Kötü dalga geliyor
Abone olDeniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan sektörü uyardı: "Ciddi bir kötü dalga geliyor!"
Türk denizcilik sektörü son iki yılda hızlı büyüyerek 15 milyar
dolarlık bir hacme ulaştı. Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin
Kalkavan, global pazarda büyümenin durması nedeniyle sektörü
uyarıyor: Ciddi bir kötü dalga geliyor. Bu krizi hafif atlatmak
istiyorsak gerekli önlemleri almamız gerekir.
Dünyada denizcilik sektörünün hacmi 600 milyar dolar. Üç tarafı
denizlerle çevrili Türkiye'nin bu sektördeki payı ise altın
dönemini yaşadığı 2005'te bile 15 milyar dolar. 8 milyon nüfuslu
Yunanistan'ın denizcilik sektörünün cirosunun 100 milyar doları
bulduğunu söylersek, çelişki daha iyi anlaşılacaktır.
Ancak olumlu tarafından bakarsanız aslında Türkiye 2003'den
itibaren önemli adımlar atmış durumda. 2000'li yıllarda 4-5 milyar
dolarlık bir cirodan söz edilirken bugün 15 milyar dolarlara
ulaşmak da büyük bir başarı. Denizcilikte bu patlamanın farklı
nedenleri var. Sektör temsilcilerine göre en önemli gelişme
denizcilikten gelen bir bakanın göreve gelmesiyle oldu. Gemi inşa
mühendisi olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bakan olmadan önce
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Genel Müdürlüğü görevini
yürütüyordu.
Yıldırım, 2003'te göreve gelir gelmez sektörü harekete geçirecek
kararların altına imza attı. Deniz araçlarının kullandığı yakıtta
Özel Tüketim Vergisi'nin kaldırılması ve liman ücretlerindeki
indirimler peş peşe gelince, Türkiye denizcilik sektöründe 50 yılın
en parlak dönemine girdi.
Bu kararlarla akaryakıt yüzde 65 ucuzladı. 260 milyon YTL
civarındaki teşvik ise sektörün her kademesine önemli katkı
sağladı. Liman ücretleri düştüğü için kruvaziyer turizm arttı.
Türkiye’nin gemi inşa üssü konumunda olan Tuzla’da, iş
yoğunluğundan dolayı tersaneler, 2008 yılına kadar yeni sipariş
alamaz hale geldi. Artan talep nedeniyle Karadeniz'de, Marmara'da
birbiri ardına tersaneler kuruldu, kapasiteler arttırılmaya
başlandı. Yurtdışından 3 milyar dolarlık sipariş alındı.
Bugün artık 2000'li yılların başlarında gerek personel, gerekse
gemilerin teknik donanımı ve tutulma oranları açısından kara
listeye alınan Türk bayraklı gemiler kara listeden çıkıyor.
Limanlarda tutulma oranları yüzde 19'dan yüzde 4'lere geriledi.
Tabii ki bu gelişmeler sadece teşviklerden kaynaklanmadı. Dünya
ekonomisindeki büyümede olumlu yansıdı. Özellikle talep Çin ve
Hindistan'daki taşımacılığın büyük miktarlara çıkması sonucu
arttı.
Ancak 2005'in ortalarından itibaren rüzgar dönmeye başladı. Çin
taşıma miktarlarını düşürdü. Hindistan'dan da böyle bir sinyal
geliyor. Bu da navlun ücretlerinde gerileme başlattı.
Sektörde şimdi bir telaş yaşanıyor. Çünkü önceki yıllarda yaşanan
krizlerde tersanelerde bulunan yüzlerce gemi yok fiyatına satılmış,
onlarca gemi ise kızaklarda yıllarca beklemişti.
Kötü bir dalga geliyor
Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan'la sektördeki
gelişmeleri konuştuk. Kalkavan, son iki yılı "tarihi" bir dönem
olarak tanımlıyor. Hükümetin ilk defa denizcilikten bu kadar
anlayan bir deniz adamını bakan olarak tayin etmesiyle bu
gelişmelerin tetiklendiğini söyleyen Kalkavan, sektöre verilecek
desteklerin sürmesi halinde denizcilik sektörünün Türkiye’ye turizm
gelirlerinden çok daha fazla kaynak sağlayabilecek durumda olduğunu
belirtiyor. Kalkavan, bu kaynağı yakın gelecekte 25 milyar dolar,
orta vadede ise 45-50 milyar dolar olarak açıklıyor
Global piyasada navlun ücretlerinin gerilemeye başlamasının
ardından yumuşak bir gerileme sürecine girildiğini belirten
Kalkavan, gemi sahipleri ve donatanların krize hazırlıklı olması
gerektiğine dikkat çekiyor ve şunları anlatıyor:
“Denizcilik sektörü 2004-2005'te tarihinin en hızlı büyüme dönemini
yaşadı. Böyle bir büyüme hiç yaşanmamıştı. Dünya ekonomisinde
özellikle Çin ve Hindistan'daki hızlı büyüme bizi etkiledi. Arz
talebi karşılayamadı. Zıplamalar oldu. Büyüme 2003'te başlamıştı,
2005'te tavana vurdu. Şimdi sağlıklı bir yumuşama dönemindeyiz.
Devamlılık açısından kötü ancak hazırlıklı olmayanlar bir önceki
krizden daha büyük zarar göreceklerdir. Piyasanın oyuncuları
piyasada kalmak istiyorlarsa gelen krize karşı ön hazırlıklarını
yapmalıdır."
"Ciddi bir kötü dalga geliyor. Ciddi şekilde hazırlanmamız lazım"
sözleriyle özellikle gemi inşa edenleri uyaran Kalkavan, "Hem
tersaneler, hem de armatörler olarak dikkatli olmalıyız. İşlerimizi
iyi yaptığımız dönemde bile para kazanamayacağımız zamanlar
olacaktır. Bu krizi hafif atlatmak istiyorsak gerekli önlemleri
almamız gerekir. Uluslararası piyasalarda sektörümüz talebin geç
karşılandığı bir sektördür. Arzı anında yerine koyamazsın. Arzın
talebi dengeleme hızı düşüktür. Ama geldiği zaman da çok ciddi
sıkıntılar çıkar. Talep artık düşüyor. Yeni tersanelerin çok
dikkatli olması lazım. Yeni tersaneleri çok zor bir dönem bekliyor.
Bugün için herşey güzel ama tersaneler biri iki yıl için
yapılmıyor."
Değerli YTL krizi de yaşanıyor
Kalkavan'a Bakan Binali Yıldırım'ın "Denizciliğe çok destek verdik
ama yeterince atılım yapamadılar" eleştirisini hatırlatarak bunun
nedenlerini soruyorum. Kalkavan'n yanıtı şöyle oluyor: "Aslında
mevzuattan kaynaklanan sorunlarımız çözülmedi. Hala içerde ve
dışarıdaki limanlar arasında taşıma konusunda sorunlar var.
Ekonomide Türk lirasının değerli olması da en büyük sorun. Kurun
aşırı değerli olması işletme maliyetlerimizi ve sanayideki
maliyetlerimizi yukarı çekiyor. Rekabet gücümüzü ciddi engelliyor.
Sanayideki etkisi çok yüksek. Konjonktürden dolayı hissedilmedi ama
olaylar farklı boyuta ulaştı. Gemi inşa sanayiinde kısa süre sonra
tekstil gibi denizcilik sektörü de ciddi sıkıntı yaşayacak."
Türk bandıralı kara bayraklı gemi sayısı
azaldı
Avrupa Birliği'ne uyum konusunda en hazır sektörlerden birinin
denizcilik olduğunu dile getiren Kalkavan, içeride ve dışarıda
sektörün kötü imajının da değişmeye başladığını anlatıyor. Bu
sorunlardan en büyüğü olan "kara bayraklı" gemilerin sayısının
azaldığını dile getiren Kalkavan, şöyle konuşuyor:
"Aslında Türk bayrağı artık korkulan bir bayrak değil. 2000'li
yıllarda uluslararası limanlara, gerek gemilerin yetersizliği
gerekse çalışan personeldeki yetersizlik nedeniyle giremeyen kara
bayraklı gemilerin sayısı azalıyor. Oran yüzde 19'dan yüzde 4'e
düştü. 150 olan gemi sayısı da 45'de kaldı. Ciddi bir iyileşmemiz
var. Gemi sahipleri olarak bizler de zihniyetlerimizde devrim
yaptık. Denetimler sıklaştırıldı. Dış lobi çalışmalarına hız
verdik. Tanıtıma kendimizi anlatmaya hız verdik. Beklentileri
yerine getirdik. Ciddi bir gelişme kaydedildi."
Kalkavan, zihniyetin değişmeye başladığını ancak hala sektörün bir
envanterinin çıkarılamadığını anlatıyor. "Şirketlerimiz bilgi
paylaşmaya yatkın değil" diyen Kalkavan, bu nedenle sağlıklı
rakamsal verilere de ulaşılamadığını anlatıyor.
Ataköy kompleksi Türkiye'ye değer katacak
Ataköy Marina 1989'da İstanbul'un en büyük yat marinası olarak
hizmete girmişti. Galleria ise Türkiye'nin ilk alışveriş
merkeziydi. Bu kompleksin içinde biri beş, diğeri dört yıldızlı iki
otel bulunuyor.
Özelleştirme İdaresi'nin açtığı ihaleyi geçen yıl martta 120 milyon
250 bin dolarlık teklifle Denizciler Ortak Girişim Grubu aldı.
Grubun ortakları arasında Metin Kalkavan ve kardeşlerinin Turkon
Holding'i, Gündüz-Cengiz-Engin Kaptanoğlu, RecepYazıcı, Fuat Miras,
Şadan Kalkavan, İçtaş Grubu, Deval Grubu, Necdet Aksoy, Eşref
Cerahoğlu, Yardımcı Grubu, Halim Mete, Faruk Ürkmez, 300 ortaklı
Armatörler Kooperatifi ve 'denizcilerin dışında' Mehmet Nazif
Günal, Yalçın Sabancı bulunuyor.
12 grup arasından ihaleyi alan Denizciler Ortak Girişim Grubu 300
dönümlük alanın işletme hakkını 33 yıllığına aldı. Denizciler
ihaleyi aldıktan sonra bu alanda yat-kruvaziyer limanları yatırımı,
imar izni olan 108 bin metrekarede otel, rezidans inşaatı yapacak,
mevcut iki oteli renove edecek, Galleria'yı canlandıracaklarını
açıkladılar. Kalkavan yatırımda son durumu şöyle özetliyor:
"Yatırımlar devam ediyor. Hala planlama safhasındayız. Doğru
değerlendirme açısından inceliyoruz. Genel olarak mega yat limanı
yatırımımız var. Mevcut yerlerde ise iyileştirme yapıyoruz. Büyük
bir alışveriş merkezi projemiz var."
Kalkavan, ortak girişim grubunun daha önce aldığı Samsun ve Ankara
feribotuna ise aldıkları bedelin üç misli yatırım yaptıklarını
belirterek, "Ankara-Samsun gemilerimiz günlük seferlere başlayacak.
Sayın bakana iyi haberimiz bu" diyor.
Kalkavan, Deniz Ticaret Odası'na komşu bulunan Salı Pazarı'ında
planlanan Galataport projesinin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini
söylüyor. "Bu proje bizim 20 yıldır beklediğimiz ve istediğimiz bir
proje" diyen Kalkavan, yeni adımın önümüzdeki günlerde atılacağını
belirtiyor.
Kızlarım denizciliği severse yönetime gelirler
Kalkavanlar Karadeniz'in en şöhretli ailelerinden. Denizcilik
sektörüyle özdeşleşmiş bir aile. Metin Kalkavan da Kafkaslar’dan
Rize'ye gelen, kökenleri 1760'lara kadar uzanan bu ailenin yedinci
kuşağının bir üyesi.
Metin Kalkavan 1959 Rize doğumlu. Babası Kaşif Kalkavan, Rize'de
200 tonluk tahta bir motorla başladığı denizciliğe, çocukları
Metin, Nevzat, Mehmet ve Leyla daha iyi eğitim alsın diye
İstanbul'da devam ediyor.
Beş yaşında İstanbul'a gelen Metin Bey, 11 yaşından itibaren
babasının yanında denizcilikle haşır neşir oluyor. Boğaziçi
Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra İngiltere'deki
Plymouth Üniversitesi'nde uluslararası denizcilik eğitimi
alıyor.
Yani o hem alaylı hem okullu bir denizci.
Metin Bey, bugün dört alanda faaliyet gösteren 2003'e kadar adı
Kaşif Kalkavan Şirketler Grubu şimdiki adı ise Turkon Holding olan
şirketler grubunun icra kurulu üyesi. Grup armatörlük,
tersanecilik, konteyner taşımacılığı ve kara nakliyeciliği
yapıyor.
Kalkavan tüm Rizeliler gibi denize tutkun. Diğer tutkusu ise dört
kızı. Ecem, Dilara, İrem, ve Sedef... Kızlarına "prenseslerim"
diyor.
Bir erkek mesleği olarak bilinen denizcilikte kızlarının yeri
olacak mı?
Kalkavan bu soruya "Denizcilikte artık kız erkek yok. Severlerse
yaparlar. Denizcilik hareketli ve zevkli bir meslek" diye yanıt
veriyor.
Eşi Işık Hanım'la 1986'da evlenmiş. Çapa Tıp Fakültesi mezunu Işık
Hanım şimdi çalışmıyor.
Metin Kalkavan'ın fırsat bulduğunda en sevdiği hobisi yemek yapmak.
Zeytinyağlı dolmadan etli yemeklere kadar her türlü yemeği yapıyor.
Yurtdışına gittiğinde yemek tarifleri alıyor.
İyi yemek yapmanın sırrını ise "malzeme ve sabır" olarak sıralıyor.
İşleri biraz daha hafiflediğinde bu konuda kendisini geliştirmeyi
hedefliyor.
Turizmde oldukları için iş sayesinde tatil de yapabildiğini
söylüyor.
Kalkavan, denizcilik sektöründe hakim olan ailelerin büyük
bölümünün neden Rizeli olduğu sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
"Karadeniz'de doğa çetindir. Bu nedenle de denizciler genellikle
Karadeniz'den çıkar. Zor doğu koşullarıyla mücadeleyi bilmeyen
denizcilik yapamaz. Bu yüzden denizciler Karadenizli oluyor..."
Kaynak: www.referansgazetesi.com
Haber: Jale
Özgentürk