Koğuşun AĞASI Tuğba
Abone olTuğba, cezaevi hayatını anlattı. İşte parmaklıkların ardındaki Tuğba Özay...
Tuğba Özay tahliyesinin ardından birçok gazete ve
televizyona açıklamalarda bulundu.
* Cezaevinde geçirdiğin ilk günü anlatır
mısın?
Cezaevine çok geç bir saatte gece 01.30’da getirildim. Geleceğim
cezaevindekilere haber verilmiş. Bütün millet orada başıma
gelenleri televizyonlardan takip etmiş. Zaten içeriye girdiğimde
kendimde değilmişim.
* Nasıl yani?
İçeriye girmişim, herkese gülümseyip geçmiş olsun dedikten sonra
sigara uzatmışım. Sabaha kadar oturup sohbet etmişim. Sen niye
burdasın o niye burada diye herkese tek tek sormuşum. Televizyonu
açtırıp benimle ilgili çıkan haberleri izlemişim. Tabi bunları bana
anlattılar o geceyi çok iyi anımsamıyorum.
YATAĞIM KÜÇÜK GELDİ
* Orada sigaraya mı başladın?
Sigaraya adliyede başladım. İçerdeykende çok içtim ama bırakmayı
düşünüyorum. Bununla ilgili de bir anım var. Cezaevine Azeri bir
bayan gelmişti. Ona sigara uzatım. Bana kullanmadığını söyleyince
“merak etme yakında başlarsın” dedim. Ertesi günden itibaren kadın
tiryaki oldu.
* Peki uyandığın o ilk sabah ne hissetin?
O gece sabaha karşı 04.30 gibi yatmışız. Gözümü açtığımda başımda
görevlileri gördüm. Benim yatağa sığıp sığmadığımı konuşuyorlardı.
Bütün görevliler başımdaydı merakla öylece bakıyorlardı. Olayın
şokunu o sabah yaşadım. Ben nerdeyim diye avluda çığlık çığlığa
bağırdım. Bütün cezaevi bana destek olmak için ayaklandı
* Yatağa sığdın mı?
İlk gece ayaklarım dışarıda uyudum. Zaten sonra bana güzel bir
yatak ve dolap verdiler.
* İçerdekiler sana nasıl telkinlerde
bulunuyorlardı?
Ben yabancılar koğuşundaydım. Türklerle irtibatım yoktu. Diğer
koğuşların avlularına çıkamıyordum. Herkes bizim koğuşun avlu
tarafında hücre gibi yerin camına gelip Tuğba Hanım diye
sesleniyorlardı. Cam çok yüksekti. Onlarla konuşabilmek için
sandalyelere üstüste koyup cama ulaştım. Küçücük bir camdan
insanlara elimi uzatmaya onların ellerine tutmaya çalıştım.
* Orada koğuş ağası gibi biri var mıydı?
Benim olduğum yerde koğuş sorumlusu kim olabilir ki. Koğuş
sorumlusu bendim. Bunun için oylama yapıldı. 20 kızın 20’si de
benim koğuş sorumlusu olmamı istedi. Yabancı koğuşta olduğum için
dünyanın dört tarafından insanlar vardı. Ben de orada Türkiye’yi
temsil ediyordum. Merak etmeyin ülkemi en iyi şekilde temsil ettim.
(gülüyor.)
Bana patron diyorlardı.
* Yabancılar sana ne diye hitap ediyorlardı?
Özellikle zenciler bana patron diye hitap ediyordu. Diğerleri de
patron demeye başlamıştı. Hepsinin bütün sorunlarıyla yakından
ilgileniyordum. İçeride gerçekten çok güzel dostluklar bıraktım.
Keşke dışarıda da böyle dostlarım olsaymış.
* Cezaevine ilk girdiğin gün yanına ilk kim
geldi?
Önce avukat sirkülasyonu yaşadım. Kendi avukatlarımın dışında
hiçbir avukatla görüşmeyeceğime dair hemen bir dilekçe verdim. Onun
dışında Türkiye’nin her yerinden beni görmeye geldiler. Annem ve
babamın dışında benimle görüşmek isteyenlerin özel izin almaları
gerekiyordu. Beni ziyarete ilk olarak Uğur abi(Dündar) geldi.
Yayından sonra beni yine ziyaret etti. Sonra Beyaz geldi.
* Seni en duygulandıran ziyaret...
Uğur abi(Dündar) ile ilk karşılaştığımda birbirimize sımsıkı
sarıldık ikimizin de gözü doldu. Yine de güçlüydüm çok ağlamadım.
Ama Beyaz’ın geldiği gün başkaydı. O gün benim çok duygusal bir
günümdü. Beyaz’la bizi görüştürdüklerinde çok kötü oldum.
Birbirimizi sımsıkı sarılıp ağladık. İkimizde çok kötü olduk.
* O an hissetiğin neydi?
Bir insan dışardan geliyor ve biraz sonra onlar gidecek ve sen
orada kalacaksın düşüncesi beni etkiledi. Beyaz oraya çekim
ekibiyle birlikte gelmişti. O ekipten benim tanıdığım birlikte
çalıştığım insanlar vardı. O insanları görmek beni
duygulandırdı.
* Seni en çok etkileyen olay ne oldu?
29 yıllık hayatımda kuzenlerimi içeride tanıma fırsatım oldu. İkisi
de polis. Öz amcamın oğulları. Kuzen olduğumuzu babamın
televizyonlara çıkmasıyla öğrenmişler. Önce bana mektup yolladılar
sonra irtibat sağlandı ve beni ziyarete geldiler. Tam Türk filmi
gibi.
* Annen maddi kaybının yaklaşık 2 milyon YTL olduğunu
söylemişti...
Doğru. Cezaevine girmeseydim 2 tane sinema filminde oynayacaktım.
Zeytinyağlı sabunlar çıkartacaktım. Pilates DVD’si hazırlamıştım.
Bazı internet siteleriyle ortaklığım olacaktı. Açılışları,
tanıtımları saymıyorum bile. Hepsini hesap ederseniz benim kaybım
bu rakamdan çok daha fazla.
* Yaşadıklarından sonra imajının bozulduğunu düşünüyor
musun?
Hayır. Ben hep işinde gücünde çok çalışan bir insandım. Bazı
şeylerin bedelini çok ağır bir şekilde ödedim. Ama her şeyden
olumlu bir şey çıkarmaya çalışıyorum. Artık bir misyonum var ve
insanların sesi olmak istiyorum.
* İşlerinde azalma olabilir mi?
Cezaevinden çıktığımdan bu yana inanılmaz teklifler alıyorum. Daha
biraz önce aradılar. Ama hiçbirini kabul etmiyorum. Bunların içinde
sinema, dizi, tanıtımlar, programlar her şey var. Kitabımla ilgili
teklifler de var. Bırakın bunları albüm teklifi bile aldım.
* 2 milyon YTL’lik kaybını kısa sürede toparlayacağına
inanıyor musun?
Aslında benim para pul gibi bir derdim yok. Beni çalışmayı ve
sosyal olmayı seven bir insanım. Bunların hepsini telafi edeceğimi
biliyorum. Telafi etmesemde benim için çok dert değil. Ben
kazandığım gibi paylaşmayı seven bir kadınım. Kendime güvenim
tam.
* Cezaevinde kendinle ilgilenebiliyor muydun?
Kendime çok iyi bakıyordum. Herkese sabahları spor yaptıyordum.
Tahliye haberini duyduğumda saçımda badem yağı maskesi yüzümde
yoğurt limon suyu bal maskesi vardı. Saçlarım kendi rengi olduğu
için sorun olmadı. Cezaevine 60 kilo girdim yine 60 kiloyla
çıktım.
Vatan / Gülşen Yüksel