Ali İsmail'i düşünüyorum...
Onca videosunu izledim gülerken gül yüzlü çocuğun...
Ama ne vakit düşünsem, sopalar iniyor üstüne üstüne, tekmeler,
küfürler...
Şiddet her yerinde...
Sanki bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden Ali
İsmail...
Ali İsmail ve yaşadığı işkence...
Karanlık sokak, gazdan, sudan ıslak, zehir gibi bir zemin ve
"8 cellat..."
Avını pusuya düşürmüş olmanın sevinciyle ağzından salyalar akan
"8 cellat..."
Elindeki sopayı zayıf, sopasız, silahsız ve tek başına olan
"düşmanına" var gücüyle indirecek
kadar KORKAK "8 cellat..."
19 yaşındaki bir çocuğu sokak ortasında aralarına alıp
tekmeleyecek kadar aciz "8 cellat..."
Mahkemede anlatılanlar bir puzzle parçası gibi birleştikçe
kafamda...
Sokağın başında görüyorum kendimi...
Hani rüyadayım sanki...
Biri düşürüyor Ali İsmail'i...
Hep birlikte, kinle, nefretle, küfürle,
merhametsizlikle,vicdansızlıkla vuruyorlar...
İzliyorum hepsini, ağır çekimde...
Vurdukça kanlar dökülüyor yere dudaklarından, yanakları sağa
sola savruluyor Ali'nin...
Kafası tekmelerden önce beton zemine çarpıyor...
Canı yanıyor çok...
Adı güzel, kalbi güzel Ali'nin...
Sokağın başındayım hala, ayaklarımdan yere yapışmış gibi
kıpırdayamıyorum bir yere...
Benim dişlerim bir bir dökülüyor, ağzımdan kanlar
fışkırıyor...
Bağıramıyorum, ağzım açılmıyor, vurdukça onlar Ali
İsmail'e...
Hah!
Kurtuluyor ellerinden; "Kaç kardeşim, kaç, hızlı
koş!"
Ayağını uzatıyor cellatlardan en acımasız olanı, merhametini
kinle değiştirmiş olanı, vicdanını sopasının ucuna takmış olanı,
yanındakilerden hiç de farkı olmayanı...
Düşürüyor tekrar Ali'yi zehir beton zemine...
Doğadaki vahşi hayvanlar gibi avına kilitlenmiş şekilde...
Aynı sahneler tekrarlanıyor gözümün önünde...
"8 cellatın" sopaları uyum içinde inip kalkıyor
Ali İsmail'in üzerine...
Tekmeler, küfürler, salya akan ağızlara yakışan şirret
gülüşmeler...
Bayılıyor Ali İsmail olduğu yerde...
Ayılınca yine...
"8 cellat" devam ediyor görevine...
Son hamle, son bir güç, yine kaçıyor Ali...
Yoruldu 21'inci yüzyılın zincirli cellatları, Ali İsmail'den
daha çok yoruldular, daha çok yıprandılar!
Kaçtı, yakalayamadılar!
Vicdanları sopaların ucuna takılı "8 cellat"
yeni avlarına yöneldiler, yeni kurbanlar aramak için başka zehirli
sokaklara daldılar...
Ali İsmail bu dünyada 38 gün daha yaşam mücadelesine
yöneldi...
Gerçek alemde ölümsüz olacağını o da bilemezdi...
Ben sokağın başında bakakaldım öylece...
Kanlı, zehirli, az önce "8 cellatın" gülüşerek cinayet
işlediği ıslak zemine...