Ahmet Hakan, dün yayınlanan ‘’Tek adam içkiyi
belirliyor’’ (aslında birinci adam derler ona)
başlıklı köşe yazısının son bölümünde okuyucusuna sesleniyor; eğer
bizler bu suni gündemlerin dalgasına kapılıp asıl gündemi
kaçırmazsak, ‘’İşte biz ogün uyanmış oluruz’’
diyor.(uyanışa çağırıyor ahaliyi)
Öncesinde söylenmemişi söylediğin, birçok kişiyi uyandırdığın
(!) için merci ama bu suni gündemler olmasa,
elinizin altında Azizzzz twitter olmasa, bu kadar yazı konusu nasıl
çıkacak, pastanın kreması veya içindekine rağmen muazzam hediye
paketleri misali, okuyucunuzu tam hedeften vuran süslü
ironilerinizi nasıl okuyacağız, Azizim. Ahmet Hakanım?
Hakikaten bunu göze alıyor musunuz?
Bu suni gündemleri yazmayarak siz de bu aldanmama sürecine dahil
olacak mısınız?
Ben kendi adıma sözver(e)miyorum…(!)
Hafta sonu; içinde ‘’ayran’’ geçen hiçbir
cümleyi okumamaya karar vermeme rağmen, bakın
‘ayran’ odaklı bir yazı yazmaya mecbur
hissediyorum kendimi, böyle oluyor işte istemeden, görev
bilinciyle… (!)
Mesela, Sayın başbakanımız, yine suni gündem yaratmak sevdasıyla
karşımıza çıksa; atıyorum, fantezi bu ya; ‘’ hiçbir köşe
yazarımız başka bir dine mensupolmayacak, müslüman olacak, zinhar
sünnetli olacak’’ dese, siz de, köşenizden, o kıvrak ve
çapraz zekanızı devreye sokup bize madde madde, (stil bu
ya) başbakanın bu söylemlerini hedef alan ama son derece
dengeli, son derece dikkatli teşbihlerinizle bize seslenmeyecek
misiniz?
Ben cevap vereyim; zinhar!
Türk basınında gördüğüm en çarpıcı nokta, tüm şöhretli yazarlar
(istisnalar var tabii) (büyük demiyorum şöhretli) dahil,
suni gündeme ait ironik cümleler kurmak, okuyucunun kafasını
karıştırmak…
Lafım Ahmet Hakan’a değil aslında, (konu mankeni
diyelim) en son kendisinin yazısını okumamdan yola çıkarak bu
düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Lafım suni gündem topunu havada yakalayan tüm yazarlarımıza…
Halk, içinde köşe yazarlarıyla birlikte belki bu yapay
gündemlerin rüzgarına kapılabilir ama önemli olan devletin suni
bazı şeylerin oyununa gelmemesi ve yapaylıkları kavrayabilmesidir.
Bunu becerebiliyor mu? Emin değiliz…
Diğer taraftan;
Baharı kutladığımız şu günlerde, hazır bu haleti_ruhiye ile
Yozdil’in rakıyı baz alıp,’’rakı/balık/ayvalık’’
tarzında bir yazı yazacağını her şeyin üstüne yemin ederim
biliyordum. Tarz bu ya!
Rakı; Nezakettir/zerafettir/adabımuaşerettir diyor yozdil ama
fazla kaçırırsan özüne dönersin diyor… Okuyun okuyun Pazar yazısını
okuyun yozdilin,…
Bakınız; İnternerhaber düğer ülkelerde ki milli içecekleri
açıklamış.
Size birkaç örnek vermek istiyorum; İngiltere; sütlü çay/İspanya
chufa denilen yer bademinden üretilen bir içecek/İrlanda’nın
kahvaltı çayı, diğer ismiyle; breakfest the/ Kenya; chai(tarçınlı
sütlü çay)/Hırvatistan; meyveli şerbet ve mineralli su/
Bulgaristan; boza/ İtalya espresso/Fas; nane çayı.
Gördüğünüz gibi, bir çok ülkenin milli içeceği var ve hepsi
alkolsüz.,
Eeeee bizim neden olmasın?
Başbakanımız bu boşluğu görmüş olacak ki; bu kadar kaotik bir
ortam içinde dahi , parantez içinde milli içeceğimizi açıklayarak,
bu sorunu da gidermiş oldu.
Darısı yeni çılgın gündemlere…bakalım şöhretli yazarlarımız,suni
gündemlerin dalgasına kapılacaklar mı? Sizin için takipteyim…
Şarkı söylediyse münafık mı?
Hollanda’da türbanlı kızımız, katıldığı yarışmada, buraya neden
katıldın sorusuna;
“Ön yargıları yıkmak için katıldım, ben özgür biriyim ve
istediğimi yapabiliyorum bunu kanıtlamak için katıldım”
diye cevap vermiş.
Bu haberin altına gelen yorumları korku filmi izler gibi
ellerimi yüzüme kapayıp, parmak aralarımdan okumaya çalıştım. Bir
Müslüman kadının şarkı söylemesi caiz değildirden, taaaa münafık
noktasına gelen acımasız yorumlar…
Bu yorumları Hollanda’da ki, yarışma da jüride bulunanlar okusa
acaba nasıl bir tablo çıkar ortaya? Ya da Hollanda basınında çıksa
bu yorumlar…?
Bu türbanlı kızımızın; "ben özgür biriyim, istediğimi
yapabiliyorum’’ mesajında kendi kafasında ki özgürlük
anlayışı nedir bilemiyorum ama, merak etmeyin Avrupa’dakiler,
Müslüman kızlarında ne kadar özgür olabildiklerini çok iyi
biliyorlar.
Hollanda’da yarışmacı türbanlı kızımıza sesleniyorum; İş sadece
başı örtmek değil. Ve, önyargılar bu şekilde kırılacak olsaydı,
inan şu an da İslamofobi diye bir şey kalmazdı, dimi?