını elin gavuruna şikayet ediyor.

Şikayet edebilse yine iyi..

Çoğu zaman kendisine oyunlar oynayıp zor duruma düşüren "gaflı dilini" orada bile doğru dürüst kullanamıyor.

"Reyhanlı'da ölen 51 kişinin katili Recep Tayyip Erdoğan'dır. İstiyorsa gitsin Reyhanlı'da yurttaşlara sorsun. Beşar Esad neyse Erdoğan'da odur" diyeceğine, "Saddam neyse Erdoğan da odur" diyor.

Bari bu cümleyi doğru kursaydın be adam!

Bari devirdiğin çamın altında kalmasaydın!

Bu durum bile, 10 yıl önce siyasette ne biliyorsa bugün de o kadar bildiğinin delili, o günden bu yana bir arpa boyu yol alamadığının ispatı...

Kendisine yukarıdaki sözü hangi gerekçelerle söylediği sorulunca verdiği cevap ise tam bir garabet örneği...

Diyor ki, "Beşar Esad halkına bomba atıyor. Erdoğan da halkına gaz bombası atıyor. Ne farkı var?"

Hani mümkün olsa Avrupa Parlamentosu'na, "Suriye'den önce bizim ülkemize bir müdahale edip Erdoğan'ı devirin" diyecek!

"Ben bu Recep beyi dünyaya anlatacağım" diyor. Anlattığını sandığı şeyi dünya dahi anlamıyor!

Anlamaz da...

Siz hiç Türkiye'ye gelip ülkesinin başbakanını eleştiren bir siyasi parti lideri gördünüz mü?

Yok!

Göremezsiniz!

Kabile reislerinin bile siyasette yeri olmayan bu gaddarca dili konuşmadığını bilen Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, CHP liderine tarihler boyu konuşulacak bir ders veriyor.

Swoboda, "CHP liderinin, benim davetlim olarak, Türkiye Başbakanı Erdoğan'ı Esed'le kıyaslamasını kabul edemem. Bu kabul edilemez" diyerek kapısına kadar gelen CHP liderine randevu vermeyerek adeta aşağılıyor.

Haberi okuduğumda, "Eli kulağında, birazdan birileri çıkar Swoboda cemaatçidir, makarnacıdır yandaşdır, kömür almıştır" der diye bir espri yaptım.

Dediğim çıktı iyi mi!

Birkaç CHP'ye gönül vermiş süper zeka, "Spiegel'in haber yaptığı cemaat eksenindeki alman politikacılardan birisi Swoboda olabilir mi?" dedi!

Yaşanan aşağılamayı böyle kapatacağını sanıyor garibim, ne yapsın!

Hangi örtü bu utancın üstünü örtmeye yeter?

Yetmiyor da..

En hararetli destekleyicisi olan gazeteler bile CHP adına kaygı verici manşetler atıyor bu gafları ve skandalları gördükçe..

Hal böyle olunca kendisine oy ve gönül veren partililer bile alınlarını endişeyle kırıştırıyor, irileşmiş gözlerle kendisini gerilim filmi izler gibi izliyor. Son derece dikkatle saklamaya çalıştıkları endişe kırıntıları yerini büyük korkulara bırakıyor.

Eleştirilerimizden ötürü bize kızan CHP'li dostlar bilmeli ki, bu yaşananlar kaderin bir oyunu değil, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu'nun karakter sorunudur.

İktidar açlığıyla, ne yapacağını bilemez halde ve tutarlı bir düşünce oluşturamayacak şaşkınlık içinde olan bir liderin CHP'nin başında olması utanç vericidir.

Daha birkaç ay önce partili milletvekillerini bizzat Beşar Esad'ın ayağına gönderen, ona desteğini aleni bir şekilde sunan bir siyasi parti liderinin, bugün "Beşar Esad bir diktatördür" diye itirafta bulunmasına CHP'liler ne der bilemem ama tüm siyasi lisanlarda bunun adı "Kıvırma"dır.

Avrupalı bile Sol'u temsil eden Kılıçdaroğlu'na bir gün  dahi tahammül edemedi! Sonra da kalkıp, "Ne alaka efendim. Hannes Swoboda değil, toplantıyı ben iptal ettim" diyor.

Heee öyle, öyle..

Zaten "Mersin de Güneydoğu'nun incisidir!" di mi?

Hani eski Türk filmlerinde, "Sen kovamazsın, ben istifa ediyorum" repliği vardı ya. Bu da öyle birşey...

CHP tam da bu düşüncesiz ve yersiz hareketler, zamansız kıvırmalar yüzünden her seçim döneminde tekrar tekrar cezalandırılıyor. Her seçim öncesi kurulan büyük bir hayal, her seçim sonrası yerini büyük bir yıkıma bırakıyor.

Kusura bakmayın ama başında böyle bir lider bulunduran partiye değil Türkiye'yi, küçücük ve bomboş  Survivor adasını bile teslim etmezler.

İnsanlar bu çelişkileri görüp AK Parti'ye yöneldikçe, hatayı kendisinde araması gerekenler, gidenlere "Koyun" diyerek egosunu tatmin etme yolunu seçiyor. Bundan 10 yıl önce koyun dediklerinin oranı yüzde 34'tü. Sonra yüzde 40'lara çıktı. Onlar koyun dedikçe, oran yüzde 50'yi buldu.

Bugün "Şükürler olsun, sürüden ayrıldık" diyenlerin oranı yüzde 55'lere dayanmış, birileri hala uyanmıyor, uyanamıyor.

"Koyunların sayısı artıyor mu, yoksa azalıyor mu?"

CHP'li dostların artık bu soruyu kendilerine sorma zamanı geldi de geçiyor!