Dünya üzerinde yaşanan bütün büyük felaketlere bakıldığında arka
planda yatan maneviyat eksikliği ve ahlaksızlık
çok rahatlıkla görülebilecektir. Bugün yaşanan korona
felaketinin de arkasında benzeri sebepler yatmaktadır.
Virüsle mücadele etmek için her ne kadar maddi sebeplere
sarılsak da kurtuluşun manevi reçetesini
unutmamamız gerekiyor.
Dünya bugün korona ile mücadele etmek için bütün maddi
imkanlarını seferber etmiş durumda. Bütün dünya devletleri
hastalığın tedavisi için aşı bulma yarışına girmiş durumda.
Dezenfekte işlemleri başta olmak üzere karantinaya varıncaya
kadar bütün önlemler alınıyor ve alınmaya devam ediliyor.
Maddi anlamda bütün bunlar yapılırken manevi tarafta ise
tam tersi yapılıyor.
İnsanları dinden, ibadetten ve duadan uzaklaştırmak için adeta
bir yarış içine girilmiş durumda. Hem İslam aleminde hem de
Hristiyan dünyada dua, ibadet ve ayinler erteleniyor veya iptal
ediliyor.
Oysa ki “Bir kuş tek kanatla uçamaz” darb-ı meseli
uyarınca korona ile mücadelede Yaratıcı ile münasebet kısmı
ihmal edilmemelidir. Ki bütün peygamberlerde bunu
yapmıştır.
Davalarını insanlığa ulaştırmak adına ellerinden gelen bütün
gayreti göstermiş, her türlü tedbiri almış ama Allah ile
olan irtibatlarını her daim diri ve taze tutmuşlardır.
Peygamber Efendimiz Bedir Savaşı öncesinde
Rabbine öylesine dua etmiştir ki mübarek omuzlarından hırkası kayıp
düşmüştür.
Hakeza Yunus peygamberin kavmi de ufukta ilahi azabı
gördüklerinde yaptıkları dualar ve Allah’a yönelmeleri
sayesinde kurtuluşa ermişler, haklarındaki ilahi azap
kaldırılmıştır.
Oysa bugün dünya ve ülkemizde manevi boyut büyük bir ihmal ile
karşı karşıya.
Televizyonlarda sabahtan akşama kadar işin uzmanları saatlerce
konuşturulurken herhangi bir din adamına söz verilmemektedir.
Diyanet ve din adamları ancak Cuma namazı ve cemaat
namazlarının iptal edilmesi noktasında akla
gelmektedir!
Gördüğüm ve müşahede ettiğim kadarıyla hem ülkemizde hem de
bütün dünyada korona ile mücadelede bütün maddi önlemler
alınırken manevi boyut adeta görmezlikten gelinmekte,
üstelik yokluğa mahkûm edilmektedir.
Maddi anlamdaki tedbirler ne kadar gerekli ve yerli yerindeyse
manevi anlamdaki boşluk o kadar tehlikelidir.
İnsanlık olarak elimizden gelen her türlü tedbiri almamız ama
Allah ile irtibatımızı da kesmememiz, maneviyatı ıskalamamamız
gerekiyor.
Düşünün, Peygamber Efendimiz düşmanla kılıç kılıca
mücadele ederken, ölüm bir kılıç darbesi veya bir ok atımı kadar
uzaktayken bile cemaatle namazı terk etmemiş.
İslam tarihinde hangi salgın hastalıkla -ki bunların birçoğu
koronadan daha tehlikeliydi- cemaat namazları terk edilmiş,
Cuma namazı iptal edilmiş! Var mı bunun bir örneği?
Pek tabi bununla birlikte tedbir amaçlı cemaat ve Cuma namazının
terkini kabul ediyoruz lakin bu tedbir bütünüyle cemaat
bilincinin yok edilmesine ve dahi Cuma’nın ve cemaatin olumsuz
algısına dönüşecekse bunun içinde bir tedbir gerekmez
mi?
Tam tersine Müslümanlar böyle zamanlarda Allah ile
münasebetlerini artırıp, dua ve ibadete daha bir önem
vermişlerdir.
Bugün dijital dünyanın esirleri olarak elimizdeki cep
telefonlarından veya televizyonlardan sabah akşam gelişmeleri takip
ediyoruz.
Bu haberlerde de hep bir ümitsizlik ve moralsizlik
pompalanmakta.
Korku ve algılarla insanlar yönlendirilmeye paniğe sevk
edilmektedirler. Oysa şu anda bize gereken aklı selim içinde sakin
bir şekilde hareket edebilmek.
İnsanlık tıpkı Yunus peygamberin kavmi gibi ilahi bir
azap ile karşı karşıya.
Ancak henüz bunun farkına varamadık!
Varamadığımız gibi bizi bu bilinçten uzaklaştıracak şekilde
yaşıyoruz.
Korona ile mücadelede temizlik başta olmak üzere her
türlü maddi tedbire başvuralım ama kendimizi muhasebeye
çekip Allah’tan günahlarımız için af dilemeyi de ihmal
etmeyelim…
Ancak şu anda korona ile mücadelede işin manevi
boyutunu ciddi şekilde ihmal ediyor, ıskalıyoruz…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser