Komisyonda cumhuriyet tartışmaları
Abone olTBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Başbakanlık'a bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri ilginç tartışmalara sahne oldu. Görüşmelerin odak ismi Ömer Dinçer'di.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Başbakanlık ve bağlı
kuruluşlarının 2006 yılı bütçesi üzerinde söz alan CHP’li
milletvekilleri, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in durumunu
gündeme getirdi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Başbakanlık,
MİT, MGK, Atatürk Kültür, Dil, ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı,
TÜBİTAK, TÜBA, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Devlet Personel
Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2006 yılı bütçesinin
görüşmeleri devam ediyor. CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek,
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in, kendisine bağlı kuruluşların
bütçeleri ele alınırken Komisyona gelmemesini eleştirdi. Dinçer’in
durumunun sorun oluşturmaya devam ettiğini savunan Özyürek,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu sorunu çözmesi gerektiğini
ifade etti. Erdoğan’ın Dinçer hakkında bir değerlendirme yapma
zorunluluğu olduğunu ifade eden Özyürek, bürokraside görev alan bir
kişinin Anayasal düzene bağlı olması gerektiğini, aksini savunmanın
mümkün olmadığını kaydetti. Özyürek, "Dinçer eleştirilere karşı
çıkıyorsa gelir, burada yanıt verir" dedi. "CEMEVLERİNE DE AYNI
AVANTAJLAR SAĞLANMALI" Özyürek, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi
üzerinde görüşlerini dile getirirken, toplumun bütünüyle
kucaklanması gereken Ramazan ayında, farklı düşünen ve inanan
insanlara yönelik "farklı bir hava estirildiğini" ileri sürdü. Bazı
televizyon kanallarında, "tesettürlü olmayan kadınların farklı bir
konumda gösterildiğini ve her türlü rahatsızlığa uğrayabileceği
mesajı verildiğini" söyleyen Özyürek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
bu konuda uyarı görevini yapmasını istedi. Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın "tümüyle Sünni kesimin örgütü olmasının" toplumda
rahatsızlık yarattığını ifade eden Özyürek, "Bir insanının nerede
ve nasıl ibadet edeceğini belirleme hakkı devlette olamaz. Alevi
vatandaşlar, nerede ve nasıl ibadet edeceklerini belirleme hakkına
sahiptirler. ’Cemevleri ibadethane midir, değil midir’ tartışmaları
yanlıştır. Camilere hangi avantajlar sağlanıyorsa cemevlerine de
aynısı verilmelidir" dedi. Ramazanda beş yıldızlı otellerde iftar
yemeği verilmesinin "20 milyon nüfusu yoksulluk sınırında bulunan
bir ülkede hoş olmadığını" vurgulayan Özyürek, "Başbakan Erdoğan’ın
bu yöntemi tercih etmesinin de doğru olmadığını" söyledi. Yıllardan
beri telefonların dinlenmesi konusuna çeki düzen verilemediğini,
özel konuşmalarının dinlenmesinden rahatsız olduğunu anlatan
Özyürek, "Telefonların dinlenmesi hem gereksiz bir israf hem de
kişiyi huzursuz ediyor. Kimse bunun sorumlusu açıklığa
kavuşturulmalı ve bir düzen getirilmeli" dedi. "YABANCILARI
YÜREKLENDİRİYOR" CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş, Atatürk’ün
mirasını bıraktığı iki kurumun 12 Eylül’de kapatıldığını ve
mirasına el konulduğunu belirterek, "Bu, mülkiyet ve miras
gaspıdır" diye konuştu. Yabancıların Türkiye’nin üniter yapısının
bozulması, etnik ve dini kökene dayalı grup oluşturma çabaları
amacında olduğunu savunan Keleş, hükümetin yürüttüğü politika ve
ulusal politikaya sahip çıkan kurumların çalışmalarının
engellenmesi yönündeki tavrın kabul edilemez olduğunu söyledi.
Keleş, "Askeri kurumlara yapılan saldırı ve taleplere, gerekli
tepki gösterilmiyor. Başbakan’ın YAŞ kararlarına muhalefet şerhi
koymasının anlamı ne, yabancıları yüreklendirmekten başka...
Başbakan, dış politika danışmanlarının etkisiyle yaptığı
konuşmalarla dış politikaya yarardan çok zarar veriyor" dedi. Bu
yılki 19 Mayıs törenlerinde geçmiş yıllardaki heyecan ve coşkuyu
görmediğini söyleyen Keleş, "Kırmızı morlu rakkase kıyafetleri
içindeki genç kız ve erkekler, hiçbir sanat değeri taşımayan
müzikler eşliğinde sallandı" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin’in, 19 Mayıs törenlerinin Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından düzenlendiğini söylemesi üzerine Keleş, "Görev
alanınızda olmamasına rağmen, 19 Mayıs törenlerindeki bu
yozlaşmaya, Hükümetin bir üyesi olarak izin vermemelisiniz" dedi.
"DİNÇER, ÜLKENİN SORUNUDUR" CHP Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü
ise Başbakanlık Müsteşarı Dinçer’in, bir dergide yayınlanan
makalesinden bölümler okuyarak, "Bu sorun sadece bizim değil,
Başbakan’ın da AKP’nin de ülkenin de sorunudur" dedi. CHP Trabzon
Milletvekili Akif Hamzaçebi de Dinçer’in sıradan değil,
bürokrasinin tepesinde ve yarı siyasi bir kişiliğe sahip olduğunu
belirterek, "Bir arkadaşımız, kendisi için ’Cumhuriyet düşmanı’
dedi. Bu, ağır bir itham... Bu makaleye hala sahip çıkıyorsa bu
suçlamayı hak ediyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan’ın,
"bürokratik oligarşiden şikayet ettiğini" kaydeden Hamzaçebi,
"Başbakan’ın bürokrasiden şikayet etmesini, Başbakan’ın bürokrasiyi
yönetme yetersizliği ve kapasite yoksunluğuna bağlıyorum.
Bürokrasiye hedef gösteremeyip sonra dönüp ’işler yürümüyor’ diye
şikayet etmek, sıradan vatandaşın yakınmasına benzer" diye konuştu.
"BAŞBAKAN, BAŞBAKANLIK YAPMALI" Başbakan Erdoğan’ın, "ayaküstü
konuşma hakkına sahip olmadığını" belirten Hamzaçebi, "Sayın
Başbakan, Dubaililerin nereye kule yapacağıyla niye uğraşıyor? Bu,
emlakçılıktır. Neden bu işe soyunuyor? Ben kendisini Başbakan diye
biliyorum. Başbakan, başbakanlık yapmalıdır" görüşünü savundu.
Erdoğan’ın, "Gerekirse sınırötesi operasyon yaparız" dediğini,
ancak daha sonra ABD’den gelen itiraza yanıt vermediğini kaydeden
Hamzaçebi, "Biz CHP olarak sözünün arkasında durmasını bekliyoruz.
Türk milletinin onurunu ayaklar altına almaya hakkı yoktur.
Gerekiyorsa Meclis’e gelir, yetki alır ama ayaküstü konuşmaz"
dedi.