Kötü insanların şerrinden nasıl korunulur Hz. Muhammed örneği
Abone olSabah gazetesi yazarı Nihat Hatipoğlu bugünkü köşesinden kötü insanların şerrinden Hazreti Muhammed'in nasıl korunduğunu anlatan bir yazı kaleme aldı.
"Her insanı aynı kefeye koyamazsınız. Eğrisi var, doğrusu, adili
var, zalimi, zengini var, fakiri, düzgünü var, vefalısı var,
vefasızı...
Şerrinden korunabileceğiniz olanı var, şerrinden korkacağınız.
Şerrinden emin olacağınız var! Hepsine aynı uzaklık veya yakınlıkta
olmanız doğru değil."
Sözleriyle yazısına başlayan Nihat Hatipoğlu şöyle devam etti:
"...
Peki! Bütün bu insanlarla aynı üslup ve tarzla mı muhatap olacağız. Veya hitap edeceğiz.
Gelin bu konuda Sevgili Peygamberimizin ne yaptığına
bakalım:
Hz. Peygamber'e (s.a.v.) sahabe falanca insan sizinle konuşmak
istiyor dediler. O değişik karakterdeki tehlikeli kişinin ismini
duyan Hz. Peygamber (s.a.v.) rahatsız oldu ama görüşme isteğine de
hayır demedi. "O kendi aşiretinin en kötüsüdür"
buyurdu ama yanına gelmesine de müsaade etti.
Adam Efendimizin yanına geldi. Hz. Peygamber (s.a.v.) adamla normal bir üslupla konuştu. Kırmadı. Azarlamadı. Çirkinliğini yüzüne vurmadı. Ahlakını eleştirmedi.
Adam gittikten sonra sahabe, Efendimizin bu tavrını merak ettiler. Ve sordular: Aşiretinin en kötüsü dediniz ama normal muamele ettiniz. Bunu ona hissettirmediniz. Sebebini öğrenebilir miyiz?
Efendimiz (s.a.v.) cevap buyurdu: "Onun şerrinden korunduk. Onun kötülüğünden korunduk."
Öyle anlaşılıyor ki; bu adam Müslümanlara şöyle veya böyle zarar verecek konumda bir adamdı. Hz. Peygamber (s.a.v.) onunla normal münasebetini devam ettirdi ve en azından ondan gelecek zararı savuşturdu.
Siyasette, hitabette, kişisel ilişkilerde, bürokraside böyle davranma cevazı, kişiye daha hâkim bir pozisyon sunabilir. Tıpkı Hz. Musa, Firavun'a giderken Yüce Allah'ın "Ona yumuşak söz söyleyin" buyurduğu gibi. Gönül dümdüz demeyi istiyor. Hak da böyle istiyor. Ama bu terazi işi. Bazen son söylenecek sözü ilk anda dememek gerekiyor. Zamanını kollamak gerekiyor. Zorumuza gitse de böyle.