Koç'tan reality şovlara dahi çözüm
Abone olKültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç göreve hızlı başladı. Yeni Bakan Koç, gündemin sıcak konularından reality şovlara dair parmak basarak süper bir çözüm üretti.
Fransız İhtilali'nin hemen öncesinde Fransız kraliçesinin
açlıkla karşı karşıya kalan halka seslenerek, "Madem ekmek yok, siz
de pasta yeyin" şeklindeki çözüm önerisinin bir benzeri de Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç'tan geldi. Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla Koç, RTÜK`ün aile eksenli programları denetleme kararında
etkili olan vatandaşlara, ``Bu programlar sansür edileceğine siz
izlemeyebilirsiniz`` önerisinde bulundu Atilla Koç, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Sosyal Tesisleri`nde düzenlediği basın
toplantısında Bakanlığının kültür politikasını açıkladı. Devletin
kültür politikasını empoze etmeyeceklerini, batıya karşı kompleks
duymayacaklarını dile getiren Koç, vatandaşların huzuruna bu
şekilde yönlendirici olmayan bir kültür hareketiyle çıkacaklarını
söyledi. Koç, kitap konusunda iyi gelişmeler yaşanmaya başlandığını
KDV`lerin henüz yüksek olduğunu, ancak önümüzdeki günlerde alınacak
tedbirlerle düşürülebileceğini söyledi. Atilla Koç, kitap konusunda
yaşanan iyi gelişmelere karşın kitap okuyucusu konusunda aynı şeyi
söyleyemeyeceklerine işaret ederek, ``Bu gerçeği değiştirmek için
çalışaçağız. Kütüphane ile eğitim kurumlarının işbirliğini ve
eğitim sonrası kütüphaneye giden insan sayısını artırmayı
planlıyoruz`` diye konuştu. Kütüphanelere ulaşmayı kolaylaştırmak
amacıyla dijital altyapıyı geliştireceklerini ifade eden Koç, pek
çok projeyle de vatandaş karşısına çıkacaklarını söyledi. İlk
projenin Gaspıralı projesi olduğunu söyleyen Koç, bu projeyle Kiril
alfabesinin Latin alfabesine çevrileceğini kaydetti. Bakan Koç,
``Gaspıralı`nın ruhu herhalde bu girişimimizden memnundur`` dedi.
Diğer bir projenin el yazması eserlere yönelik olduğunu anlatan
Koç, el yazmalarının bibliyografik denetim altına almak ve
araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla eserleri birarada
toplanmasını sağladıklarını söyledi. Koç, bugüne kadar 25 bin 653
künyeyi kapsayan 32 ciltlik yazma eser kataloğu hazırlandığını,
ayrıca ilk koleksiyonlarına ait yazma eser tespit fişleri
çıkarıldığını basılı olan 32 ciltlik toplu katolağun yanı sıra
bugüne kadar basılmayan 59 bin 339 adet tespit fişini içeren iki
CD`lik bir yayının da hizmete sunulduğunu anlattı. Türkiye`de 300
bin civarında el yazması eser bulunduğunu söyleyen Koç,
``Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü`ne bağlı 14`ü yazma eser
kütüphanesi olmak üzere, toplam 30 kütüphanemizde ise 161 bin 10
adet yazma eser mevcuttur. Eserlerin yıpranmaması ve geleceğe
ulaştırılması bakımından mikrofilm ve CD arşivleri
oluşturulmaktadır. Bu çerçevede bugüne kadar 13 bin 53 adet eser
mikrofilim ortamında, 32 bin 950 eser CD ortamına aktarılmış olup
halihazırda toplam 46 bin 3 adet eser dijital ortamda hizmete
sunulmaktadır`` diye konuştu. Bakan Koç, Mevlana`nın doğumunun
800`üncü yıldönümü olması nedeniyle 42 trilyon liraya malolan
Mevlana Kültür Merkezi`ni hizmete sunduklarını, 2007 yılının da
Mevlana yılı ilan edilmesi için UNESCO nezdinde girişimler
başlattıklarını kaydetti. Türkiye`de nüfusun ve yüzölçümünün
gerektirmeyeceği biçimde bazı illere kültür merkezi yapıldığını ve
hala tamamlanmayan 80 civarında su basmanı seviyesinde kültür
merkezi bulunduğunu kaydeden Koç, bu merkezlerin çoğunun politik
nedenlerle yapıldığını kaydetti. Koç, bunların masraflarının
Timur`un Fili haline geldiğini söyledi. Doğuda 14 ilde sinema
bulunmadığını söyleyen Koç, 2005 yılında bunu kabul etmenin mümkün
olmadığını kaydetti. Koç, henüz tamamlanmayan kültür merkezlerinde
tiyatro, opera, bale ve sinema etkinliği yapılacağını kaydetti.
Tamamlanmayan kültür merkezlerini isteyen valiliklere
devredeceklerinin de altını çizen Koç, ``Çünkü biz bu bütçeyle
ancak 300 yılda tamamlarız, bu bize ders olsun. Böyle projelere
başlarken ayağımız yere basmalı. Türkiye yarım kalmış projeler
mezarlığına dönmüş`` dedi. Güzel sanatların yeni bir anlayış
çerçevesinde kamuoyunun gündemine taşınacağını belirten Koç, 81
ilde her ay mutlaka tiyatro gösterilerini yapılacağını, musiki ve
halk müziği konseri gerçekleşeceğini söyleyerek, sanatçıları
Anadolu`ya gitmeye çağırdı. Koç, Ankara ve İstanbul`daki
vatandaşlar neyi izliyorsa Hakkari`deki vatandaşların da aynı şeyi
izleyeceklerini dile getirdi. Bakan Koç, bir gazetecinin gelin
kaynana programlarına müdahale edilip edilmemesi konusundaki
görüşünü sorması üzerine, ``Pijamayla dışarı çıkmanın cezası
yoktur, ama kimse pijamayla dışarı çıkmaz. Ben yasakçı bir anlayışa
sahip değilim. Demek istediğim RTÜK`e telefon edip neden bu
programları kaldırmıyorsunuz diyorlar, peki siz neden bu
programları izliyorsunuz`` dedi. Bakan Koç, demokrasinin sabır ve
kendi kendine disiplin rejimi olduğunu söylerken, konunun oto
kontrolle çözülmesi gerektiğini savundu. Bakan Koç, bakanlık olarak
prestij eserler basıp daha çok yere ulaşacaklarını söylerken
Türkçe`nin yazı dilini dünyaya tanıtmayı amaçladıklarını anlattı.
Bakan Koç, bunu yaparken, hiçbir şekilde ideolojik
yaklaşmayacaklarını söyledi. Koç, ``Benim sevdiğim bir kitap
Slavya`da Arap dünyasında satmayabilir, biz batıda algılanabilecek
yazar ve eserleri tercih edeceğiz, ama şunu söylemek gerekirse A ya
da B ideolojisinde de olsa dünyanın farklı yerinde kendini okutacak
bir Türk yazarı benim iftiharımdır`` dedi. Bakan Koç, pek çok
yazarın Nazım Hikmet, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Elif Şafak gibi
tanınmasını arzu ettiğini belirtti. Geçmişte dünya klasiklerinin
Türkçeye çevrildiğini fakat kendilerini Türk kültür sanat ve
edebiyatının yurtdışında tanıtmak istediklerini söylen Koç, bu
nedenle TEDA projesiyle (Türk Kültür Sanat ve Edebiyat Eserlerinin
Türkçe Dışındaki Dillerde Yayınlanmasına Destek) eserlerin başka
İngilizce olmak üzere Rusça, Almanca ve Arapça`ya da çevrileceğini
ifade etti. Bakan Koç, Nobel ödülü alan bazı yazarların Ahmet Hamdi
Tanpınar`dan daha üstün olmadığını söyledi. Gazetecilerin
sorularını yanıtlayan Koç, Türkiye`nin kültür politikasının hala
sıkıntılı olduğunu ve gelen her hükümetle revize edildiğini
söylerken ``Artık projeler revize tutmuyor`` dedi. Koç, Avrupa
Konseyi`nde Türk kültür politikasının yer alması için
çalışacaklarını ifade etti. Ankara`da yarım kalan yeni konser ve
gösteri salonunun da en kısa zamanda bitirileceğini söyleyen Koç,
bir resim sanatı merkezi oluşturmayı da amaçladığını söyledi. Bakan
Koç, müzecilikte mimar faktörünün önemli olduğunu söylerken,
``Müzeyi yapan mimar müzesine prestij de kazandırıyor, bu nedenle
Ankara`da Anadolu Medeniyetleri Müzesi`nin devamı biçimde bir müze
yapılması için dünyanın önde gelen mimarlarından birine müze
yaptıracağız`` dedi. Bir gazetecinin ``Bakanlığa alınacak sanatçı
alımının durdurulması konusunda ne yapacaksınız?`` sorusu üzerine
Koç, hukuken yapılması gereken herşeyi yapmayı planladığını
söyledi. Bakan Koç, Sponsorluk Teşvik Yönetmenliği`nin de 15 güne
kadar çıkarılacağını anlattı. ``Türkler Sergisi``nde bulunan pek
çok eserin başka ülkelere ait olduğunu söyleyen Koç, bu nedenle
Türklerin yaptığı ancak örneğin Moskova`ya ait olan eserin farklı
yerlerde sergilenmesi için o ülkenin ilim adamlarından görüş
alınması gerektiğini kaydetti. Koç, ilim adamlarının ``Eserlere bir
şey olacak korkusu``nu kabul ettiğini söyledi. Bakan Koç,
Almanya`da Vakit Gazetesi`nin yasaklanmasına ilişkin olarak da
konunun muhatabının Adalet Bakanı olduğunu söylemekle yetindi.