Korkmaz Yiğit'in işkence günleri
Abone olÇubukçu, Korkmaz Yiğit'i dinlerken bir insan olarak kahrolduğunu belirtti. İşte kahreden olayın ayrıntılar.
Zaman’a açıklamalarda bulunan AK Parti İstanbul Milletvekili
Çubukçu, Türkbank’ın satışıyla ilgili soruları cevaplayan Yiğit’in
“emniyette çok ciddi işkencelere maruz kaldığını” savunduğunu
belirtti. Çubukçu, “Bize verdiği bilgilere göre, sorgu yokmuş,
sadece dövüyorlarmış. Elektrik verdikleri için 27 gün kan işediğini
anlattı.” dedi. Çubukçu’nun sorulara verdiği cevaplar şöyle:
Korkmaz Yiğit’le ilgili ne söyleyebilirsiniz? Korkmaz Yiğit, ilk
kez kendisine uygulanan işkenceyi anlattı. Onun anlattıkları insan
olarak beni çok rahatsız etti. Ne zaman yapılmış işkence?
Gözaltında alındığı süre içinde emniyette çok ciddi işkenceye
uğradığını söyledi. Çaresizliğini anlattı. “Hayatta hiçbir şeyden
korkmuyordum; ama her şeyden korkan bir insan oldum.” dedi.
Elektrik falan vermişler. Çok ayrıntılı anlatmadı; ama yaşadığı
travmayı hissettik. O dönemi anlatırken de çok zorlandı. Hangi
suçla suçlanırsa suçlansın, hiçbir sanığa, hiçbir şekilde işkence
yapılamaz. Bunun haklı bir mazereti olmaz. Mesela Koray Aydın da
kendi bürokratlarına işkence yapıldığını iddia etti. “Arkadaşlarımı
cezaevinde ziyarete gittiğimde, ayakta duramıyordu. Yalan ifadeleri
zorla imzalattılar.” dedi. Bunların aynı zamanda bir suç duyurusu
olması lazım. Koray Aydın’a Sayın Ketenci (CHP İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci) şöyle bir soru sordu: “Siz
bakandınız, niye o gün hükümeti bozmadınız, niye istifa etmediniz.
Kendi bürokratınıza işkence yapılmasına nasıl göz yumdunuz?” Buna
duyarsız kalınmasını biz hoş göremiyoruz. Hangi gerekçe ile olursa
olsun, işkence insanlık suçudur. Ne uğruna buna göz yumdunuz? Ne
cevap verdi? Bazı girişimlerde bulunduğunu; ama sonuç alamadığını
söyledi. Korkmaz Yiğit’e kimin işkence yaptığını sordunuz mu? O
dönemin emniyet mensupları. “Ama gözlerim bağlıydı, kimin yaptığını
bilmiyorum.” diyor. Bunun peşini bırakacak mısınız? Ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Korkmaz Yiğit’e, her şeyin değiştiğini, farklı bir
bakış açısının geldiğini, suç duyurusunda bulunması halinde bu işin
takipçisi olacağımızı söyledik. Sorumluların ortaya çıkarılması
için gereken desteği vereceğimizi söyledik. Peki yapacak mı bunu?
Halen korktuğunu, bazı dengelerinin devam ettiğini söyledi. “Her
şeyin değiştiğine inanmak istiyorum. Buraya gelişim bir güvence.
Ben ilk kez konuşabiliyorum. İlk kez birileri beni dinliyor.” dedi.
Malî şubeye dönmemek için 20 yıl hapse razıydım Korkmaz Yiğit'e
işkence yapıldığında Mesut Yılmaz hükümetteydi değil mi? Evet,
hükümette tabii. Siz bunu Yılmaz’a sordunuz mu? Korkmaz Yiğit’e
yapılan işkence uygulamasını sormadık. Fakat şöyle bir soru sorduk
Güneş Taner’e. Bir soruşturma komisyonunda (Biz bürokratlar
toplandık, tutuklanmasına karar verdik.) diyor. “Tutuklanmasına
karar verdim diyorsunuz. Siz kimdiniz ki tutuklanmasına karar
verdiniz, yargı mıydınız?” diye sordum. Bir insanın tutuklanmasına
bürokratlar karar veriyorsa bu çok vahim bir şey. (Tutuklanması
için suç duyurusunda bulunmayı kastettik.) cevabını verdi. Lafı
çevirdi yani. “Böyle bir şey söylemedim.” dedi. Ama Türkbank
konusundaki soruşturma komisyonunda böyle ifade etmiş, zabıtlara da
geçmiş. İşkenceye uğramış kişi kendisine yapılanları anlatırken,
onun yaşadıklarını bire–bir yaşıyorsunuz. Korkmaz Yiğit, şunları
anlattı bize: (Yalvardım, ne cevap vermem gerekiyorsa, onu vereyim
dedim. Hiçbir şey sormadılar. Sadece dövüyorlardı. Elektrik
verdikleri için 27 gün kan işedim. O kadar korktum ki... Daha sonra
tutuklandım, cezaevine gittim, bir yazı geldi. “Bu suçtan serbest
bırakılması durumunda Mali Şube’ye teslimi.” deniyordu. 20 yıl
kalabilirdim cezaevinde, yeter ki oraya bir daha gitmeyeyim. O
yazıyı elime aldığımda titredim, üç gün uyuyamadım cezaevinde.
Tekrar oraya götürülürüm korkusu beni mahvetti. AK Partili bir
vekil işkenceye vâkıf olursa Erdoğan sonsuz destek verir
Anlaşılıyor ki, işkence her dönemde sistematik olarak yapılıyor.
Bunun yapılmasını isteyen de yapan da insan olamaz. İnsanlık dışı
muamele, savaş halinde dahi mazur görülmeyecek bir şeydir. Siyasal
iktidar olarak, bakış açınızı ortaya koymanız lazım. Başbakan
(işkenceye sıfır tolerans) dedi. Sizin toleranslı olmadığınızı
uygulayıcılar da bilecek. İşkenceyi uygulayan polis memurları yeri
gelmiştir, amirlerinden emir aldıklarını itiraf etmişlerdir.
Uygulayıcılardan daha ziyade, karar vericilerle uğraşmak gerekir.
Bu konunun peşine düşme, yapanları teşhir etme gibi bir düşünceniz
var mı? Ben çekinmiyorum. Bu konuda yapılanları takdir edecek bir
partide siyaset yaptığımı düşünüyorum. Eğer bir işkenceye, bizim
milletvekillerimizden birisi vakıf olur ve buna müdahil olursa,
başbakanın sonsuz destek vereceğini düşünüyorum. Daha yenilerde
DEHAP’lı bir kadına tecavüz edildi. Siz sesinizi yükselttiniz. Ama
tecavüzcüler teşhir edilmedi. Yani ne tecavüz edenleri
biliyorsunuz, ne de mağdur teşhis edebiliyor. Sorun buradan
kaynaklanıyor. Bunlar bu kadar kolay değil. Bu bir gizli ittifak,
bir sır gibi. Eğer buna vakıf olursanız ve somut verileriyle ortaya
konursa, bunda taraf olmamak gibi bir şey mümkün değil. Takipçi
olunursa bulunmaması mümkün değil. Hangi gün alındığı, nereye
götürüldüğü belli. Oradaki görevli belli. Yeter ki takip edilsin.
Evet, doğru söylüyorsunuz. Bir insan olarak bunun kabul edilebilir
olması mümkün değil. Kime yapılırsa yapılsın. Bu düşmanınız da
olabilir. Savaş halinde bile düşmana uygulayamayacağınız bir
şeydir, kendi vatandaşınıza işkence yapmanın haklı hiçbir sebebi
olamaz. Nuriye Akman / Zaman