Korku filmi gibi hayatları var! İşte tarihin en azılı seri katilleri
Abone olDünya üzerinde işlenen türlü suçlar olsa da, bunların en korkunç olanları kuşkusuz işlenen cinayetler. Seri katiller ise bunun uç noktası. İşte dünya üzerinde işlediği cinayetlerle adından söz ettiren en azılı seri katiller...
Genellikle hayatlarını belgesellerden öğrendiğimiz seri
katiller, birçok kişinin dikkatini çekiyor. Soğukkanlılıkları ve
anonimlikleri ile adını duyuran seri katillerin işlediği suçlar ise
duyanların tüylerini diken diken ediyor. İşte tarihin en azılı
seri katilleri...
Herman Webster Mudgett
Daha çok H.H. Holmes olarak tanınan Herman Webster Mudgett, Amerika'nın ilk seri katillerinden biri olan bir dolandırıcı olarak biliniyor. Bazen "Chicago Canavarı" olarak da anılan Holmes’un tam olarak kanıtlanmamakla birlikte 20 ila 200 kişiyi öldürdüğüne inanılıyor. Kurbanlarının çoğunu, daha sonra "Cinayet Kalesi" olarak adlandırılan, özel olarak inşa edilmiş bir evde öldürdüğü biliniyor. Herman Webster Mudgett, 1894'te yakalandı, iki yıl sonra işlediği suçlardan ötürü idam edildi. 1893 Kolomb Sergisi sırasında Holmes evini ziyaretçiler için bir otel olarak hizmete açtı. Fakat ne yazık ki, birçok misafir "Cinayet Kalesi" olarak bilinen bu korkunç yerde hayatta kalmayı başaramadı. Bununla birlikte kurbanlarının çoğu genç kadınlardan oluşuyordu.
Richard Ramirez
Richard Ramirez, genellikle 1985 yılının ilkbahar ve yaz aylarında olmak üzere en az 14 kişiyi öldüren ve en az iki düzine kişiye daha tecavüz ve işkence eden Amerikalı bir seri katil olarak biliniyor. Suç işlenen bölgelerde arama yapan müfettişler Satanizm hakkında pek çok rahatsız edici detay buldular. 1985 yılının Ağustos ayında yakalanan Ramirez, 1989 yılında gerçekleşen davasının sonunda ölüm cezası aldı. Günlerinin geri kalanını Kaliforniya'daki San Quentin Hapishanesinde geçiren Richard Ramirez 7 Haziran 2013'te 53 yaşında kanserden öldü. Kendini bir Satanist olan tanımlayan Richard Ramirez, akşamları evlere girme alışkanlığından dolayı "Gece Avcısı" olarak tanınıyor.
Joseph James DeAngelo
1974 yılından 1986 yılına kadar, Golden State Katili olarak her
yerde aranan bir adam California'daki sakinleri terörize eden bir
seri katil ve tecavüzcü olarak biliniyordu. Joseph James DeAngelo
ise neredeyse tüm bu suçlardan kurtulmayı başarıyordu. HBO'nun I'll
Be Gone in the Dark belgeselinde anlatıldığı gibi, Golden State
Killer 1980’lerin sonuna kadar Kaliforniya'da elliden fazla tecavüz
ve on iki cinayet suçu işledi. Kırk yılı aşkın bir süredir hiç
kimse bu iğrenç suçlardan ceza yememişti. Sonunda Joseph James
DeAngelo yakalandı ve kurbanlarının aileleri nihayet rahat bir
nefes aldı.
John Wayne Gacy
John Wayne Gacy dendiğinde insanın aklına ilk olarak korkutan palyaço kostümündeki hâli geliyor. Katil Palyaço olarak da bilinen bu adam ne yazık ki bir koca ve bir baba görevinin altında korkunç bir sır saklıyordu. İlk olarak 1968 yılında iki genç çocuğa cinsel saldırıda bulunmasının ardından tutuklandı ve on yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak manipülasyon yeteneği sayesinde yalnızca on sekiz ay sonra serbest kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Palyaço Pogo olarak topluluğunun popüler bir üyesi olan Wayne Gacy, düzenli olarak çocuk partilerini ve etkinliklerini ziyaret etti. Ne yazık ki hayatı boyunca 33 çocuğu kaçırdı ve onlara işkence etti, bu çocukları ise vahşice öldürerek evinin bodrumuna gömdü. Bu kadar can aldıktan sonra yakalanan Gacy ölüm cezasına çarptırıldı ve 1994 yılında idam edildi.
Ted Bundy
Ted Bundy, aslında korkunç bir sadist olsa da oldukça normal, hatta yakışıklı bir adam profiline inanılmaz derecede uyuyor. Nitekim tüm bu suçları işleyebilmesinin altında da bu fiziksel görüntüsü yatıyor. Ted Bundy 1974 ve 1978 arasında en az 30 kadını kaçırdı ve canına kıydı. Bunlar sadece itiraf ettiği veya polisin bulduğu kadınlardı ve dahasının olduğu tahmin ediliyor. Zeki ve zalim Bundy, masum kurbanları tuzağına çekmek için engelli ya da bir otorite figürü gibi hareket ediyordu. Sonrasında da onlara işkence edip öldürdü ve parçalara ayırdı. En korkutucu olan ise kurbanlarının kopmuş kafalarını hatıra olarak tutmuş olmasıydı.