Kök hücrede devrim niteliğinde buluşlar
Abone olABD'li bilim adamlarının görme fonksiyonunun düzelmesi ve kök hücre alanında devrim niteliğinde buluş yaptı.
TÜRK Hematoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Muhit Özcan, ABD'li
bilim adamlarının görme fonksiyonunun düzelmesi ve insanın bir
hücresinin yeniden programlanması konusundaki çalışmalarının devrim
niteliğinde olduğunu söyledi. Prof.Dr. Özcan, “Bunlar insanoğlunun
1969'da aya atılan ilk adımı kadar önemli. Ancak kesin sonuçlara
ulaşmak 10- 20 yıl daha alabilir” diye konuştu.
Türk Hematoloji Derneği, Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre
Tedavileri konusunda, Amerika ve Avrupa'dan sonra en önemli ve en
büyük üçüncü kongreyi, Antalya Belek'teki Xanadu Otel'de
gerçekleştirdi. Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinden 300'ü aşkın
uzmanın katıldığı ve 3 gün süren kongrenin bitimiyle birlikte Türk
Hematoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Muhit Özcan, THD Genel
Sekreteri Prof.Dr. Mutlu Arat, Fransa Poitiers Üniversitesi'nden
Dr. Ali Turhan ve İngiltere Anthony Kordon Kanı Bankası'ndan Dr.
Alejandro Madrigal değerlendirme yaptı.
ABD'li bilim adamlarının yaptığı iki ayrı araştırmayı açıklayan
Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Muhit Özcan, son 5 yılda
Türkiye'de kök hücre kullanılarak yapılan kemik iliği nakli
sayısının 600'den 1200'e çıktığını ama bu sayının aslında 3- 4 bin
olması gerektiğini söyledi. Kök hücrenin kemik iliği naklinde iki
önemli alanda çok umut verici gelişmeler ortaya çıktığını kaydeden
Prof.Dr. Özcan, “Kök hücre araştırmaları henüz doğmamış bir bebek
gibi ama çok umutluyuz. Araştırmacıların son dönemde ulaştığı iki
yeni veri bulunuyor ve bunlar insanoğlunun 1969'da aya atılan ilk
adımı kadar önemli. Ancak kesin sonuçlara ulaşmak 10- 20 yıl daha
alabilir” diye konuştu.
İLK ARAŞTIRMA: KÖK HÜCRE RETİNAYA
Prof.Dr. Muhit Özcan, ilk araştırmayı şöyle anlattı:
“Bu araştırmalardan ilki farelere dışarıdan verilen embriyonik kök
hücrelerinin gidip retinaya yerleşmesi ve görme fonksiyonunda
düzelmeye yol açması. Kolombiya Üniversitesi'nden Stephen Tsang'ın
araştırması, yan görüş kaybı ve az aydınlatılmış alanlarda görme
zorluğu (gece körlüğü) ile karakterize edilen bir retinal hastalık
grubu olan ‘Retinitis Pigmentosa’nın (RP) tedavisi için umut oldu.
Hastalık, retinada görmeyi sağlayan hücrelerde hasara neden oluyor
ve bu hastalık ABD'de 10 milyon, Türkiye'de ise 2.5 milyon kişide
görülüyor. Tsang ve arkadaşları, RP hastalığı taşıyan farelerin göz
dibindeki retinaya embriyonik kök hücre transfer ettiler. Retinaya
yapılan nakil sonrası o kök hücrenin hem oraya yerleştiği, hemen de
faaliyet görmeye başladığı anlaşıldı.
Çalışma ile farelerde, embriyonik kök hücrelerin RP'yi düzelterek
görme kaybında iyileşmeye yol açtıkları gösterildi. Bu önemli bir
bulgu ama burada sorun, deneye katılan farelerin yarısında kanser
gelişmesi. Tsang, kök hücrenin kanser yapabilme sorununu aştıktan
sonra insan deneylerine geçeceklerini söyledi.”
İKİNCİ ARAŞTIRMA: HÜCRE PROGRAMLAMA
Prof.Dr. Özcan, ABD'deki Stanford Üniversitesi'nden Marius Wernig
ve Thomas Vierbuchen'in yaptığı ikinci araştırmayı ise şöyle
anlattı:
“İkincisi ise dışarıdan kök hücre vermeye gerek duyulmadan insanın
kendi bir hücresini yeniden programlayıp sinir hücresine
dönüştürmesi ve hasarlı dokunun tedavi edilmesini içeriyor. Yani
evrim teorisini düşünün, insanı alıyoruz yeniden maymuna geri
gönderiyoruz ve yeniden programlayıp daha ileri bir düzeyde insana
dönüştürüyoruz. Hücre mühendisleri herhangi bir bağ dokusunu alarak
9 geni aktive edip hücreyi yeniden programladı. Hasarlı doku
dışındaki bir bağ doku hücresi, genetik değişikliklerle kök hücre
özelliği kazandırılarak sinir hücresi halini aldı. Dışarıdan kök
hücre vermeden hücrede genetik değişiklik yapıldı. Bu şekilde
dışarıdan verilen embriyonik kök hücrelerin olası riskleri de
ortadan kaldırılıyor.”
‘KANSERDEN DİYABETE UMUT OLUR’
Prof.Dr. Muhit Özcan, bu gelişmenin kanserden diyabete kadar birçok
hastalığın tedavisinde yararlı olacağını belirterek, şunları
söyledi:
“İnsanın kendi sıradan bir hücresi sinir hücresine dönüştürülüyor.
Vücudumuzda milyarlarca hücre var. Ciltten, cilt altından bir hücre
alıp kendi hücrenle istediğin gibi oynayabilirsin. Mesela bir
ilacın yan etkisi mi var? Alırsın hücreyi yeniden programlarsın ve
o ilacın vücuttaki yan etkisini kaldırırsın. Terminatör filminde
adam kesildikçe kalkar yürürdü. Kesilmiş yeri programlıyorsun,
hasta iyileşiyor. Mesela diyabet hastasında insülin salgılayan
hücre yok. O bölgedeki hücreyi programlıyoruz insülin salgılayan
hücreye dönüşüyor. Dışarıdan kök hücre yok. Kanserden diyabete
kadar tüm hastalıkların tedavisi için umut olur.”
‘KORDON KANI BANKASI ANONİM OLMALI’
İngiltere'deki Anthony Kordon Bankası'nda görev yapan Dr. Alejandro
Madrigal ise kişisel olarak kordon kanı saklanmasının çok doğru
olmadığını belirterek, Anthony'de kurulan kordon kanı bankasının
anonim şeklinde olduğunu kaydetti. 1974'de dünyanın ilk kordon kanı
bankası olarak kurulan Anthony'de bugüne kadar 400 bin kayıtlı
vericinin bulunduğunu ve 14 milyon gönüllü vericinin de transplant
için sırada beklediğini belirten Dr. Madrigal, “Türkiye'de yeni
kurulması planlanan kordon kanı bankası için bölgelere, etnik
kökenlere göre yıllık ihtiyaca göre kordon kanı toplanarak anonim
bir banka kurulması daha doğru ve yararlı olacaktır. Türkiye'de
doğum hızı çok yüksek ve hepsinin kordon kanının veri bankasına
alınması hem mümkün değil, hem de gereksiz. ABD'de yılda 2 milyon
doğum var ve yılda 15 bin kordon kanı veri bankasına alınıyor.
Toplanan kordon kanları herkesin kullanımına açık olmalıdır.
Lösemili bir kişinin kendi kordon kanınından kök hücre uygulanırsa,
yeniden lösemi tehlikesi mevcuttur. Bu doğru bir yaklaşım değil.
Türkiye'nin önceliği ulusal bir yapılanma ile kendi içinden bu veri
bankası kurulması olmalıdır” diye konuştu.
Kordon kanı toplanmasına ilişkin THD Başkanı Prof.Dr. Muhit Özcan
ise yaptığı uyarıda, anne ile bebek arasındaki bağı oluşturan
kordon bağının en geç 36 saat içinde alınarak uygun koşullarda
saklanması gerektiğini söyledi. Prof.Dr. Özcan, kişilerin özel
olarak saklamaya başlattıkları kordon kanlarının alınma süresinin
72 saati bile bulduğunu ve buna dikkat edilmediğini söyledi.
Prof.Dr. Muhit Özcan, kordon kanınından daha çok hücre elde
edebilmek için bazen de çok erken alındığını ve bu durumunda o anda
bebek için tehlike oluşturduğunu kaydetti.