Koru'dan Hürriyet gazetesine övgü
Abone olKültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un Ruslarla ilgili tartışmalı sözlerini, Hürriyet'in haberleştirerek aniden baskıya vermesi, Fehmi Koru tarafından övgüyle karşılandı...
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, "Neden?" diye
sormadan..." adlı yazısında, Hürriyet Gazetesi'nin Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç'un Ruslarla ilgili söylediklerini dikkate alarak
bunu hemen haberleştirmesini şöyle takdir etti:
Bir bakanın gözden ırak bir köy kahvesinde yaptığı konuşmayı,
sabaha karşı birinci sayfayı değiştirerek sürmanşetten
değerlendirmek takdir edilecek bir gazetecilik olayı...
"Gazetecilik öldü" görüşünün yaygınlaştığı ve medya-iktidar
ilişkileri üzerindeki örtü çekilince çirkinliğin sırıtıverdiği bir
ortamda, bir meslektaşları olarak, bu olayı gerçekleştirenlere
takdir hislerimi sunuyorum. Yalnız bir soruyla birlikte:
"Neden?"
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Milas'ın bir köyünde,
köylülerle söyleşirken, "Ruslar sonradan olma görgüsüzler gibi para
harcıyorlar; Almanlar iyi, ama para harcamada hasisler" diye bir
cümle kullanmış... Hoş olmayan ifadeler bunlar ve bu yüzden bakan
da ağzından kaçtığı anlaşılan bu cümle için özür dileme ihtiyacı
hissetti. Ancak, Hürriyet, gecenin bir vaktinde kalıp değiştirerek
alelacele kullanmasaydı, işiten köylüler bile bugün o cümleyi
hatırlamayacak, ağzından çıktığında kulağına gelenden hoşlanmayan
bakan da bir daha tekrarlamayacaktı. Hangimizin ağzından talihsiz
cümleler çıkmıyor ki?
Hürriyet bu atak haberciliği 'neden' yaptı acaba?
Haberin başka gazetelerde de olması, bazı kanallarda görüntülü yer
alması temel gerçeği değiştirmiyor: Bakan Koç'un sözleri tartışma
gündemine girmişse, bunun sebebi, o bir tek cümleyi Hürriyet'in
önemsemesi yüzündendir. Gelebilecek tepkileri yaygınlaştırmak için,
aynı olayı grubun haber ajansı aracılığıyla servise koymak, kardeş
gazetelerin iç sayfalarında çıkmasını sağlamak, ekrana yansıtmak
eski bir yöntem. Hürriyet'in yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün
yazısına koyduğu not habere hangi düzeyde sahip çıkıldığını
yeterince açıklıyor...
Bu durumda "Hürriyet bu atak haberciliği neden yaptı?" sorusu
geçerliliğini koruyor...
Hiçbir gazete ve televizyonu dışta bırakmadan verilebilecek genel
bir hüküm var: Türkiye'de insanlar, gazete okuru veya televizyon
izleyicisi olmasalar da, medyanın 'çıkar' eksenli yayın yaptığına
inanıyor. Bugünün Türkiyesi'nde en yaygın sporlardan biri, "Bu
manşet neden atıldı?" ve "Bu haber neden yapıldı?" sorularına cevap
aramak... Medyanın olayları yalnızca haber değerini ön planda
tutarak değerlendirdiğine inanan pek yok.
Bazı patronların, "İleride lâzım olur" diye gazete sahibi olmaya
soyunduklarını kendi itiraflarından biliyoruz. Bazıları medya
patronluğunu ciddiye alsalar da, dara düşünce, ellerindeki gazete
ve televizyonları silâh gibi kullanmaktan çekinmiyor. Siyasîleri,
bürokratları, rakipleri, hatta kendilerini eleştiren gazeteler ve
yazarları karalayan yayınları hedef yaptıkları kişilerin unutması
mümkün değil. 'Şantaj kasetleri' veya 'sindirme haberleri' başlıklı
kategorileri bizimkiler icat etmeseler de, bu janrın Türkiye'de
'sanat' haline getirildiğini söyleyebiliriz.
İnsanlar "Neden?" diye bu yüzden soruyorlar...
Hükümetin 'Mülkiye' kökenli, valilikten gelme iki üyesi 'Avrupa'
eksenli bir tartışmaya taraf oldular bu hafta. AB'nin gözünün
Türkiye üzerinde olduğu bir sırada, Avrupa'da 100 milyon insanın
evlilik dışı ilişki sonucu doğduğunu söyleyen bir Ak Partili bakan
ilginç bir malzemeydi; Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün "Ben onu
öyle söylemedim" demesi fazla önemsenmedi. Şimdi de, Ruslar ve
Almanlar ile ilgili kastını aştığı hemen belli olan 'o
cümle'...
Baştan beri "Neden?" diye sorduğum halde burada o sorunun cevabını
arayacak değilim. Hürriyet'in bu tür haberleri gazetecilik-dışı
mülâhazalarla yapmadığını kabule de hazırım. İşi tadında
bırakmaları ve böyle savaşlarda âdet olduğu üzere, bir sonraki
aşamaya geçip 'en ciddi' bilinenlerden başlayarak hükümet üyeleri
ve parti yöneticilerini makaraya sarma çabasına girmemeleri
şartıyla...
Aksi halde "Neden?" sorusu daha yüksek sesle sorulur...
Yazı:Fehmi KORU
YENİ ŞAFAK