Ekran başında bize korku dolu anlar yaşatan, kabuslarımıza giren, yine de izlemeye doyamadığımız korku filmlerinin setlerini ziyaret etmek ister misiniz? 87 yapımı "Geçit" adlı bu film öyle klişe ki... Yine de zamanında bir çok insanı korkutmayı başarmış. 3 afacan çocuğun terk edilmiş bir evin bahçesinde oynarken gizli bir geçidi açmalarıyla başlıyor olaylar. Geçidin içinden çıkan küçük ama son derece ölümcül canavarlar önüne geleni öldürerek ekranda bizi korkuturken, sette onlar yardımcı efektlerle canlandırılmış bir kaç kukladan oluşuyorlar. İngiliz yazar Mary Shelley tarafından yazılan Frankenstein kitabı artık bir klasik haline geldi. Doğal olarak ondan esinlenerek yapılan korku filmleri de sık sık karşımıza çıkıyor. İşte onlardan biri de 73 yapımı "Genç Frankenstein" ve sahne arkası. 1957 yapımı bu filmde kimyasal bir reaksiyona maruz kalarak küçülen bir adamın maceraları anlatılıyor. Kocaman bir dünyada, böcek kadar olmanın ne kadar korkunç olduğunu anlatan bu filmde kullanılan sahneler ve perspektifler sayesinde her şey bize normal ama korkunç gözüküyor. 1954 Asya yapımı Godzilla'yı kim unutabilir ki? Böyle bakınca o kadar da korkunç değil tabii. "Sinek" adından da belli olduğu gibi insanların başına musallat olan bir sineği anlatıyor. Ama bu sinek kocaman. 86 yapımı bu film de izleyenlerin gözünü korkutabilir ama işte o sinek kostümü içinde, sineği canlandıran aktör sahne arkasında dinleniyor. Dünyaca ünlü korku yazarı Stephen King'in kitabından uyarlama "O" bütün dünyayı ekranlarda da korkutmayı başardı. 90 yapımı filmde, çocuk öldüren bir ruh tarafından esir alınmış bir palyaço, 7 çocuk tarafından alt ediliyor. Fakat 30 yıl sonra o palyaço yeniden ortaya çıkıyor... Sahne arkasında o kadar da zararlı gözükmüyor değil mi? "Çığlık" filmini bilmeyen var mı ki? 96 yapımı bu film o kadar sevildi ki ilkinin ardından 3 film daha çekildi. İlk filmin başlangıcında evde yalnız bu genç kız katil tarafından telefonla aranıyor, katilin evin içinde olduğunu fark ediyor ve evin içinde geçen korkunç bir kovalamadan sonra vahşi bir şekilde öldürülüyor. Katil yalnız ve savunmasız kızları öldürürken giydiği maskeyle bir klasik haline geldi. "Çığlık" "Yaratığın Dönüşü" 86 yapımı bir uzaylı filmi. Uzaylıların kostüm giymiş aktörler olduğunu bilmemize rağmen film ekranda korkutmayı başarıyor. Sahne arkasında bile olsa bu kostüm yine de ürkütücü. "Kehanet" adlı 76 yapımı bu film, ruhunu şeytanın esir aldığı bir çocuk ve babasının normale dönme çabalarını anlatıyor. Şeytan hakkında bilinen korkunç her şey bu filmde de mevcut. Ama kameraları, mikrofonları ve oyuncuları bu açıdan görünce "Bu sadece bir film" demek daha kolay hale geliyor. Bu genç oyuncuyu tanıdınız mı? Romantik bir klasik haline gelmeden önce, Leonardo Di Caprio "Clitters 3" adlı bir korku filminde oynadı. Tahmin edebileceğiniz üzere, Clitter denen bu minik canavarlar insanlara cehennemi yaşatıyor. Ama onlar sadece birer kukla ve Di Caprio bu durumla çok güzel dalga geçiyor. Clitters 13 "Elm Sokağı Kabusu" adı gibi bir dönem izleyiciye kabus yaşattı. Freddy Krueger insanların kabuslarına girerek, onları uykusunda öldürüyordu. Krueger'in bu korkunç görüntüsü izleyici için filmi daha da bir işkence haline getiriyordu. Makyaj olduğunu bilmemize rağmen... Başka bir Frankenstein yapımı daha. Korkunç karakterimiz ise sahne arkasında kızarmış ekmek ve içeceğinin tadını çıkartıyor. Yine bir Stephen King klasiği. "Hayvan Mezarlığı" 89 yılında zombi benzeri bir korku ögesi kullanarak ekranlara yansıdı. Makyaj ve yardımcı efektler sayesinde görsel olarak doyurucu bir film ve tahmin edilebileceği üzere sahne arkası da rengarenk. "Gremlinler" klasik bir minik, öldürücü, canavar filmi. Başta tatlı görünebilirler ama gördüğünüz her şeye inanmayın... Tabii ki onlarda kostüm giymiş aktörlerden oluşuyor... 84 yılında büyük küçük herkesi korkutmayı başarmış aktörler. Filmin orijinal adı "Çocuk Oyunu" olmasına rağmen biz o filmi esas karakteri Chucky bebek ile tanıdık. Eski bir seri katilin ruhu bu oyuncak bebeğin içine sıkışıp kalmış ve kendine yeni bir vücut arıyor. Bir dönem bu filmi izleyen herkes oyuncak bebeklerden kokar hale geldi... Maske takmış bu korkunç katil, kurbanlarını elektrikli testere ile öldürmeyi tercih ediyor. Bu acımasız katil ekranlarda katliam yaratırken, sahne arkasında oyuncu arkadaşlarıyla eğlenmeyi tercih etmiş.. Cadılar Bayramı adlı bu filmde katil çocukken kız kardeşinin cinayetine şahit olmuş ve psikolojik olarak etkilenmiş. Yattığı hastaneden kaçarak genç bir kız ve arkadaş grubunun peşine düşen psikopat katil izleyicinin içine korku salmayı başarmış. 78 senesinin popüler filmi sahne arkasından çok daha masum. Jack Nicholson deyince "Cinnet", "Cinnet" deyince Jack Nicholson gelir korku filmi severlerin aklına. Şeytani bir ruh tarafından ele geçirilen aile babası aniden acımasız bir katile dönüşür ve ailesinin başına dert olur. Nicholson'ın yüzündeki ifade ne kadar gerçekçi ve korkunç olsa da kameraları görmek bizi biraz rahatlatabilir. "Cinnet" sahne arkasından eğlenceli bir kare. Son zamanların en beğenilen, korku ve vahşet filmi "Testere" ve o meşhur ilk sahnesi. Yönetmen, aktöre sahneyi anlatırken hiç bir şey o kadar da gerçekçi veya korkunç değil. Şeytan küçük kıza musallat olur, annesi mahvolur, iki papaz şeytanı çıkartmaya uğraşır, en sonunda küçük kıza acıyan idealist papaz şeytanı kendi vücuduna girmesi için ikna eder. Şeytanın kendi vücudunda olduğunu anlar anlamaz kendi bilincinden kalan güdülerin yardımıyla kendini camdan atarak intihar eder ve böylece şeytani ruhu da bedensiz bırakmış olur. Bunların hepsinden önce şeytan küçük kızın vücudunda yapmadığını bırakmaz tabii ki. Kafasını 360 derece çeviren bu mekanizma sayesinde filmin en korkunç sahnelerinden biri oluşturuldu. Ve son olarak "Köpek Balığı" insanlar tarafından sıkça ziyaret edilen bir sahile musallat olan, katliama yol açan köpek balığını anlatıyor. Filmde gördüğümüz köpek balığı ve kesici dişleri kan dolu sahnelere sebep olsa da, o balık sadece bir maket... Tabii ki hepimiz bunu biliyoruz ama ekranda korkmaya devam ediyoruz.