“Koronavirüs’le beraber hayatımıza koronafobi diye adlandırabileceğimiz yeni bir hastalık ortaya çıktı. Sosyal olarak izole olma, temelsiz komplo teorilerine inanma gibi daha pek çok kötü ve gerçek dışı “paronayak düşünce” insanlar arasında corona virüsten daha hızlı bir şekilde yayılıyor.Muhakemede bozulma ve aşırı “duyarlı” olma hali olan coronayak ruh hali; kişilerin olmayan olaylara olmuş gibi ikna olmalarına, coronafobiye, yiyecek depolama, evden çıkamama, silahlanma gibi abartılı ve anormal davranışlarda bulunmalarına yol açabiliyor. Her insan korkar, bu doğal ve olağan bir durumdur. Çünkü korku, corona virüs salgını gibi bizi tehlikeli durumlara karşı uyaran anlamlı ve önemli bir reaksiyondur. “Coronafobi” de ise, kişinin hem sosyal hem özel hem de iş hayatını fazlasıyla olumsuz etkileyebilecek ve ciddiye alınması gereken abartılı ve gerçek dışı bir korku ve kaygı durumu söz konusudur.Sağlıklı insanların da zaman zaman şüpheci yaklaşımlarından kaynaklanan “corona virüs gerçeği” gibi haklı ve gerçekçi “endişe”leri olabilir. Coronayak ruh hali içindeki kişilerde ise, abartılı gurur, bencillik, kuşku, güvensizlik, alay edilme korkusu, kurgu yapma, huzursuz, şüpheci ve öfkeli olma hali günlük hayatın kalitesini bozacak kadar yoğun ve abartılı olur. Bu nedenle corona virüs salgını nedeniyle bir süre normal günlük hayatınızı yaşamaya devam edemeyeceğiniz gerçeğini kabul edin ama hem rehavete düşmeden hem de paniğe kapılmadan sağlığınız için gerekenleri yapın.Uzman Psikolog Sena Sivri, tüm bu süreci en sağlıklı şekilde geçirmenin, koronafobi ile baş etmenin püf noktalarını şöyle sıraladı;Gerçekçi tedbirler kaygıyla baş etmede ilk yoldur; tedbirinizi alın, sosyal izolasyona uyun ve kişisel hijyeninize özen gösterin. İşe gitmek zorundaysanız bu tedbirleri iş durumuna adapte edin.Gerçek ve doğru bilgiye ulaşın, sosyal medya ve whatsapp gruplarından gelen doğruluğu kanıtlanmamış bilgilere itibar etmeyin. Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı ve hastanelerin internet sitelerindeki bilgilendirmeleri dikkate alın.Konu ile ilgili sosyal çevrenizle konuşurken çok olumsuz olup birbirinizi korkutmaktan kaçının. Umursamaz ya da aşırı kaygılı olmak yerine gerçekçi bir noktada durmaya çalışın. Çocuğunuz da bu dönemde kaygılı olacaktır. Yaşına uygun kısa ve öz bilgilerle sorularını cevaplayın. Ona yönelik aşırı kısıtlayıcı davranışlarınızın onu çok daha korkutacağını unutmayın.Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birim Uzmanı Psikolog Birgül Sena Mayda ise virüs salgınının beklenmedik ve yaşamı tehdit eden yapısının korku ve kaygı belirtilerini ortaya çıkardığını belirtti.“Hastalık belirtisini ararsanız hissetmeye başlarsanız"Mayda, korku duygusunun normalde hayatta kalma içgüdüsü ile ortaya çıktığını ancak yoğun olduğunda panik atak belirtilerinin artabileceğini ifade ederek şunları söyledi; “Çevremde ve danışanlarımda ‘Hangi semptomu okusam, salgının belirtilerini dinlesem o semptomun bende olduğunu düşünüyorum. Durmadan boğazım ağrıyor mu diye yutkunuyorum ve ağrıyor’” gibi birçok benzer cümlelerle karşılaşmaktayım. İlk olarak kabul edilmesi gereken bir şey var ki o da global olarak gerçekçi bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bu sebeple aslında endişelenmemiz çok normal. Korku evrimsel bir duygudur hatta belirli bir seviyeye kadar gereklidir de.Korku, öfke, sevinç, heyecan gibi durumlarla karşılaşıldığında sempatik sinir sistemimiz aktive olur ve vücudumuza kaç ya da savaş emri verilir ve böylece “korku” duygusu bizi tehlikelere karşı harekete geçirir ve hayatta kalmamızı sağlar. Bu gibi durumlarda, odağımızı bedenimizden başka yerlere çekmeliyiz. Unutulmamalıdır ki biz ne ararsak onu buluruz. Dolayısıyla, hastalık belirtilerini bedenimizde aradığımız an bulacağız, buldukça endişemiz ve korkumuz artacak. Ve sonunda kaçınılmaz olarak bir kısır döngüye girilecektir. Ve böylelikle panik atak belirtileri alevlenebilir.” “Her an sosyal medyada araştırma yapmayın"Sosyal izolasyonu uygularken dikkat edilmesi gereken noktaları da vurgulayan Sena Mayda, “İlk olarak, sağlıklı beslenilmeli ve ev içinde durumumuz el verdiğince egzersizler yapılmalı. Daha sonrasında önemli olan noktalardan bir tanesi de günlük rutinimizi korumak. Örneğin evde çalışsanız bile yatarken kullandığınız giysileri çıkarıp gün için yeni giysiler giyebilirsiniz." dedi ve ekledi: Böylelikle kendinizi ve ruhunuzu güne hazırlamış olursunuz. Bu kapsamda uyku düzenine dikkat edilmesi diğer önemli hususlardan biridir. Gece uykunuzdan taviz vermemeye dikkat edilmeli, normal uyku düzeniniz nasıl ise evdeyken de aynı düzende uyuyup-uyanılmalıdır.Uyku saatleri arasında çok fazla değişime gidilmemeye önem verilmelidir. Her an sosyal medyada araştırma yapmak, çevremizden duyduklarımız, iletişim ağlarında gruplardan gelen mesajlar derken gün içerisinde gerçekliği olmayan birçok bilgiye maruz kalıyoruz. Bu süreçte ise gerçek tehlike ve tehlike algımız arasındaki dengeyi kurmak zorlaşıyor. İnsanoğlu anlamlandıramadığı ve kontrol edemediği belirsizlikler karşısında daha çok kaygılanır. Burada yapılması gereken ilk olarak ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmektir. Kaynağı bilinmeyen birçok bilgi olumsuz düşüncelerimizi tetikler ve bu da kaygı seviyesinin artmasına neden olur. Bu tarz bilgilere maruz kaldıkça dikkatimizi bu “bilinmeyen” kaynaklara vermek yerine resmi kaynaklara itibar edilmesi daha doğrudur. Doğru bilgiye ulaşmak ve önlemlerimizi alırken abartıdan uzak durmak bireysel olarak bu süreci yönetmemizi daha etkili kılacaktır.”