Uyuşturucu kullanan insanların kendi kendini bu şekilde bitirmesi oldukça büyük bir sorun haline gelmeye başladı. Türkiye’de uyuşturucu maddeye bağlı olarak geçen yıl meydana gelen 941 ölüm gerçekleşti. Bu ölümlerden 564'ü bonzai sayesinde meydana geldi. Bu rakamlar Türkiye’de her gün yaklaşık üç kişinin uyuşturucudan öldüğü, bunların yüzde 60’ının da bonzai kaynaklı olduğu anlamına geliyor. Kolay ulaşılabilir olması, bonzainin kullanıcı sayısının artışına en büyük etken olarak gösteriliyor. 2017’de narkotik madde bağlantılı ölümlerde yüzde 2,3’lük artışla 941 oldu. Son 5 yılın en düşük artış yüzdesi 2017’de gerçekleşti. Düşüşe neden olan faktörlerden biri de arzla mücadele çalışmalarının yoğunluğu ve etkinliği. Ölenlerin yüzde 96.6’sı (909) erkek, yüzde 3.4’ü (32) kadın. 2017’de madde bağlantılı ölümlerin yaşları incelendiğinde, en yaşlı ölümün 78 yaşında ve (1) kişi olduğu görüldü. En genç ölüm vakası, 14 yaşında üç kişide uçucu madde kaynaklı gerçekleşti. EN ÇOK ÖLÜ GENÇ KİTLEDE! Ölümlerin yaş ortalaması 31.98 olarak tespit edildi. En yoğun ölüm gerçekleşen yaş grubu 25-34 yaş (yüzde 36.5) aralığı. Ölümlerin 12’si 15-64 yaş aralığının dışında. YÜZDE 60 BONZAİ: 2017’de 941 madde bağlantılı ölüm olayının yüzde 60’ının (564) sentetik kannabinoid'e (bonzai) bağlı olduğu görülüyor. PEKİ BU BONZAİ İLLETİ NEDİR? Bonzainin 200’e yakın kimyasal çeşidi bilinmektedir. Ülkemize yasadışı yollarla başta Çin’den getirilen hammaddenin çözülmesi oldukça kolaydır. İçine haşere ve tarım ilacı gibi zehir katkılar eklenmektedir. Ada çayı, damiana çayı, yavşan otu, kekik, kalitesiz esrar, kına, hint kınası, kimyon gibi bitkisel ürünlere spreyleme yoluyla emdirildiği gibi, kağıt üzerine de spreylenmiş olarak ele geçirilmiş örnekleri mevcuttur. Bitkisel ürünler ve bazen de esrar üzerine spreylenmesi, kullanıcılarda sentetik (kimyasal) olmadığı yönünde güçlü kanaat oluşturmaktadır. Tüm bunlar kullanıcılar için ölüm riskini artırmaktadır. BONZAİDEN NASIL VAZGEÇİLİR? Bağımlılığın tedavisinde mutlaka profesyonel destek şarttır. Yaklaşık 1-2 hafta süren yoksunluk belirtilerini yatıştırmak için ilaç tedavileri uygulanmalıdır. Bir yandan yoksunluk belirtileri ilaçlarla yatıştırılırken bir yandan da hastanın bağımlılık terapisine başlatılması gerekir. Bağımlılık terapisinde hastanın içinde bulunduğu durumun farkına varması, maddeye yönelten faktörlerin saptanması, riskli durumların gözden geçirilmesi gerekir. Hasta bağımlılık konusunda eğitimden geçirilmeli, maddenin zararları konusunda bilinçlendirilmelidir. Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarının farkına varması ve kabullenmesi hedeflenmelidir. Hastalara madde isteği ile baş etme yöntemlerinin öğretilmesi, tedavi motivasyonlarını arttırıcı yöntemler uygulanması gerekir. Maddeye yönelten riskli durumların (riskli arkadaşlıklar, stresör faktörler vb.) saptanması ve riskli durumlarla karşılaşınca çözüm becerilerinin farkına varması sağlanmalıdır. Ayrıca aileler bağımlılık konusunda eğitilmeli, ortaya çıkacak kriz dönemlerine müdahale edebilme yetilerinin geliştirilmesi ve çocukları ile yaşamış oldukları çatışma ortamının gidermek için müdahalelerde bulunulmalıdır. Ayrıca aileler bağımlılık konusunda eğitilmeli, ortaya çıkacak kriz dönemlerine müdahale edebilme yetilerinin geliştirilmesi ve çocukları ile yaşamış oldukları çatışma ortamının gidermek için müdahalelerde bulunulmalıdır.