Kobani eylemlerindeki öfkenin nedeni ne?
Abone olIŞİD'in Kobani saldırılarını protesto etmek için düzenlenen sokak eylemlerindeki öfkenin perde arkasında ne var?
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağırısı üzerine
Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kobani bölgesine yönelik Irak ve Şam
İslam Devleti (IŞİD) örgütünün saldırılarını protesto etmek için
sokağa çıkanların amaçları ve istekleri nedir? Neden bu kadar
öfkeliler?
IŞİD'in Kobani saldırılarını protesto etmek için düzenlenen sokak gösterileri kısa sürede çatışmalara ve banka, okul ve diğer resmi dairelere yönelik saldırılara dönüştü. Al Jazeera Türk sokaktaki bu öfkenin sebeplerini akademisyenler Mesut Yeğen ve Vahap Coşkun ile Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal'a sordu.
Çözüm Süreci’nin gecikmesi ve hükümetin son üç haftada Kobani’de
yaşananlara ilgisizliği, öfkeyi büyüttü. Kürtlerde, “Türkiye,
Kobani’nin düşmesini bekliyor.” algısı oluştu. Kürtler, Türkiye’nin
her tarafında bu tür reaksiyonlar verecekler. Bir de uzun süredir
adım atılmayan bir Çözüm Süreci var. Kobani ile Çözüm Süreci
gerilimi birleşmiş durumda. Kürtlerin, içinde bulundukları
devletlere yaklaşımları açısından tüm Ortadoğu’da yeni bir döneme
giriyoruz. Türkiye’nin resmi mahfillerindeki algıyı
anlayabiliyorum. “Kobani ile bizim ne alakamız var?” diye
soruyorlar. Ama Kürt yurttaşlar, “Ben bu ülkenin ordusunda görev
yapıyorum, vergimi veriyorum ve benim kardeşim orada kıyılıyor.”
diye düşünüyorlar ve “Bu devlet eğer benim devletimse oradaki
kardeşime yardım etmeli.” diyorlar.
Kobani’deki Kürtlerin temsilcileri, kendilerine silah yardım
yapılması ve peşmergenin geçeceği bir koridor kurulmasını
istiyorlar. Kobani’ye Türkiye haricinde hiçbir yerden silah ve
malzeme yardımı gidemez. Ama PKK’nin yardım etmesine Türkiye’nin
dengeleri izin vermiyor. Olası en makul çözüm, Irak Kürdistan
Bölgesel Yönetimi’ne silah yardımı yapma izni verilmesi.
Türkiye’nin Kobani’ye söz konusu yardımı çoktan yapması gerekirdi.
Ankara bunu illa açıkça yapmak zorunda değil. Daha önce nasıl Özgür
Suriye Ordusu ve Türkmenlere insani yardım yapıyorum diyerek silah
yardım yaptıysa, buraya da aynısını yapabilir. Benim gördüğüm, hem
IŞİD karşıtı koalisyon hem de Türkiye, Kobani’de PYD’nin burnunun
sürtülmesini istiyor. Ama bence burun sürtme aşaması çoktan
geçildi.
Kobani’de IŞİD ile Kürtler arasında 16 Eylül’den beri devam eden
çatışma, bölgede çok büyük hassasiyet yarattı. İlkin; Kobani’nin
PKK için sembolik ve stratejik önem arz eden bir yer olduğu
unutulmamalı. PKK medyası, tüm Kürdistan’ın geleceğini Kobani’deki
çatışmalara bağlayan bir ruh halinin yaratılmasını sağladı.
Dolayısıyla Türkiye’deki PKK tabanında, Kobani’de yaşananlara
ilişkin bir duygudaşlık oluştu. İkincisi; Kobani’deki IŞİD
saldırılarını protesto etmek için yapılan sokak eylemleri, PKK’nin
genel siyaseti içinde düşünülebilir. PKK, sokaktaki şiddeti
kullanarak siyaseti şekillendirmeye, Türkiye bir karar alacaksa,
kendi istediği yönde ve onun hareketlerinin sonucunda almasını
sağlamaya çalışıyor. Yani bunu kendilerinin bir siyasi kazanımı
haline getirmeyi hedefliyor.
Üçüncüsü; -bu konu etrafında henüz düşünüyorum, tam emin değilim-
eğer PKK içinde Çözüm Süreci’nin sona ermesini isteyenler varsa,
Kobani’yi bu Çözüm Süreci’nin sona ermesi için meşru bir gerekçe
haline getirmek hedefleniyor olabilir. Bunun üzerinden bir siyaset
yürütmek arzulanabilir. Uzun süredir, “Kobani düşerse, Çözüm Süreci
biter.” şeklinde ifadeler kullanılıyor. Bunun üzerinden de bir
siyaset inşa ediliyor. Sokaktaki hareketler, bunun çok açık bir
şekilde göstergesi.
Ortadaki durum sadece şu: Orada Kobani diye küçük bir ilçe var. Bu
ilçede yaşayan Kürt toplumu çok küçük ve etrafı IŞİD gibi vahşi bir
grup tarafından sarılmış. Boğaz kesme ve tecavüz etme gibi
eylemleri tüm dünya tarafından bilinen, bunları zaten dünyaya
göstere göstere yapan bir gücün ablukasında olan çok zayıf ve küçük
bir Kürt toplumu, Kobani’de 16 Eylül’den beri saldırı altında.
Şimdi bu durum doğal olarak Kürt toplumunda duygusal kırılma,
infial ve öfkeye yol açıyor. Yani ben bunun sadece Türkiye’ye özel
olduğunu düşünmüyorum; bizzat bunun bütün dünyaya, uluslararası
topluma yöneltilmiş bir öfke olduğunu düşünüyorum. Bu elbette
benim, göstericilerin şiddet eylemlerini onayladığım anlamına
gelmesin.
Suriye’deki Kobani’de yaşayan insanlar ile Türkiye’deki Suruç’ta
yaşayan insanlar akraba. Yani bildiğin amca, teyze, hala, dayı,
kuzen gibi birbirine yakın insanlar. Bundan dolayı IŞİD’in
saldırılarına karşı akrabalarına Türkiye’nin yardım etmesini
istiyorlar. Kobani’ye geçmek istiyor insanlar. Türkiye nasıl
Türkmenlere yardım ettiyse aynı şekilde Kobani’ye de yardım
edilmesini talep ediyorlar.
Adana’da yaşanan TIR olayında Türkiye’nin Türkmenlere silah
gönderdiğini biliyoruz. Bunu hükümet bizatihi kendisi açıkladı.
Şimdi Kobani’de 16 Eylül’den beri eşitsiz bir mücadele yaşanıyor.
Kobanililer, kendi evlerinde mütecaviz bir saldırıya maruz
kaldılar. Mağdur oldular. Mağdurla mütecavizi aynı kefeye
koyamazsınız. Kürt Sorunu’nu, dört ayrı ülke dahilinde, yani
Türkiye, Suriye, Irak ve İran çerçevesinde düşünmek zorundasınız.
Eğer Kürt Sorunu’nun sadece bir yerde yaşandığını düşünüyorsanız,
onu çözemezsiniz. Bu, meseleyi anlayamamışsınız demektir.