Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Önce okullar tatil edildi, sonra uzaktan eğitim uzatıldı. Şimdi de 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı...
Çocuklarımız artık koronavirüs salgınından en çok etkilenen gruplar arasında.
Onları belki virüs salgınından korumayı başarıyoruz. Haftalardır evlerimizde izolasyon halindeyiz ancak ruhları bu süreçte yavaş yavaş hastalanıyor olabilir. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için gözü açık anne babalar olmamız şart.
Hepimizin bu günlerde hatırlaması gereken ilk şey 'sakin kalmak.' Zira stres ve kaygı hem bizi hem de çocuklarımızı en çok yıpratan şey. Bu detayı bir kenara not ettikten sonra gelelim çocuklarda virüs salgınının yarattığı olumsuz etkilerin kendini nasıl göstermeye başladığına.
Şunu bilmekte fayda var; Çocuklar kaygı duyduklarını sözlü
olarak dile getirmekte zorlanırlar. Erken yaş grubundaki çocuklar
mesela 6-7 belki de 8 yaşındaki çocuklar 'ben salgından
endişeleniyorum anne' diye size gelmezler. Gelseler bile
endişelerinin detaylarını çoğunlukla anlatamazlar.
Daha büyük yaş grubundaki çocuklarımız mesela ergenlik dönemi ve
hemen öncesinde olanlar 'zaten dertlerini
paylaşmayan' evrede olduklarından kendi içlerinde bu
duyguları yaşama eğilimine girerler.
Her iki durumda da çocuklarımız bu süreçten ruhen yara alabilirler
ve şu belirtileri göstermeye başlayabilirler:
- Agresif ve kavgacı tavırlar,
- İçe kapanma,
- İştahta aşırı artış yada yemeğe karşı aşırı isteksizlik,
- Uyku sorunları, yalnız yatmama, anne ve babayla yatma isteği,
- Odada yalnız kalamama yada yanlarında kimseyi istememe,
- Günlük rutinlerden uzaklaşma ( Okuma, ders çalışma vb.),
- Televizyon ve dijital ortamlara aşırı bağlılık,
- Aşırı temizlik eğilimi yada tamamen kişisel temizliği reddetmesi,
- Salgınla ilgili haberleri 'gereğinden fazla' dikkatle dinleyebilir yada izlenmesine tepki gösterebilir, yayınları duymamak için ortamı terk etmeyi tercih edebilir.
- Tırnak yeme, saç yolma,
- Ölümle ilgili aşırı soru sorma,
Yukarıda saydığımız belirtilerin her biri ille de çocuğunuzun bu süreçten büyük yara aldığını göstermez. Ancak çocukları en iyi anne babaları tanır. Bu nedenle yukarıdaki davranış kalıpları eğer çocuğunuzun normal davranış şekliyle çelişir özellikler gösteriyorsa ve listedekilerden bir kaçı bu süreçte görülmeye başlandıysa kontrolü ele alma vakti gelmiş olabilir.
Peki ne yapabiliriz?
Öncelikle 'sakin kalmalıyız.'
Bu kendimiz için olduğu kadar tüm ailemiz için de hayati önemde. Çünkü yetişkinlerin sakinlikten uzak, stresli tavırları çocuklar aleminde kalıcı korku ve kaygıların ilk ve en yaygın sebebidir. Çocuklarımız dünyayı bizim gözümüzden görürler. O nedenle olaylara sakin ve güzel gözlerle bakalım.
İkincisi çocukların salgınla ilgili enformasyon akışına maruz kalmasını kısıtlamalıyız.
Evet! Olaylardan haberdar olmalılar. Evet! Sağlıklarını korumak için tedbir ve önlemler konusunda bilgilendirilmeliler ancak açık oturum programlarında birbirine bağıran, korkunç tablolar çizen, yurt dışından gelen binlerle ifade edilen ölüm haberinin gösterildiği yayınları izlemek zorunda değiller. Bu nedenle bu tip yayınları 'anne baba' saatlerine saklayalım. Hatta kendi ruh sağlığımız için de yayınları 'kalite süzgecinden' geçirerek izleyelim. Ne yazık ki bugünlerde ağzı olan konuşuyor.
Önce kendi duygularınızdan bahsedin
Çocuklarınıza evde oldukları süreçle ilgili neler hissettiklerini sorun. Hatta önce siz kendi hislerinizden bahsedin. Çocuklar kendi hislerini nasıl anlatacaklarına dair örnekler gördüklerinde daha kolay iletişim kurabilirler. Bu nedenle onlarla konuşun. Konuşmak istemezlerse zorlamayın.
Önlemlerin tehlikeyi ortadan kaldırdığı bilin ve çocuklarınıza bu pencereden yaklaşın.
Aşırı temizlik kaygıyı arttırır
Temizlik ve hijyen sağlama konusunda tutarlı olun. Aşırı tepkiler vermeyin. Bu çocukların evlerinde de tehlike olduğu, evlerinde de güvende olmadıkları fikrine kapılmalarına neden olur.
Öfkeli tavırlar sergilediğinde normalde olduğundan daha sakin tepkiler verin. Ona neden öfkeli olduğunu anladığınızı gösterin ve duygularına saygı gösterin. Çocukların vaaz veren değil, onların duygularını anlayan ebeveynlere ihtiyaçları var.
Oyun oynayın!
Oyun oynamak çocuklar için terapinin, kendilerini iyileştirmenin en harika yoludur. Çocuklarınızla bu süreçte mutlaka oyunlar oynayın. Yaş grubuna uygun aile aktivitesine dönüşen oyunlar çocukların kaygıdan uzaklaşmasını ve evde olmaktan mutluluk duyacakları bir ortam yaratır. Oyunların seçimi çocuklara bırakmak da faydalı olacaktır. Bazen çocukların kurguladıkları oyunlar onların iç dünyalarını sizlere aktarmasını da kolaylaştırır. Örneğin, bu süreçte doktorculuk oynamak isteyen bir çocuk diyaloglar ve rollerde iç dünyasında yaşadıklarını aktarabilir. Bu da sizin için yol gösterici olabilir.
Okul kaygısından kurtulun
'Uzaktan eğitim' virüs salgını sürecinin ayrı bir parçası. Örgün eğitimin sekteye uğraması evdeki anne babaları bir anda öğretmen rolüne bürüdü. Ancak bu rolü 'çocuklara destek olma' sınırında tutmakta fayda var. Bizler onların anne ve babalarıyız. Ne kadar çaba gösterirsek gösterelim asla öğretmenleriyle olan ilişkilerini bizlerle geliştirmezler. Bu nedenle bu süreçte çocukların üzerine aşırı 'çalışma' baskısı kurmamak, çocukların kişisel sorumluluk bilinçlerinin artmasına yardımcı olmalarına öncülük etmek yeterli. Salgın korkusunun yarattığı kaygıya bir de eğitim kaygısı eklemeyin.
Deniz Temur'u sosyal medyadan takip edebilir, sorularınızı yöneltebilirsiniz.
instagram.com/obenimannem
youtube.com/deniztemur
facebook.com/obenimannem