Pandemi ile kişinin kendi sağlığına olan ilgisinin arttığını belirten Dilbaz "İnsanlar sürekli kendilerinde hastalık belirtisi arıyor. Herhangi bir belirtiden şüphelendiklerinde bile canları sıkılıyor" dedi. Araştırmanın sonuçları ise şöyle: İnsanların yüzde 86'sında genel kaygılar arttı. Kadınlar erkeklerden daha çok kaygılanıyor. En çok kaygıyı ise gençler yaşıyor.Salgın hastalığa yakalanacaklarını düşünenlerin sayısı yüzde 73 arttı.İnsanların yaşama sevinci, hayata dair ilgisi dört kat azaldı.Özellikle bekârlarda güvence arama, fobi, depresif ve mutsuz hissetme gibi duygularda artış gözlendi.Yüzde 62’si hasta olduğunda başına geleceklerin zihnini meşgul etmesinin arttığını; yüzde 53’ü vücudunda değişikliklerle ilgili merakının yükseldiğini; yüzde 73’ü hastalığa yakalanma riski düşüncesinin arttığını bildirdi.Elleri sık sık yıkama isteği yüzde 94, haberleri merak etme yüzde 83, yiyecekleri temizleme yüzde 73, dışarıdan yeme içme ile ilgili çekinceler de yüzde 63 oranında artış gösterdi.Çalışmaya katılanların yüzde 62'si ise “Virüse yakalanırsam başıma neler gelecek?” diye düşünüyor.Ruhsal hastalık uyarısı Prof. Dr. Dilbaz, kadınların erkeklerden daha fazla kaygı, güvence arayışı ve kaçınma davranışı gösterdiğini, yaşı genç olanların daha fazla kaygı duyduğunu, bekar ve yalnız olanlarda güvence arama, depresif ve mutsuz hissetme ve fobi şiddetinin daha yüksek olduğunu, bilgi sahibi olmanın güvence arama ve fobi düzeyini artırdığını belirtti. Dilbaz, “Salgın korkusunun salgının kendisinden daha kötü olduğu 2014-2015 Ebola salgınında görülmüştür. Bu dönemde korku ve kaygı, ile başlayan bu belirtilerin uzun dönemde travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi ruhsal hastalıkların görülme sıklığının artışına yol açabileceğine dair bir ön kanıt oluşturmaktadır” dedi.