Kötü bir rüya değil bu
Abone olKulakları sağır eden bir patlama sesi. Feryatlar karışıyor. Cansız yatan bir çocuk ve ona sarılan gözü yaşlı bir anne.
Bu fotoğraf Bağdat'tan.. Kan kokusunun şehrin havasına karıştığı
yerden. Her gün onlarca, yüzlerce insanın ne uğruna öldürüldüğü
bilinmeyen şehirden... Sadece dün 38 kişi öldü.
Bir cenaze çadırı hedef alındı Bağdat'ın kuzeydoğusunda. Patlayan
bombalar acıya acı katıyor. Duman ve barut kokusu gözleri
yaşartıyor. Çığlıklar, bağıranlar, yardım isteyenler. Sere serpilip
yerde yatan bedenler..
Hiç ber şeyden haberi olmayanlar da nasipleniyor bu anarşiden..
Boylu boyuna uzanıyor yere.. Hayatının daha başında gözlerini
yumuyor. Bağdat'ta hayatlar çok kısa..
Bir annenin en son görmek istediği şeydir evladının ölümünü görmek.
Kabus değil gerçekti gördükleri.. Başını yasladı gözyaşlarını
akıttı oğlunun cansız bedenine..
Binbir gece masallarına konu olan şehir bin yıl öncesine döndü.
Moğol istilasında nehirlerden kırmızı kan akıyordu. Katliamlar yine
tekerrür ediyor. Ama bir farkla. O zaman bir anda ölen Bağdat,
şimdi azar azar ölüyor. Ağır ağır can çekişiyor. Farkında olmadan
viraneye dönüyor ocaklar sönüyor. Halk kafileler halinde başka
ülkelere kaçıyor.
Ölüm timleri kol geziyor. Sünni ve Şiiler futbol takımı kurar gibi
cinayet şebekeleri dehşet saçıyor.
Sokakta evde işyerinde çoluk çocuk farketmiyor, yakaladıklarını
gözü kırpmadan öldürüyorlar. Her gün işkence edilerek öldürülen
onlarca insan bulunuyor. Ölüm burada hayatın normal akışı gibi
kabul ediliyor.