Koruma tartışmaları canlandı
Abone olİsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh'in öldürülmesinden sonra, Belçika'da koruma tartışmaları hız kazandı.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Louis Michel, basına yaptığı bir değerlendirmede, ''Belçika'da bakanların korunması bir gelenek değil, ama tehlikeli bir yaşamımız olduğunu biliyoruz. Bu tartışmaya değer bir konu'' dedi. Belçika'da başbakanlar ve bakanlar ile evleri, aileleri özel bir korumaya alınmıyor. Hükümet üyelerinin sokakta bisikletle gezdikleri, tek başlarına alışveriş yaptıkları, yaya geçitlerinden karşıdan karşıya geçmek için kırmızı ışıkta bekledikleri veya büyük konserlerde halka karıştıkları sık sık görülüyor. Belçika İçişleri Bakanlığı, bu ülkede bir başbakanın veya bakanın koruma altına alınması, yanına polis veya sivil güvenlik görevlisi verilmesi için kendisinin özel başvuru yapması gerektiğini bildirdi. Bu başvuru, polis birimleri ve istihbarat servisi tarafından incelendikten sonra ''makul'' bulunursa talebe ''bir süre için'' olumlu cevap veriliyor. ''Belçika'nın siyasi kültüründe başbakan veya bakan korunması yok'' diyen yetkililer, son 30 yılda 4 veya 5 bakana, geçici süreler için koruma görevlileri verildiğini, bu kararların terör örgütlerinden, mahkumlardan veya mafyalardan gelen tehditlerden kaynaklandığını bildirdiler. Başbakan ve bakanların evlerini de korumayan polis, bu evlerin önünden, belirli aralıklarla arabalı devriye ekipleri geçirmekle yetiniyor. Belçikalı bazı bakanlar, Anna Lindh olayından sonra yaptıkları değerlendirmelerde, ''Televizyon starları bile koruma gorilleri olmadan sokağa çıkmıyor'' diyerek, ''tavır değiştirme ihtiyacından'' söz ettiler. Belçika tarihinde iki siyasetçi cinayete kurban gitti. Komünist Parti Başkanı Julien Lahaut, 1950'de, evinde, aşırı sağcılar tarafından öldürüldü. Sosyalist milletvekili Andre Cools ise 1991'de, Liege kentinin bir sokağında, mafya üyeleri tarafından işlendiği öne sürülen bir cinayetin kurbanı oldu.