Komutanlar ABD ile anlaşmış
Abone olİttifak güçlerinin Bağdat’ı nasıl ele geçirildiğiyle ilgili tartışmalar sürerken ortaya birbirinden ilginç iddialar atılıyor.
İttifak güçlerinin Bağdat’ı nasıl ele geçirildiğiyle ilgili
tartışmalar sürüyor. Savaş sırasında başkenti koruyacağı düşünülen
Saddam Hüseyin’e bağlı Cumhuriyet Muhafızları arasında yüksek
rütbeli komutanların ABD ile anlaşmış olabileceği ileri
sürülüyor... Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak ordusundaki bazı
üst düzey askeri yetkililerle gizliden anlaşmış olabileceği
yolundaki iddialar savaşın bittiği günlerden bu yana tartışılıyor.
Bağdat’ta Dicle Nehri‘nin üzerinden geçen hiç bir köprünün havaya
uçurulmamış olması ve başkent savunmasının çok zayıf kalması
şüphelerin giderek artmasına neden oldu. Irak’ın Birleşmiş
Milletler nezdindeki eski daimi temsilcisi Muhammed El Duri’nin
kent düşmeden önce yaptığı “bu oyun bitti“ açıklaması da böyle bir
anlaşma yapılmış olabileceğinin işaretlerinden biri olarak
yorumlanıyor. Rüşvet iddiası ABD’nin Irak harekatının komutanı
General Tommy Franks de birkaç gün önce bazı Iraklı subayların
savaş sırasında Saddam Hüseyin’e bağlılık duymadıklarını ve bunu
kendilerine bildirdiklerini açıklamıştı. İngiltere’de yayımlanan
“The Independent“ gazetesi ise ABD Savunma Bakanlığı’nda görev
yapan ve adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkilinin
ilginç bir açıklamasına yer verdi. Habere göre, yetkili, Irak
ordusu subaylarına Amerikan askerlerine karşı koymamaları için
ödenen rüşvetin pek de fazla olmadığını söylemiş. Fransız
medyasının son günlerde yayınladığı bir başka iddia ise daha da
çarpıcı. İddiaya göre, devrik lider Saddam Hüseyin’e bağlılığıyla
bilinen Cumhuriyet Muhafızları arasındaki özel timlerinin başında
bulunan ve Saddam Hüseyin’in en yakın akrabalarından biri olan
General Mahir Sofian El Tikriti Amerikalılarla anlaşarak, kendisi
ve ailesinin 8 Nisan günü Irak dışına çıkarılmasını sağladı. 9
Nisan günü ABD ise bu iddialara pek karşılık vermiyor. Hatta
Amerikan deniz piyadelerinden Nick Kaufhold, medya temsilcileri ile
buluştuğunda birliğiyle Bağdat’a girdiği 9 Nisan gününü anlatmaktan
çok hoşlanıyor. Kaufhold, Irak’ın güneyindeki ağır çatışmalarla
karşılaştırıldığında, Bağdat’ın çok kolay düştüğünü reddetmiyor.
“Başkente doğru ilk adımlarımızı atarken, Irak ordusundan çok fazla
direniş gelmeyeceğini çok iyi biliyorduk” diyor Kaufhold. Ancak
Iraklı komutanların, Amerikan ordusu ile bir anlaşma yapmış
olabileceği yönündeki soruları ise yanıtsız bırakmayı tercih
ediyor. İttifak güçlerine karşı savaşmak ve Iraklılar‘a destek
olmak için Bağdat’a gönüllü savaşçı olarak giden 18 yaşındaki
Suriyeli bir genç ise 9 Nisan gününü Amerikalı deniz piyadesi Nick
Kaufhold’den çok farklı hatırlıyor. Amerikan askerlerinin dört
kurşunuyla ağır yaralanan genç, İngiliz gazetelerinde yer alan
demecinde “Ben Bağdat’a şehit olmaya gittim, ama başkentin ne kadar
çabuk düştüğünü gördüğümde şoka uğradım. Cumhuriyet Muhafızları’nın
ihaneti, Bağdat’ın Amerikalılar‘ın eline geçmesine neden oldu”
diyor. Askerler birbirini suçluyor Bağdat’ta eski liderlerinin geri
dönüp gerilla savaşını başlatmasını uman bazı Saddam taraftarları
da ordunun en üst kademelerindeki askerlerin ihanet ettiğinden emin
görünüyor. Dağıtılan Irak ordusu içinde ise herkes birbirini
suçluyor. Eski komutanlar, subaylarının kaçtığını görünce erleri de
evlerine gönderdiklerini iddia ediyorlar. Kaynak : Anne-Beatrice
Clasmann Deutsche Welle