Kongreden çıkmakla lider olunmuyor

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşuyor.

İNTERNETHABER.COM- Kılıçdaroğlu'nun kendisine gönderdiği 'yolsuzluk' mektubunu 'kağıt parçası' olarak niteleyen Başbakan Erdoğan'ın eleştirileri hayli sertti:

"Sayın Kılıçdaroğlu; bak ben buradan açık açık söylüyorum, sen bu Kayseri meselesinde çok kötü çaktın. Başkan demekle başkan olunmuyor. Kongreden çıkmakla lider olunmuyor."

Cumhriyet kutlamalarını iptal ettiği için kendisine ateş püsküren CHP'lileri paranoyaklıkla eleştirdi. Erdoğan'ın bir diğer hedefi de Van halkının acılarına ortak olmamakla suçladığı BDP'liler oldu:                                                                         

Erdoğan yanıtta gecikmedi
Kılıçdaroğlu'nun AK Parti Van Milletvekili Fatih Çiftçi'ye ilişkin eleştirilerine Başbakan Erdoğan, Almanya ziyareti öncesi yanıt verdi. Haberin ayrıntıları için TIKLAYIN

"Türkiye, Van'da, Erciş'te enkaz altında kalanların acısıyla kıvranırken, örgüt uzantıları, Van Belediyesine ait belediye garajında basın açıklaması yapıyor, Van'da 3 günlük yas ilan ediyorlar.

Partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmasına Van'a yapılan yardımlarla başlayan Erdoğan, şu ana kadar 118 milyon TL toplandığını açıkladı. Bölgeye bugün itibariyle 44 bin 164 çadır ve 2 bin 310 mevlana evi kuruldunu anlatan Erdoğan, Van depremine yardım gönderenlerden bazı isimleri tek tek saydı ve teşekkür etti?

BALON SATTI PARASINI VAN'A GÖNDERDİ

"İstanbul sokaklarında kağıt toplayarak, geçimlerini sağlamaya çalışan ama kazandıklarını Van'a yardım için gönderecek kadar gönlü zengin kardeşlerime teşekkür ediyorum. Sakarya'nın Hendek ilçesinde tekerlekli sandalyesiyle balon satarak geçimini sağlayan, bir günlük kazancıyla aldığı iki battaniyeyi Van'a gönderen Murat Özer kardeşime milletim adına teşekkür ediyorum. Harçlıklarını, biriktirdikleri küçük tasarruflarını Van'daki kardeşlerine gönderen Türkiye genelindeki tüm yavrularımıza şükranlarımı sunuyor, gözlerinden öpüyorum.

BİSİKLET PARASINI VAN'A GÖNDEREN TRABZONLU MUHAMMET'E TEŞEKKÜR

Silivri'de Van için gönderdiği battaniye arasında 5 bin lirasını unutan kardeşime ve o 5 bini bularak, ileten depremzede kardeşime de teşekkür ediyorum. Trabzon'da yetiştirme yurdunda kalan, bisiklet hayaliyle biriktirdiği 61 lirayı Van'daki depremzede kardeşlerine gönderen Muhammet Demirci'ye, ona bisiklet alarak bu tavrını ödüllendiren işadamımıza teşekkür ediyorum. İşte bu millet, böyle aziz bir millettir."

KİMSE ÖTEKİ ÇIKARAMAZ

Bu milletin kardeşlikte kenetlenmiş yek vücut olduğunun altını çizen Erdoğan, birlik beraberlik mesajları verdi:

"Kardeşliği bir günde değil binlerce yılda oluşmuştur. Senlik benlik bizim aramıza sızamaz. Kimse bu milletin içinden ötekiler çıkaramaz. Van depreminden yaşananlar bin yıllık hukukumuzun ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur."

PKK İÇİN YAS

Erdoğan'ın hedefinde Van halkını değil teröristlerin acısını paylaşan BDP'liler vardı:

"Türkiye, Van'da, Erciş'te enkaz altında kalanların acısıyla kıvranırken, örgüt uzantıları, Van Belediyesine ait belediye garajında basın açıklaması yapıyor, Van'da 3 günlük yas ilan ediyorlar. Deprem için yas ilan etmiyorlar, öldürülen teröristler için yas ilan ediyorlar. Bunların, sahte Cuma namazı kıldıran, sahte imamları da bu arada İstanbul'da sahte para operasyonunda tutuklanıyor. Bunların deprem, acı, gözyaşı diye bir derdi yok. Bunlar depremden ne kaldırırız, ne götürürüz, bunun derdi içindeler. Deprem acısını nasıl istismar ederiz, onun peşindeler. Bütün Türkiye, Van'daki enkazı kaldırmak, yaraları sarmak için seferber olurken, Azra bebeğin kurtulmasıyla tüm Türkiye büyük bir sevinç yaşarken, bunlar Van kırsalında güvenlik güçlerine tuzak hazırlayacak kadar vicdandan, izandan, insanlıktan yoksunlar.

HERKES CAN DERDİNDEYKEN

Bingöl'deki olayı gördünüz. Bayram alışverişine çıkan Hatice kardeşimiz, oğlu ve kızlarını korumak için canlı bombanın üzerine kapaklanıyor, hayata gözlerini yumuyor. Bir annenin, üç çocuğunun gözleri önünde havaya uçması ne demektir? Oyuncakçı dükkanı önündeki masum sivilleri, küçük bebeleri hedef almak ne demektir? Herkesin can kurtarma derdinde olduğu saatlerde, insanların canına kast etmek nasıl bir canavarlıktır? Çok merak ediyorum acaba terörist taziyesinde boy gösterenler, canlı bombanın çocuklarının gözü önünde anne öldüren, sokaktan geçen Mehmet Çelik'i katleden, Hatice kardeşimizin 16 yaşındaki Veysel'ini ağır yaralayan o teröristin evine de taziyeye gidecekler mi?

EMİR KOMUTA İLE GELDİLER

Acaba bu vahşete, cinayete lanet okuyup, terör örgütüne karşı bir kınama cümlesi kurabilecekler mi? Terör örgütü bugün sadece insanımızın yaşamına kastetmiyor, aynı zamanda insani değerlere, demokrasiye, barış ve istikrara, kardeşliğimize kastediyor. Bu değerleri ağzından düşürmeyenlerin, çıkıp da terör örgütünün bu sabotajlarını, gözü dönmüşlüğünü, bu cinayetlerine ses çıkarması, tepki vermesi gerekmez mi? Herkes gösterdiği tepki, takındığı tavırla asaletini, karakterini ortaya koyar. Ama bunlar, bunu yapamazlar çünkü bunlar sipariş üzerine, emir komutayla geldiler. Dolayısıyla o şekilde gelenler, bu dediğim ifadeleri kullanma cesaretini, asaletini ortaya koyamazlar. Kim nasıl davranırsa davransın, Selahaddin Eyyubi'nin çocukları, Selahaddin'e yakışır şekilde artık katliamlara, hukuksuzluklara, cinayetlere, haksızlığa karşı kahramanca tavır alıyorlar."

GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK DENGESİNDEN ASLA TAVİZ YOK

Kürt kökenli vatandaşların PKK'ya karşı artık yeter dediğini kaydeden Erdoğan, "terörle mücaelede eskiye dönüş mü olacak?" diye endiye eden kesimlere garanti verdi:

"Şundan herkes emin olsun; güvenlik özgürlük dengesinden asla taviz vermeyeceğiz. Eskiye dönüş kesinlikle söz konusu olmayacak. 90'lı yıllara dönme kaygısının yersiz olduğunu bugün herkes görüyor. Verilen mücadelenin sadece terör örgütünü hedef aldığını, günlük yaşamı etkileyecek hiçbir olumsuzluğa geçit verilmediğini bugün herkes daha iyi anlıyor. Hamdolsun demokrasiyi ve hukuku zaafa düşürmeden terörle etkin mücadele ortaya konuluyor. Kesinlikle terör örgütünün kurduğu tuzaklara da düşmüyoruz."

80 VİLAYET VAN'IN YANINDA

Deprem sonrasında ortaya atılan bazı ırkçı görüşleri reddektiklerinin altını çizen Erdoğan, kamuoyuna seslendi:

Nasıl ki terör örgütü ve uzantıları benim Kürt kökenli kardeşimin temsilcisi değilse, benim Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşım da topyekün terör sempatizanı olarak yaftalanamaz. Bunun halkın çok açık net gördüğünü, eğer Türkiye genelinde 80 vilayet Van'da toplanmışsa, bütün imkanlarını Van için, Van'daki kardeşleri için seferber etmişse, bu oyun ne denli bozuk olduğu ortaya konan bir oyundur.''

KILIÇDAROĞLU'NUN YAZDIĞI MEKTUBA NE CEVAP VERDİ? KUTLAMALARIN İPTAL EDİLMESİNE TEPKİ GÖSTEREN CHP'LİLERE NE TAVSİYE ETTİ? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

MEDYAYA SANSÜR İDDİASINA TEPKİ

Medya yöneticileriyle yaptıkları terör zirvesine değinen Erdoğan, muhalefetin sansür iddiasına tepkiliydi:

"Bunların dünyadan haberi yok. O toplantıda propaganda terörün oksijenidir. Medya farkına varmadan sözcülüğünü yapabiliyor dedik. Başka ülkelerde yaşanan tecrübeleri anlattık. Atılan manşetlerin ülkenin doğusuyla batısını karşıya getirebileceğini söyledik. Bugün depremin ardından gelin Azra bebeği görelim. Tabzon'dan bisiklet için biriktirdiği parayı Van'a gönderen Muhammed'i görelim. Herkes anlaması gerekiyor. Terör siyaset üstü bir konudur."

CHP CUMHURDAN KOPUK

Van depremi ve Çukurca'da şehit düşen 25 askerin ardından 29 Ekim kutlamalarını iptal etmesine tepki gösteren CHP'lilere Erdoğan böyle yüklendi:

"Cumhuriyet bayramının abartılı şekilde kutlanmaması için genelge yayınladık. Örneğin 1999'da hükümet genelgeyle kutlamaları iptal etmişti. Bu durum CHP tarafından yine istismar edildi. Huylu huyundan vazgeçmez, can çıkar huy çıkmaz. Kendisini Cumhuriyetin yegane sahibi gören Cumhurdan kopuk CHP o bildik refleksini gösterdi. Cumhuriyetin sahibi şu ya da bu değildir cumhurundur. Yani 74 milyonundur. Kimse AK Parti hükümetine Cumhuriyet dersi vermeye kalkmasın.

CHP DEĞİŞMEK İSTİYORSA PARANOYALARDAN VAÇGEZSİN

Cumhuriyet elitlerin belli zümrelerin değil topyekün 74 milyonundur. AK Parti'nin en önemli başarısı cumhuru cumhuriyetle barıştırmak olmuştur. CHP değişmek istiyorsa öncelikle mevcut paranoyalardan vazgeçmek zorundadır. CHP eğer değişim iddiasındaysa en başta genel başkanın üslubunu sorgulamak zorundadır. "

MEKTUP EDEP VE ADAPTAN UZAK BİR DİLLE YAZILDI

Kayseri belediyesinde yolsuzuk iddialarını gündeme getiren Kılıçdaroğlu'nun kendisine yolladığı mektuba Erdoğan, grup toplantısında cevap verdi:

"Ana muhalefet partisi genel başkanı "Sayın Başbakan" diye başlayan, "saygılarımla" biten mektup kaleme almış. Fakat bir ana muhalefet liderine yakışmayan edep ve adaptan uzak dille kaleme alınmış. Konu Kayseri. Kayseri Belediye Başkanı hakkında neden bir müfettiş göndermemişim. Aynı şekilde Elazığ için de iddiaları var.

ÇAKTIĞINI İSPAT ETTİK

Müflis tüccar eski defterleri karıştırır. Malzemesiz kaldıkça oralardan bir çıkış yapma gayretine giriyor. Belgeleriyle yalan olduğunu ortaya koyduk. Yani çaktığını orada ispat ettik. İddialarından dolayı özür dilemesi gereken karşılıkız çekle anılan birini vekil yapıyor. Bana gönderdiği bir defter değil kağıt parçasıdır. O kağıt parçası da zaten fazlasıyla başka bir çok bilgi ve belgeyle güya yargıya taşınıvermiş durumda. Şüphelinin Emniyet'teki ifadesi saklandı dediler yalan çıktı. Avukatın otel parasını belediye ödüyor dediler yalan çıktı. İki katlı binaya 9 katlı dediler yalan çıktı. Hasılı ne kadar iddia ortaya attılarsa, hepsi yalan ve iftira çıktı."

"YAMYAMLARI DOYURAMIYORUZ" DİYEN CHP'Lİ ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANINI ÖRNEK GÖSTERDİ

Sayın Kılıçdaroğlu; bak ben buradan açık açık söylüyorum, sen bu Kayseri meselesinde çok kötü çaktın. Sen Kayseri'yi artık yargıya bırak da 'yamyamları doyuramıyoruz' diyen kendi belediye başkanının ifadelerine bak. Böyle bir genel başkanın CHP'ye yakışıp yakışmadığı CHP'nin bileceği bir iştir ama böyle bir anamuhalefet partisinin Türkiye'nin geldiği noktanın çok gerisinde kaldığı aşikardır. Zorla güzellik olmuyor. Başkan demekle başkan olmuyor. Kongreden çıkmakla da lider olunmuyor. Ben kendisine daha teferruatlı bir cevap verdim. Mektup bugün yarın eline ulaşır."

ÖLEN SURİYELİLERİN ŞEHİT OLDUKLARIMA İNANIYORUM

Suriye lideri Esad ile köprüleri atan Erdoğan, neden bu sürece geldiklerini kısaca anlattı:

Bir kişinin öldürülmesi tüm insanlığın öldürülmesidir. Ama ne yazık ki yüzlerce insanı katleden, öldüren, şehit eden bir iktidar var. Bu iktidar güce dayalı bir iktidardır. Bu iktidar halkın idaresine dayalı iktidar değildir. Silah gücüyle halkını susturmanın gayreti içindeki iktidardır. 9 yıl önce başlayan dostluğumuz vardı. Ama ne yazık ki Suriye yönetimi tarafından bilinmedi. Çevrede çıkar ilişkilerine dayalı yaklaşımlara sırtına dayayarak babadan devşirilen yapıyı halkına zulmetmek suretiyle Hama, Humus ve Deyri Zor’da çok açık gösteriyor."

Bu sürece sessiz kalmamız mümkün değil. Gerekli olan yaklaşımları ortaya koymak durumundayız." diyen Erdoğan, "Reformu yaptım, yapıyoruz' diyorlar. Reformlar 40 yılda olmaz. Adama sormazlar mı? 'Ne zaman değişeceksin?' diye. 10’larca yıl devam eden zulümler sorulmaz mı? 'Nedir bunlar?' diye. Bunları ben bizzat yaşadım sorduk. Kendileri bize hiçbir cevap vermediler veremediler. Suriye halkı da şu anda o şanlı direnişinin neticesini alacaktır. Demokrasi gerçek manada Suriye’de kendisini gösterecek. Hak ve özgürlükler Suriye halkının kendisi tarafından elde edilecekti."

Günün Önemli Haberleri