Atatürk’ü, onun, başında bulunarak, kurduğu Laik Cumhuriyet’i, onun
düzenli ordusunu, ilkelerini, devrimlerini, hayata bakışını, hayat
felsefesini, anlayışını, ülkesine, bayrağına olan sevgisini
sahiplenen herkeste korkulu bir bekleyiş var…
Bu kadarı fazla değil
mi?
Gerçekten bir darbe
girişimi için örgütlenenler varsa delillerle gerekeni yapsınlar ama
sadece ve sadece Cumhuriyet Mitinglerinde konuştu diye, o
mitinglere insan gönderdi diye, mitinglerin yapılmasına katkıda
bulundu diye insanların sabahın köründe evlerinin basılması ne
kadar ahlaki olabilir?
“Deniz Feneri”
davası görmezden gelinirken, ahlak anlayışları
nasıl inandırıcı olabilir?
Ama şaşırmamak da
gerekiyor, başbakan yaklaşık yirmi gün önce “Görün bakalım daha
neler olacak” diyerek tsunaminin geleceğinin işaretini
veriyordu…
Bütün “ahlaksızlıklar”
çıkarılacaksa ortaya gerçekten “ahlaksız” olan herkesin gerektiği
yerde olması sağlanmalı.
Bunu da yargı
yapmalı.
Kimseyi korkutarak
sindirerek adalet sağlanamaz öyle değil mi?
Bir kadın, bilim kadını,
yaşayan bir kitap Profesör Türkan Saylan’ın evinin saatlerce
aranarak müzik cdlerine, aşk mektuplarına kadar el konmasının
ahlaki boyutla paralelliğini kim izah edebilir?
Yani insanın “Ne alakası
var” soru cümlesini kurmaması içten bile değil!
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD) çatısı altında onbinlerce
öğrencinin okuyabilmesini sağlayan bir sivil kuruluşun verdiği
paralardan faydalanan öğrencilere ceza kesen bir anlayış, Ergenekon
diye bir terör örgütünün varlığına milyonları nasıl
inandırabilir?
Atatürkçü
olmak, eline Türk bayrağı alarak Laik Cumhuriyet
istiyorum diye bağırmak, bu ülkenin çağdaşlığı için mücadele etmek,
hepsinden önemlisi düşüncelerini özgürce söylemek, düşüncelerini
yazmak ne zamandan beri suç oldu bu ülkede?
Aslında beni, yapılacak
darbe girişimi “geyiğinden” çok yarın Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın
ameliyat etmesi gereken hastalar, ÇYDD tarafından verilecek bursu
bekleyen binlerce öğrenci daha çok ilgilendiriyor…
O yüzden, “Yok efendim
darbe olacaktı, hükümeti devireceklerdi, silahlanmışlardı, birçok
kişiyi öldüreceklerdi” gibi ütopyalara inanmıyorum.
Eğer gerçekten varsa darbe
planı yapan tutuklansın, cezasını çeksin ama iktidara muhalefet
olan herkesin aynı kefeye konması bana işin iyice sulandırıldığı
izlenimi veriyor.
Şunu
düşünüyorum;
Fakir fukaranın parasını
çalmak ne kadar ahlakidir?
Peki, bu konuda konuşma
yasağı gelmesi de bir nevi darbe değil midir?
Sahi kim darbecidir, kim
değildir?
Bu üçünü
istiyorum!
Aslında düşünün
diyorum…
Düşünün, sorgulayın, hesap
sorun…
Bu ülke
hepimizin…
nsrnylmz@gmail.com