Gazeteci ve program yapımcısı Burak Akkul ile eşi Seda Akkul, corona virüse yakalanmıştı. Tedavisi, 21 gün entübe edilerek yapılan Burak Akkul ile eşi Seda Akkul hayatlarını alt üst eden o süreci tüm detaylarıyla HABERTÜRK'e anlattı. İşte Akkul Ailesi'nin pozitiften negatife dönüş sürecinde bir ay boyunca yaşadıkları; anlattıkları..."ŞİKAYETLER İNGİLTERE'DE ORTAYA ÇIKTI": (Burak Akkul) "Ben Kovid-19 olduğumu, Kartal'daki Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde test sonucuyla öğrendim. Daha önce bir bademcik iltihabı sorunum vardı ve yılda bir iki kez oluyordum. Ben 4-5-6 Mart tarihlerinde İngiltere'deydim. Bu dönemde ateş ve öksürük şikayetlerim vardı. Muhtemelen o belirtiler, Kovid-19'muş."BEN VİRÜSÜ BURAK'TAN ALDIM": (Seda Akkul) Ben virüsü Burak'tan aldım. Türkiye'ye geldiğimde herhangi bir şikayetim yoktu. Hafif semptomlar vardı. Ancak Burak yoğun bakım sürecine alındığında ve uyutulduğunda, bendeki belirtiler daha da ağırlaştı ve pozitif olduğumu öğrendim. Bunun ardından da 7 gün süren bir tedavi gördüm."O 21 GÜNÜ HATIRLAMIYORUM": (Burak Akkul) 12 Martı'ı 13 Mart'a bağlayan geceydi... Belirtilerin ardından Ulus'taki özel bir hastaneden Kartal'daki Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gönderildik. Tedavi sürecini daha detaylı anlatmak gerekirse. Bu dönemde 4-5 gün kadar test sonucunu bekledim. Test sonucunun ardından beni entübe ederek (Uyutarak, dışarıdan akciğere oksijen vererek) tedavi edeceklerini söylediler ve ben 21 gün uyutuldum. O 21 günü tabii ki hatırlamıyorum. 22'nci gün uyandırıldım. Sonra normal odaya çıktım. Bir iki gün ilaç ve serum takviyesinden sonra taburcu edildim ve evde istirahat dönemi başladı."BURAK'IN ÖLDÜĞÜNÜ YAZDILAR": (Seda Akkul) 18 Mart'ta Burak uyutulduktan sonra Twitter'da bir paylaşımda bulunuldu. Çok kesin bir dille Burak'ın öldüğünü dair yazılmış bir mesajdı. O gün çok kötü bir gece geçirdim. Bunun bir kısmı psikosomatikti ve hastalığın bağışıklık sistemini çökertmesi sonucu ishal, kusma gibi şikayetlerle hastaneye gittim. 19 Mart sabahı Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi'nde tedaviye alındım ve 7 gün süren bir tedavi süreci geçirdim. Bilim Kurulu'nun belirlediği ve yatarak tedavi gören hastalar için uygulanan protokolle ilaç tedavisi uygulandı. Semptomlar bittikten sonra eve taburcu oldum. Pozitif olsanız da evde karantinada kalıyorsunuz. Ben de evde sağlıklı beslenmeye çalışarak ve Burak'ı bekleyerek süreci geçirdim."ÇİN'DEN GELEN İLACI BENDE DENEDİLER": (Burak Akkul) Bu arada bir parantez açmak isterim; Bilim Kurulu, Çin'den getirilen tedavi ilacını ilk benim üzerimde denemiş. O dönemde teşhis ve tedavinin gecikmesiyle ilgili bir paylaşımda bulunmuştum. O biraz gündem oldu. Test sonucum 4-5 gün olmasına rağmen çıkmamıştı. 12 Mart'ta Korona'nın dünyada bu kadar testi ve teşhisi bilinen bir durumda da değildi. O paylaşımın ardından benim test sonucum çıktı. Tabii ben paylaşım yaptığım için çıktı demiyorum. O dönem test sonucu belki de o kadar sürüyordu."41 DERECE ATEŞ VE KESİLMEYEN ÖKSÜRÜK": (Burak Akkul) Benim hastalık semptomlarım çok netti. 40-41 derece ateşim vardı ve kesilmeyen bir öksürük söz konusuydu. Bende mide bulantısı ya da eklem ağrısı hiç yoktu. Ama öksürüğüm kesilmiyordu."MÜTHİŞ BİR TİTREME VARDI": (Seda Akkul) Bende ayakta olduğum dönemde semptomlar ateş olmaksızın müthiş bir titreme vardı. Yine ateş yoktu ama inanılmaz bir halsizlik vardı. Hastaneye yattığım dönemde kusma ve ishal buna eklendi. Yine hastanede olduğum tedaviye başladığım dönemde neredeyse yüzde 90 oranında tad ve koku alma duyusu bende kayboldu."CANIM MEYVE YEMEK İSTİYORDU": (Burak Akkul) Endişelerimi o döneme ilişkin sıralamam gerekirse; küçük endişeler ve büyük endişeler olarak ikiye ayırayım. Hiç tad almamaya başlamıştım. Yemeği de seven biriyim. O günlerde kana kana soda içmek, gazoz içmek gibi şeyleri düşündüm. Portakalı kesip tadını ala ala yemeği de düşündüm. Canım nedense meyve istedi o süreçte."KENDİMLE İLGİLİ BİR KORKUM OLMADI": (Seda Akkul) Kendimle ilgili herhangi bir korku yaşamadım. Ben açıkçası gördüğüm tedaviyle de ilgilenmedim. Ben eşimin kaygısını taşıdım. Aynı hastanede olsanız da yaklaşamıyorsunuz. Yanına gidemiyorsunuz. Doktorların büyük çabasını görüyorsunuz ve onları da meşgul etmemeye çalışıyorsunuz. Benim tek korkum Burak'a ne olacak sorusuydu. Burak'ın orada yatması Kovid'den büyük bir şeydi benim için. Benim gibi birçok insanın sevenlerinin de benle aynı durumda olduğunu düşündüm. Hastanede 7 gün yattım ve hasta yakını süreci yaşadım. Dolayısıyla 13 Mart ile 13 Nisan arasında Burak ile ilgili kaygılar taşıdım."NEGATİF SEVİNCİM OLMADI": (Burak Akkul) Hastane sürecim tam 30 gün sürdüm. Bunun 21 günü uyutuldum. O dönemi hiç hatlamadığım için pozitiften negatife geçtiğim süreçte bir sevinç de yaşayamadım. Beni uyandırıp negatif olduğumu söylediklerinde bir sevincim olmadı. Ben bu süreçlerin hepsini yavaş yavaş yaşadım. Şunu söylemek gerekir; toplum olarak maalesef Kovid-19 bilincini gerektiği kadar taşımıyoruz. Şu kadar söyleyim, o yoğun bakımda bir gün geçirseler insanlar değil dışarı çıkmak burunlarını bile dışarı çıkarmazlar. Çok ciddi bir sorun bu. Toplumumuz maalesef çok bilinçli değil. Sağlık Bakanlığı süreci gerçekten çok iyi kontrol etmeye çalışıyor. Kademeli biçimde sokağa çıkma kısıtlaması yapılıyor."MECBUR OLANLARA LAFIMIZ YOK": (Seda Akkul) Burak'ın da benim de sözlerimiz keyfi biçimde dışarı çıkanlar için. Kısıtlama olana kadar parkta, bahçede mangal yapan insanlar vardı. Ekmeğini kazanmak için dışarı çıkanlara bunu söylemek haksızlık olur. Biz de işimizin, ekmek paramızın peşindeyken bu virüsü kapmak durumunda kaldık. Yani tabii ki işinin, ekmeğinin peşinde olanlara lafımız yok. Burak'ın hastanede yaptığı paylaşımla ilgili bir şeyi özellikle belirtmek isterim... Ben ve Burak, bize ne olduğunu anlayamamıştık. Bir karantina odasında panikle, 4-5 gün bir odada, ateş ile öksürük ile bekledikten sonra o paylaşım yapıldı. İnanın o ruh haliyle o paylaşımı herkes yapabilirdi. Ancak sonrasında muhteşem bir bakım sağlandı. Ama bu sadece Burak ve bana yapılmadı. Bire bir herkesle çok iyi ilgilenildi. Sağlık Bakanlığı da hekimlerimiz de herkes için ellerinden gelen her şeyi en iyi biçimde yapmaya çalıştılar. Bunu bire bir gözlemledim. İlaçlara ulaşım ve hastalara müdahale konusunda bunları biz yaşadık."FİZİKSEL DURUMUMU DÜZELTMEYE ÇALIŞIYORUM": (Burak Akkul) Durumum her gün çok daha iyiye gidiyor. Özellikle entübe olarak tedavi edildiğim için bir hafta boğazımda, genzimde, midemde yanma ve her şeyi yiyememe, tad alamama vardı. Fiziksel olarak uzuvlarda da bir denge kaybı var. Elimi kullanabiliyorum ama kullanamadığını sanıyorum meselâ... Maç seyrederken 2-3 saat ayağınızı altınıza alıp oturduğunuzu ve ayağa kalktığınızda her yerinizin nasıl tutulduğunu düşünün... İşte onu 21 ile çarpın. Ben öyle bir vücutla hastaneden çıktım. Şu an evde yürüyüşler yaparak fiziksel durumumu düzeltmeye çalışıyorum. Ruhsal durumum gayet iyi. 21 gün uyutulan bir hasta ve sizin karşınızda konuşan bir kişi olarak şunu da belirtmek isterim ki ben bu virüsü yendiysem şu an tedavi gören binlerce pozitif vaka da bu virüsü yenebilir; yenecektir. Ben bu süreçte bana destek olan ve tedavi eden tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum."GEREKEN TÜM ÖNLEMLERİ ALMIŞTIK": (Seda Akkul) Biz Londra'da da oradan döndükten sonra da çok güzel önlemler aldık ama bu süreç yaşandı. Elimizden gelen tüm önlemleri alarak hareket ettik. Bu konuda vicdanen rahatız. Bizim insanlarımız ve ülkemiz de, dünyanın da bu sıkıntıdan en kısa zamanda kurtulmasını diliyorum. Umarım bu süreçten doğaya ve bizden başka yaşayan canlılara, hayvanlara karşı yaptığımız haksızlıkları anlayarak çıkarız. Çünkü ben bu başımıza gelenleri doğanın bize tepkisi olarak da düşünüyorum."BEN YENDİYSEM SİZ DE YENEBİLİRSİNİZ": (Burak Akkul) 21 gün uyutulan bir hasta ve sizin karşınızda konuşan bir kişi olarak şunu da belirtmek isterim ki ben bu virüsü yendiysem şu an tedavi gören binlerce pozitif vaka da bu virüsü yenebilir; yenecektir. Ben bu süreçte bana destek olan ve tedavi eden tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum."ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ": (Seda Akkul) Hekiminden hemşiresine, hasta bakıcısından temizlikçisine kadar büyük bir özveriyle çalışan sağlık ordumuzun tüm neferlerine elbette yürekten teşekkür ediyoruz. Bizim tedavi sürecimizde hep yanımızda olan Dr. Mehmet Altıntaş'a ve Başhekim Dr. Recep Demirhan'a, tıbbi ve teknik bilgisiyle bana moral veren güç veren teyzem Öğretim Üyesi Dr. Hülya Etem ile kanım, canım, abim Hüseyin Arslan'a çok teşekkür ediyorum..."