Konut almanın tam zamanı mı?
Abone olBu dönem bütçeye uygun konut bulunduğunda almalı mı, yoksa faiz oranlarının düşmesini mi beklemeli?
Global krizle birlikte yaşanan likidite sıkıntısı ve 2006 yılında "dip" yapan konut kredisi faizlerinin yükselmiş olmasıyla, ev sahibi olmak ya da gayrimenkulü bir yatırım aracı olarak değerlendirmek isteyenler bir süredir beklemeye geçti ve gayrimenkul satışları düştü.
ING Bank Türkiye Konut Finansmanı Genel Müdür Yardımcısı Özgür Öztürk, AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
Öztürk, "Türk insanı için konut önemli ve değerli bir araç. O nedenle bütün tüketicilere beğendikleri, istedikleri, iyi fiyata buldukları konutu bulduklarında, faizin düşmesini beklememelerini ihtiyaçları olan konutu almalarını öneriyorum. Çünkü faiz düştüğü zaman talep artışıyla o konutu edinme maliyeti daha yükseğe çıkacaktır ve sonuçta karlı değil, zararlı duruma gelebilirler" dedi.
Konut kredilerinde faiz oranlarının 2006 yılında 1,07 sevilerine kadar düştüğünü hatırlatan Öztürk, "Aslında şu an bulunduğumuz seviye de o dönemin çok yükseğinde değil. Şu an 1,25-1,30 bandındayız. Konut fiyatının tamamına kredi alınmadığı düşünüldüğünde, kredinin toplam maliyeti size aslında o kadar yüksek değil. 2006 yılına göre şu anda ev fiyatlarında bir düşme olduysa, aynı maliyette evi alabiliyor durumdasınız. Burada asıl belirleyici evin fiyatıdır. Konut kredisi faiz oranı ise olayın ikinci boyutu" diye konuştu.
Öztürk 3 yıl öncesiyle bugünü karşılaştırmak için şu örneği verdi:
"1,07 ile 1,25 arasındaki bölümün 5 yıllık vadede değerlendirdiğimizde, eğer evin yüzde 50'sine kredi kullanıyorsanız, ev fiyatındaki yüzde 2,5-5 arası değişim, bu kredinin maliyet farkını kapatacaktır.
Bundan daha uygun fiyatlı ev alıyorsanız, o zamanki koşullardan daha uyguna evi alıyorsunuz demektir. Bir de faiz oranlarının düşmesini beklerseniz, konut fiyatındaki küçük bir yükseliş, elde edeceğiniz karı alıp sizi daha maliyetli noktalara götürebilecektir."
"Şehir merkezlerinde fiyat düşüşü daha az"
Geçen 3 yılda konut fiyatlarında ne şekilde bir değişim yaşandığının sorulması üzerine Öztürk, genel olarak değişimlerin şehrin merkezi yerlerinde daha az boyutta yaşandığını gözlemlediklerini söyledi.
Öztürk, şehrin kenar bölgelerinde ve yeni gelişmekte olan bölgelerde ise arzın biraz daha yüksek olmasından dolayı fiyat düşüşünün bir miktar daha fazla olduğunu ifade etti.
Krizden sonra mortgage talebi
Dünyadaki mortgage sistemiyle Türkiye'deki mortgage yapısının çok farklı olduğunu vurgulayan Özgür Öztürk, "Buradaki sistem çok iyi denetleniyor" diye konuştu.
Türkiye'de özellikle 2008'in son çeyreği ve 2009'un ilk döneminde konut kredilerine olan talepte bir daralma olduğunu belirten Öztürk, "Ocak ayında konut kredilerinde daralmayla karşılaştık. Şubat ve mart aylarında toparlanma oldu. İlk üç ay toplam yüzde 3 civarında daralma oldu. İkinci 3 aylık dönemde sektör yavaş yavaş kendini toparladı. Piyasaya olan güven ve para piyasalarındaki gelişmelerle birlikte. Bu eksiği kapattığı gibi, ilk 6 ayın sonunda sektörde yüzde 2,4 gibi bir büyüme gerçekleşti. Geçen yıl ile aynı ölçüde değil ama kaybettiğimiz kanı yerine koyduk" dedi.
Öztürk, ikinci 6 aylık döneme ilişkin beklentilerinin sorulması üzerine de, "Yılbaşından bu yana kötümser değilim, piyasada kötümser beklentiler olsa da yüzde 5-10 arası büyüyeceğimiz beklentisinden hiç vazgeçmedim. Yüzde 10'luk büyümeyle 41,5-42 milyar TL gibi bir büyüklüğe ulaşacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
2003 yılında GSMH'nin binde 2'si gibi bir düzende olunduğunu, geçen yıl yüzde 4,1 gibi bir seviyeye ulaşıldığını, bunun oransal olarak çok yüksek bir artış olduğunu kaydeden Öztürk, "Ama AB ortalamasına baktığımız zaman GSMH'nin yüzde 49'u gibi bir oran görüyoruz. Hollanda'da GSMH'nin yüzde 120'si gibi bir oran var. Bu da bizim önümüzde gitmemiz gereken çok büyük bir yol olduğunu, burada çok ciddi bir potansiyelin olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.
Öztürk, Türkiye'de konut sektöründe sorunlu kredilerin oranının global krizin Türkiye'ye ilk yansıdığı dönemde bir miktar artış gösterdiğini, ancak şu anda çok makul denilebilecek seviyelerde bulunduğunu söyledi.
Bu kredilerin toplam konut kredilerine oranının sektörde yüzde 1,8, ING Bank'ta yüzde 1,4 civarında olduğunu belirten Öztürk, "Bu, 'batak' anlamında değildir, kanuni takip anlamında müşteri ile ilişkide olduğumuz kredilerdir. Hukuki prosese gittiğinde de tekrar ödeme planları sunarak ilişkiyi normal haline döndürmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim kanuni takipteki kredilerimizde batak oranı yüzde sıfıra yakın, çok minimal düzeydedir" dedi.
"ING Bank, konut finansmanında ilk 6 ayda yüzde 16,8 büyüdü"
Özgür Öztürk, ING Bank Türkiye olarak konut finansmanına özel önem verdiklerini, bu nedenle kriz yılında konut finansmanı alanında yeni bir yapılanmaya gittiklerini, bu sektöre yönelik ayrı bir genel müdür yardımcılığı altında yapılandıklarını anlattı.
"Sektörde büyümek için adımlar attık ve bu yapılanmanın ilk meyvelerini de bu yıl aldık" diyen Öztürk, pazarın yüzde 2,4 büyüdüğü ilk 6 aylık dönemde ING Bank olarak yüzde 16,8 gibi çok önemli büyüme rakamını yakaladıklarını, şu an itibarıyla ise bu oranın yüzde 19 seviyelerine ulaştığını sözlerine ekledi