Köşenin yolu yataktan mı geçiyor?

"Köşe yazarı nasıl olunur?" diye başlıyor Hasan Pulur Milliyet'teki yazısına. Keskin kalemine mizahı da ekleyerek, Ayşe Özyılmazel'in kısa yoldan "köşe" oluşunu anlatıyor.

Ayşe Özyılmazel'i medya dünyasına kazandıran(!) Sabah yazarı Hıncal Uluç... Önce köşesinde yer açıyor "Sevginin Günlüğü" adı altında yazsın diye...

Hasan Pulur, bu durumu şöyle yazıyor; "O gün bugün talihi açılmış, herhalde başta Hıncal Uluç, elini tutan "Yürü ya kızım!" demiş ki, çok yol almış çokkk! "Küçük Hanım" eskilerin deyimiyle, Hıncal Uluç'a medyunu şükran, "Onu sırtımda Kâbe'ye götürsem hakkını ödeyemem!" diyor.

Peki Ayşe Özyılmazel büyük zıplamayı nasıl yaptı? Nasıl bir anda köşe yazarlığına terfi etti? Köşeye giden yol Vatan'dan gelen teklif ile açılıyor. Oraya gittiğinde neler olduğunu Hasan Pulur yazıyor;
"İş görüşmesini Haşmet Babaoğlu yapmış. İş miş derlerken mercimeği fırına vermişler. Ama günahına girmeyelim, Haşmet Babaoğlu, alışılanın dışında, kızımıza asılmamış...
Tam tersi olmuş, kızımız Haşmet Babaoğlu'na asılmış. Haşmet Babaoğlu dört ay kaçmış, hanım kızımız da dört ay asılmış, kovalamış, sonunda teslim olmuş...
"Hiç de pişman değilmiş!.."

Hasan Pulur, "köşe yazarı nasıl olunur?" yazısının sonunu ise şöyle bağlıyor; "Sinemanın kadın, kız oyuncularına yakıştırılan hoş olmayan bir deyim vardır:
"Onların yolu, yönetmenin yatak odasından geçer!" diye...
Artık bu iftiradan vazgeçsek iyi olacak..."