Başı belli olmayan geçmişten sonu olmayan geleceğe doğru yol
alıyoruz, sadece kendimize özel sandığımız varlığımız aslında
genetik mirasındaki şifreleri tekrarlıyoruz.
Tarihin kavgaları, aşkları, sevdaları, ayrılıkları ya da bir
şeye bir zümreye ait olma ihtiyacı hep vardı insanlık olduğu sürece
de olacak.
Yemek kadar su kadar önemli gördüğümüz bir guruba ait olma
isteği, bebekken bebeklerle çocukken çocuklarla bir arada olma
isteğinde gizlidir
Ondandır ki aile mefhumu ölene kadar bizimle yaşar,
gözlerinizi kapattığınızda bu en küçük birincil gurubunuzdan
ayrılırsınız.
Bu gruplaşmayı tarihte av gurupları, göç guruplarıyla
tamamlarken yaşam evremizi bugün din gurupları, spor gurupları,
parti gurupları şeklinde kendimizi ifade etmeye çalışırız, mutlu
olma duygusunun daha uzun ve içten hayatımızda var olmasını
sağlarız.
Yalnız yaşayamıyoruz, yaşayamayız da dağda bile tek ağaç, sadece
ağaçtır, kalabalıklaşınca orman olur bu yüzden hep orman olmayı,
çoğalıp çoğunluğun gölgesinden, haşmetinden, getirisinden
yararlanmak isteriz.
Tek başımıza esen rüzgârlara dayanamayız biliriz, daldalanmak
isteriz çoğunluğun yığınlarında, birlikten kuvvet alıp sürpriz
zorluklara birlikte göğüs germek isteriz. Hastalıkta sağlıkta,
varlıkta yoklukta. Kötü günlerde bir güçlü omuz isteriz. Bu sizin
gruplaşma isteğinizdeki temel içgüdüdür. Bir guruba ait olacaksanız
da, bahaneler üretir kendimizi bu gerekçelere inandırırız.
Grubun havasını teneffüs eder gurubun ruhunu, enerjisini
mühürleriz, bedenimiz ve ruhumuz hatta Duygularda buna ayak
uydurur. Onlar gibi giyinir yemek tercihlerin olur, evliliklerinin
ritüeli bile bir başkadır, hayata bakışın, acıların, hüzünlerin en
çokta sabrın devrim geçirir.
Kendini başkalaştırırsın o yalnız cılız hayatın getireceklerine
merakla, korkarak koşarken sana liman gibi gelir, senden olanların
kabulünü yaşarsın. Onlar senin arkadaşın yani sosyalleşmene el
atmış yol arkadaşlarındır.
Yalnız olanı kurt kapar, sürü psikolojisinin sürüsüyüz aslında.
Ne kadar kalabalıksak o kadar dayılanırız hayata ya da senden
olmayanlara.
kısacası tek başınıza korkaksınız.
En küçük gurubumuz evimizdir ve üremek, çoğalmak isteriz hem
kendi içimizde çoğalırken aynı zamanda dışarıda da çoğalmak
isteriz, bu aslında tüm insanlık âleminin öğrenmeden yaptığı
genetik şifresinin emirleridir.
Ama başka bir gerçekte gurup olan yerde ayrılık vardır. Güç
vardır sindirmek vardır, en fazlasına sahip olma güdüsü vardır.
O an işte avın başındaki vahşiler gibi güç gösterir
yakınınızdakine bile pençe atarsınız. Paylaşmaya kalkan başka bir
gurupsa avı bırakıp hayatınızı ortaya koyarsınız ya ölür ya da
öldürürsünüz.
Doğanın kanunudur ve bizde doğanın sadece bir parçasıyız.
Ülke bir bütündür ve vatandaşı olan herkesin üst kimliği gurubun
evrenidir, tamamıdır. İşte bu evrende alt guruplar vardır, bu alt
guruplar ne kadar fazlaysa o kadar ayrılık vardır çatışma vardır.
Hele bu gurup dengeleri sayı ve güç açısından belli alanlarda
yığılma varsa, iki başlılık, kendini tüm gurupların üstünde görme
gafleti büyük acılar vardır.
Bize ne kadar çok ön isim verilirse o kadar uzağız merkeze ve
diğerlerine.
Asıl olan sevgi ve mutlu olmaktır, doğru olan mutluluğu normalde
aramaktır.
Yani kendinizde.
Hangi gurupta olursanız olun siz kendi mutluluğunuzu değil
gurubun hatta gurup içinde baskın olanın hayatını yaşar, onun
dünyasında onun şifrelerinde mutlu olmaya çalışırsınız.
Olur muyuz?
Olamayız, çünkü biz kendimize özeliz ve bizden başka birisi
yok.
Duygularda parmak izi kadar farklıdır ve bireyseldir.
Sadece bize öğretilen dayatılan, öyle olduğunu sandığımız
başkalarının doğrularında hayat bulmaya çalışırız.
Sevgi evrenseldir.
Sen sadece ona inan.
Kendine inanan….