Köşk ve AK Parti neden HSYK'da ısrarlı?
Abone ol"Ekim'deki HSYK seçimlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu neden bu kadar önem veriyor?" sorusunun cevabı bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmut Davutoğlu başta olmak üzere AK
Parti yönetiminin de sürekli gündemde tutmaya çalıştıkları HSYK
seçimleriyle ilgili ilginç bir değerlendirme geldi. Cumhuriyet
Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer olayı şöyle
özetledi:
"HSYK’yi hükümet “alırsa”, Erdoğan’ın istediği cemaate
yönelik paralel operasyonlar katlanarak sürecek. Yok eğer hükümet
kaybedip cemaat seçimlerden zaferle çıkarsa süreç tersine dönecek.
Paralel yapı operasyonlarını yürüten savcılar ile sulh ceza
hâkimleri görevden alınacak...Buna karşılık da yeni 17 Aralık, TIR
operasyonlarının önü açılacak."
VARSA YOKSA HSYK
SEÇİMLERİ
"Ne IŞİD terörü ve elindeki rehine yurttaşlarımız... Ne Almanya’nın
tüm sırlarımızı dinlemesi... Ne ekonomideki
kırılganlık...Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan
ve Başbakan Ahmet Davutoğlu günlerdir aynı konu üzerinde dönüp
duruyor: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri. Peki,
ama neden?" diye soran Çakırözer'in yazısı şöyle:
KİM KAZANIRSA NE
OLACAK?
"Oldukça teknik olan bu konuyu
basitleştirerek anlatmaya çalışalım. HSYK tüm yargıdaki hâkim ve savcı atamalarını ve yüksek
yargıya üye seçimini gerçekleştiriyor. Hâkim ve savcı adaylarının
mesleğe kabul işlemlerini yapıyor. Hâkim ve savcılarla ilgili
disiplin soruşturmalarını da yürütüyor. Yani yargıya hâkim olmak
isteyenin yolu HSYK’den geçiyor. Örnek vermek gerekirse,
HSYK’yi hükümet “alırsa”, Erdoğan’ın istediği cemaate
yönelik paralel operasyonlar katlanarak sürecek. Yok eğer hükümet kaybedip cemaat seçimlerden zaferle çıkarsa
süreç tersine dönecek. Paralel yapı operasyonlarını yürüten
savcılar ile sulh ceza hâkimleri görevden alınacak...Buna karşılık
da yeni 17 Aralık, TIR operasyonlarının önü
açılacak."
ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU HERŞEYDEN DAHA FAZLA
ÖNEM VERİYOR
HSYK’nin 22 üyesi var. Yarıdan bir
fazlayı (salt çoğunluk), yani 12 üyeyi bulan bu sistem içinde
yargıda istediğini yaptırabilecek güce sahip oluyor. Nitekim 12
Eylül 2010 referandumu sonrasında HSYK’de çoğunluğu elde eden
hükümet ve Gülen cemaati birlikte hareket ederek başta Ergenekon ve
Balyoz olmak üzere birçok davanın seyrini etkilemişti. Bu
birliktelik 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla bozuldu. Hükümet ve
cemaat birbirine düşman.
Ve
HSYK’de 12 Ekim’de seçim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve
Davutoğlu’nun başbakanlık ettiği AKP hükümeti bu seçimlere her
şeyden daha fazla önem ve öncelik veriyor.
YARGITAY YARIŞINDA AK PARTİ 'SIFIR'
ÇEKTİ!
HSYK seçiminin provası kısa süre önce
Yargıtay’da yapıldı. Ve hükümet (başbakan o sırada Erdoğan’dı)
kendi lehinde kanun değişiklikleri yapmasına karşın, cemaat
karşısında sürpriz bir yenilgi aldı. Yargıtay Başkanlık
Kurulu seçiminde hükümetin desteklediği listenin, sosyal demokrat
ve ülkücü bazı isimlerle yaptığı ittifak “sıfır çekti”.
387 üyenin oy verdiği seçimi, adli yıl
açılışında “Yargıya baskı yapmayın” açıklaması yapmak zorunda kalan
Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın kontrolünde hazırlanan ve cemaatin de
destek verdiği liste kazandı. İşte bu yüzden,
Erdoğan ve hükümet yaklaşan HSYK seçimlerinde de benzer bir “sıfır
çekme” endişesi yaşıyor.
KİMİN NE KADAR ÜYE KAZANMASI
GEREKİYOR?
HSYK’nin 22 üyesinden 7 tanesinin
hükümet kontrolünde olacağı kesin. Adalet Bakanı ile müsteşarı 2
doğal üye. 4 üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Bir üye de
hükümetin denetimindeki Adalet Akademisi’nden gelecek. Şu andaki
savaş, kalan 15 üyeden 5’ini kazanma mücadelesi. Yargıtay’dan 3,
Danıştay’dan 2 ve adli-idari yargıdan 10 üye gelecek. Hükümet
kanadı Yargıtay ve Danıştay’daki seçimlerden en az birer üye
kazanacağı inancındaydı. Ancak Yargıtay seçiminde yaşanan fiyasko
sonrasında umudu zayıfladı.
Bu yüzden iş
adli ve idari yargıdan seçilecek 10 üyeye kaldı. Hükümet, buradan
en az 5 üye kazanıp kurulda 12 olan salt çoğunluğa ulaşmak istiyor.
Bu 10 üyenin belirlenmesi için üç grup kıyasıya bir yarış
halinde.
İLK KEZ ÜLKÜCÜLERİ VE SOLCULARI
HATIRLADILAR!
Birinci grup hükümetin kurdurduğu
“Yargıda Birlik Platformu (YBP)”. 2010’da cemaat ile işbirliği
yapan Adalet Bakanlığı güdümündeki bu grupta hükümetle yakın
çalışan 6 bürokrat var. Cemaatçilerden boşalan desteği bu kez
sosyal demokrat, Alevi, ülkücü ve Hakyolcularla doldurmak için o
kesimlerden de adaylara listelerinde yer verdiler. Pazar günü
Ankara’da 2 bin kişinin katıldığı bir törenle listelerini
açıkladılar.
Üçüncü grup ise
cemaat. Resmi olarak ayrı bir listeleri yok. Ama gerçekte, onların
listesindeki isimlerin her biri bağımsız aday olarak yarışa
girecek. Mevcut HSYK üyelerinin bir bölümü bu tür “bağımsız”
adaylar olarak seçime girecek.
NE CEMAAT, NE
DE HÜKÜMET DİYENLER!
Karşılarında YARSAV ve Yargıçlar
Sendikası’nın oluşturduğu liste var. Onların listesi de açıklandı.
Hükümet, cemaat gibi güç odaklarını reddeden ve yargı
bağımsızlığını savunan adaylardan oluşan bir
liste.
Dördüncü ve son bir grup ise
gerçekten “bağımsız” olduklarını savunan isimler. İbrahim Okur,
Hayrettin Türe, Celal Avar gibi isimler de bu grupta. Bu isimler de
“Ne cemaat, ne hükümet” diyor ancak kendilerini üçüncü cephe içinde
de konumlandırmıyorlar.
DEVLET VE HÜKÜMET SEFERBER OLMUŞ
Cumhurbaşkanı, hükümet
ve Adalet Bakanlığı YBP listesi için seferber durumda. “Arkasında
biz varız” diyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çok daha
adaletsiz bir yarış var ortada. Hükümet ve devlet olanakları
YBP’nin arkasına yığılmış durumda. Neler yapmıyorlar
ki...
Pazar günü Ankara’da
yapılan YBP listesinin tanıtım toplantısına, başsavcılıklardan
otobüsler kaldırıldı. Bu otobüslere devletin resmi polis eskortları
verildi. Bakanlığın üst bürokratları ile İstanbul ve Ankara
başsavcıları YBP’nin arkasında olduklarını göstermek için
toplantıda hazır bulundu.
YPB TOPLANTILARINA KATILIM 'MECBUR'
KILINIYOR
YBP’nin bölge tanıtım toplantılarına
katılım “mecbur” kılınıyor. YBP listesindeki adayların her türlü
ihtiyaçları karşılanıyor. Yemekleri valiliklerce karşılanıyor.
Adalet Bakanlığı’ndan ekipler “seminer” adı altında illere gidip
YBP için seçim çalışması örgütlüyor. Yeni atanan
başsavcılara bakanlıktan “Seçimi kazanamazsak kendinize yer
beğenin” diye tehdit telefonları gidiyor. YARSAV-Yargıçlar
Sendikası için bazı bölgelerde toplantı salonu verilmiyor.
BAĞIMSIZ
ADAYLARA CAZİP KARİYER İMKANI SUNULUYOR
Bağımsız adaylara seçimden çekilmeleri için birbirinden cazip
kariyer imkânları sunuluyor.
Ve tabii
bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve Adalet Bakanı
Bekir Bozdağ’ın günlerdir birbiri ardına yaptıkları “tehdit” kokan
açıklamalar var.
KENDİ
DEĞİŞTİRDİKLERİ YENİ OYLAMA SİSTEMİNDEN ENDİŞE
EDİYORLAR!
Tüm bu müdahalelere karşın, yargı
koridorlarında bir söylenti hâkim. Hükümetin baskı ve
zorlamalarının ters tepeceği ve istedikleri rakama ulaşamayacakları
konuşuluyor. Erdoğan’ın en büyük kaygısı da bu. Yani HSYK’nin kendi
tam denetiminde olmayan bir yapı altına girmesi. Bu aynı zamanda
Bozdağ’ın da kâbusu!.. Çünkü hem yeni oylama yönteminin (Seçimleri
kazanabilmek için kanunla değiştirdiler) hem de YBP’nin listesinin
tüm sorumlusunun bakan ve müsteşarı Kenan İpek olduğu
söyleniyor.
Bu kaygı ve korkular
nedeniyle Köşk ve hükümet HSYK seçimleri öncesinde son bir adıma
hazırlanıyor: Seçim rüşvetlerine!
SİCİL AFFI VE MAAŞ ZAMMI VAADİ
YAPILIYOR
Hükümetin, hâkim ve savcılara “sicil
affı” ve “maaş zammı” tekliflerini Meclis gündemine indirmesi
bekleniyor. Tabii ki seçimlerden hemen önce. İstedikleri sonucu
elde ederlerse zam da var af da...
Devletin ve hükümetin baskı, korkutma, tehdit ve rüşvet
politikaları oy kullanacak yaklaşık 15 bin hâkim ve savcıyı nasıl
etkileyecek hep birlikte göreceğiz.