Koyun…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Bir dağ başında bir çoban ve sürüsü…

 

Hepsi birbirine benzeye koyunlar…

 

Arada bir iki farklı görüneni de var ama aslında aynıdır koyunlar…

 

Koyunlar cesur değildir…

 

Birinin mutlaka önde olması gerekir ki onu takip etsinler…

 

Öne geçebilmeyi akıl edemezler…

 

Nereye götürürse çoban orada yerler, içerler…

 

Hiç demezler;

 

“Şu karşı ki mezrada daha gür otlar var” diye…

 

Uzaktan bakar, iç geçirirler…

 

Misafir gibidirler, umduklarıyla değil bulduklarıyla idare ederler…

 

Kendi kendilerine karar veremez mutlaka çobanın parmağının ucuna bakarlar…

 

Bir de dudaklarından dökülecek sözlere…

 

Kendi kendilerini koruyamazlar…

 

Bir “çoban köpeği” de bulunmalıdır sürüde…

 

Arada çoban kaval çalmayı unutur ya da uykuya dalarsa sürüden ayrılırlar ama bilinçsiz…

 

“Çoban köpeğinin” de görevi burada başlar işte!

 

Eğer çoban köpeği de “Amaannn bana ne sizden” diye sırtını dönerse…

 

Bu durumda da kurtlara yem olurla ya başlarlar uçurumdan atlamaya…

 

Zaten biri atlasa dayanamaz öteki…

 

İşte bu, sürü psikolojisi…

 

Geçen gün başbakan bir mitingde MHP ve CHP liderine “Bunlara ver üç koyun, onu bile idare edemezler, kaybederler” dedi ya…

 

Aklıma geldi koyunlar işte…

 

Belli ki başbakanın geçmişinde “çobanlık” da var…

 

Demek ki koyun gütme isteği var!

 

Aman siz bana dalaşın, sonra sürüden ayrılanları kurtlar kapar!

 

 

nsrnylmz@gmail.com