Komplo teorileri
Abone olTV'de konuşanlar arasında çeşitli komplo teorilerini dile getirenler, bunun ABD veya İsrail tarafından örgütlenmiş provokasyon olduğunu savunanlar haklıdırlar.
TV'de konuşanlar çeşitli komplo teorileri geliştiriyor. Bunlar
çürütülmesi imkansız olan savlar. Bir mabedde insanları öldüren
kişilerin inançları ne olabilir ki?.. Dün yaşanan ve en az 20 Türk
vatandaşının ölümü ve 257'sinin yaralanmasıyla sonuçlanan
hunharlığın siyasi bir anlamı ve siyasi sonuçları mutlaka vardır.
Türkiye, Batı ittifakı içinde oluşunun, İsrail ile yakın ilişkiler
geliştirmiş olmasının ya da demokratik ve laik bir ülke olmasının
bedelini ödüyordur belki. Eylemleri gerçekleştirenlerin de bundan
bir beklentileri mutlaka vardır. Ancak sonuçta varılacak olan
noktayla onların beklentileri ne ölçüde çakışacaktır onu şimdiden
bilmek mümkün değil. TV'de konuşanlar arasında çeşitli komplo
teorilerini dile getirenler, bunun ABD veya İsrail tarafından
örgütlenmiş provokasyon olduğunu savunanlar haklıdırlar. Türkiye,
Irak savaşına katılmamasının cezasını almıştır ya da İsrail,
Türkiye'yi İran üzerine sürmek için böyle bir şey yapmıştır. Bunlar
çürütülmesi imkansız savlardır ve kanımca bize siyasi analiz
yapmada pek de yararları yoktur. Ayrıca bence inandırıcılıkları da
en azından zayıftır. Şimdilik eldeki verilerin birikmesini, olayın
sorumluluğunun kime ait olduğunu doğru öğrenmek her şeyden
önemlidir. Teoriler daha sonra geliştirilebilir. Gene de El
Kaide'nin ya da yerel bir uzantısının böyle bir saldırıyı
gerçekleştirmiş olması ihtimali düşük değildir. Bu eylem ve başka
ülkelerde dün gerçekleştirilen eylemler Usame bin Ladin'in deklare
edilmiş hedefleriyle uyum içindedir. Örgütün ulusötesi niteliğini
de iyi yansıtmaktadır. Eylemde birinci hedef olan Türkiyeli
yahudilerle birlikte işinde gücünde ya da sokaktan geçmekte olan
Müslüman vatandaşların hayatlarını kaybetmiş olmaları da el
Kaide'nin insana ve inanca yaklaşımıyla bağdaşıktır. Bu terör
eylemlerini büyük devletlerin provokasyonuna bağlamak el Kaide'nin
bir örgüt, hareket ve anlayış olarak niteliklerini göz ardı etmek,
en azından küçümsemek anlamına gelir. ÇETİN ALTAN HAKLI DEĞİL Mİ?
Ancak galiba bu aşamada asıl Türkiye'nin hedef alındığını, İstanbul
veya Türkiye yahudi cemaatinin saldırganlar açısından bu işin aracı
olduğunu söylemek yanlış sayılmamalıdır. Türkiye'de bu olayı da
kullanarak özgürlük alanını kısmak isteyenler çıkabileceği gibi,
gene yahudiler veya diğer azınlıklar üzerinden bu eylemleri
sürdürmek isteyen odaklar da bulunacaktır. Dünya genelinde olduğu
gibi Türkiye'de de arttığı anlaşılan antisemitizm nedeniyle bu
eylemden keyif duyacaklar da mutlaka vardır. Bu aşamada yaşanan
olayın insani boyutu daha doğrusu bunun eksikliği beni daha çok
ilgilendiriyor. 1986 yılında gene Neve Şalom sinagogunda
gerçekleşen katliamın ardından Çetin Altan yazmıştı. İnsanların
Tanrılarına yaklaştıkları yani en zayıf oldukları anlarında onları
öldürmek hangi inançla bağdaşır ki? Bu olsa olsa sefih bir
kalleşliktir. Bir mabedde insan öldürenlerin inancı ne olabilir ki?
Ya da böylelerinin hayatını şiddet şehvetinin değil de inancın
yönlendirdiği söylenebilir mi? Rahman ve Rahim olan bir Allah'ın
adını anarak sözlerine başlasa da bin Ladin ve gerek Müslüman
dünyadaki gerekse diğer dinlerdeki benzerleri temelde
nihilisttirler. Modern dünya ile sorunlarını ancak şiddetle
çözebilirler. Bu hareketler "öfke hareketleri"dir ve son tahlilde
siyaseten çıkmaz sokağı işaret ederler. Geçen günkü gazetelerde
Richard Holbrooke'un "Türkiye cephe ülkesidir" sözlerine yer
verilmişti. Bu Türkiye'nin önemini vurguladığı için öne
çıkarılmıştı. Şiddetin bugüne kadar bildiğimizden farklı bir
şekilde hayatımıza yeniden girme ihtimali belirdi. Bunun önlenmesi
için istihbarata ve polisiye tedbirler mutlaka gerekecektir. Ancak
güvenlik uğruna yeni yeni elde edilen özgürlüklerden vazgeçmek söz
konusu olmamalıdır. Hain ve korkak canilerin canına kıydığı herkese
Tanrıdan rahmet yakınlarına da metanet dilerim. Kaynak : Sabah