Korkunun simgesi büyük köpekbalığı Jaws bu kez objektiflere gülümsedi. 4,5 metre uzunluğundaki köpekbalığı fotoğrafçı Don Carpenter'in etrafında birkaç kez döndükten sonra ona yaklaşmaya karar verdi. Koruyucu kafesteki Carpenter, sakin haliyle kendini şaşırtan köpekbalığına rahatça dokundu. Bir buçuk tonluk köpekbalığı objektife "Peynir" dercesine gülümsedi. 10 metreye dalarak 2 gün boyunca köpekbalıklarını eşsiz bir şekilde fotoğraflamayı başaran ünlü fotoğrafçı Don Carpenter bu deneyimini, "Okyanuslardaki eşsiz deneyim" olarak niteledi. İŞTE KÖPEK BALIĞI GERÇEĞİ Köpek balıklarının milyonlarca yıl hayatta kalmalarının sebeplerinden birinin diş ve çene yapıları olduğu biliniyor. Alt ve üst çenede 4 ya da 5 sıra halinde dizilen ve sayıları türlerine göre değişen köpek balıklarının dişlerinin hemen arkasındaysa “yedek dişler”i bulunuyor. Beslenme sırasında dişler kırıldığında yerini bu dişler alıyor. Bu hızlı değişim birkaç günle birkaç hafta arasında meydana geliyor Fosil kayıtlara göre köpek balıkları yaklaşık 400 milyon yıldan beri hayatlarını sürdürüyor. Vücut yapıları kemik yerine kıkırdaktan oluşan, bu nedenle de sualtında oldukça kıvrak hareket edebilen bu hayvanların en büyük dezavantajları, kemikli balıklarda bulunan ve su içinde dengede kalmalarını sağlayan “yüzme keselerinin” olmayışıdır. Yüzmeyi bıraktıkları anda, ağır bir metal parçası gibi dibe çöken köpek balıkları sürekli hareket etmek zorundadır. Bununla beraber yüzme keselerinin olmaması, su içinde dikey yönde oldukça hızlı hareket edebilmelerini sağlar. Ayrıca, bu hayvanlarda vücudun yaklaşık yüzde 20-30’u karaciğerden oluşur. Bu çok yağlı karaciğerler, köpek balıklarına pozitif bir yüzerlilik kazandırır. Bugün dünyada 350 köpek balığı türü yaşıyor. Türkiye civarındaki denizlerde ise 27 köpek balığı türü hayatını sürdürüyor ve bunlar içinde tehlikeli olabilecek 8 tür bulunuyor. Köpek balıklarının diğer canlılara üstünlük sağlamalarına yarayan bir başka özellikleriyse duyu organları. Koku alma ve işitme duyuları iyi gelişmiş olan köpek balıkları kan kokusunu 3 km uzaktan alabilir. Çok küçük sesleri duyabilir ve geldiği yönü tayin edebilir, oysa insan sualtında sesi duyar ama geldiği yönü tayin edemez. Görme duyuları pek gelişmemiştir. Zaten genelde derin sularda yaşadıkları için, görme duyularını pek kullanmaz. Vücutlarının yan tarafında bir çizgi şeklinde bulunan ve “yanal organ” denen duyu organlarıyla manyetik alanları algılayabilir, yön tayini yapabilir (özellikle bulanık suda) ya da yaralı bir balığın çıkardığı titreşimleri saptayabilirler