31 Mart Yerel seçimlerinde elde ettiği başarı CHP’si ve Genel
Başkanı Özgür Özel tarafından oldukça vakur bir şekilde
karşılandı diye düşünürken bu siyasi rüya üç ayda sonlanma
noksanına geldi. Özel’in siyaseten
yaptığı "normalleşme" çıkışı doğruydu.
Özgür Özel gerçek manada devlet adamı gibi davrandı. Seçim sonrası
ilk ziyaret edilecek ülkeler için Kıbrıs ve Azerbaycan’a karşı
söylemleri Özel’in duruşunu mühürlemişti.
Ama ne yazık ki bu duruş ve söylem sadece 3 ay sürebildi. Devam
edemedi. Ayakta duramadı yıkıldı.
Klasik, bilindik CHP işte, hemen eski rolüne geri döndü. Özel’in
baskı ve zorlamayla bu noktaya geldiği yapılan açıklamadan da
belli.
"Bugünden 1,5 yıl sonrası bir erken seçimi olası
görüyorum. İstiyor muyum, gelecek hafta olsun
istiyorum."
Özel'in bu çıkışında Yılmaz Özdil'le girdiği tartışma ve o
tartışmanın nedeni olmalı.
Özdil, yerel seçimden birinci çıkan Özel'in erken seçim
istememesini hazmedemedi.
Özdil, CHP Genel Başkanı Özel'e hakaret etme hakkını kendinde
bulacak kadar ileri gitti.
Özdil, Özgür Özel’e; "Özgür Özel'in CHP tarihinin
en çapsız genel başkanı olduğunu söylüyorum. Bu koltuğa
yakışmıyor." Dedi.
Yetmedi…
"'Bütün dünyada, birinci parti olmasına rağmen erken
seçim istemeyen ilk ve tek genel başkan' dediğim için,
'AKP'nin dört yıl daha iktidarda kalması için özel çaba
harcıyor' dediğim için bana saldıran Özgür Özel, bu
iftiranı sana yedireceğim." Dedi.
Tartışma öyle büyüdü ki, sadece bir gazeteci ve bir
partinin genel başkanına yapılan hakaretin ötesine
geçti.
Siyaset zeminini zehirledi.
Kutuplaşmayı tazeledi.
Ayrıştırmadan beslenen ve nefret söylemiyle
palazlanan
Gazetecisinden,
Asker emeklisine,
Akademisyeninden siyasetçisine kadar vesayet
faşizmini besleyen kim varsa Yılmaz Özdil'e destek
oldular.
Yetmedi…
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve
tarafgirleri harekete geçti, "Sarayla
müzakere değil mücadele edilir “sloganlarıyla
ilerlerken İmamoğlu’nun kapısını çaldılar. Siyasi hesaplar elden
geçirildi.
Kılıçdaroğlu'na yakın isimler, Özel'e karşı Kılıçdaroğlu ve
babasını hançerleyen İmamoğlu formülünü ortaya koydular.
Bu siyasi formülün hayat bulup bulmaması değil esas mesele,
önemli olan Özel'in köşeye sıkıştırılmasıydı.
Plan tamamlanmıştır.
Siyasette diyalog zemini istemeyenler cephesi
galip gelmiştir.
Özgür Özel siyasi anlamda yalnızlaştırılmıştır.
Erken seçim için her siyasi platformda bağıran ve gerilim
siyaseti üreten bir siyasetçiye dönüşmesi mutlak sondur.
Bu durumda Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener gibi umut vermeyen
siyasetçiler kervanına Özel’de katılmış olacaktır.
Bu tablo "Sana yedireceğim" diyen
seviyesizliğin kazandığını, dışarıda "Türkiye siyaseti
izleyeceğim" diyen Özel'in kaybettiğini gösteriyor.
CHP’nin siyasi umut arayışlarını ve 74 yıldır tek başına iktidara
gelmek arzusunu makamlarına kurban edenler bu bilançoyu bilerek
hazırladılar. Birilerinin işine böylesi geliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin manevi genel başkanı olma yolunda
emin adımlarla ilerliyor. Özgür Özel’in “Keşke dördümüz bir arada
olsak” açıklaması bu tezi destekliyor.
Diğer yandan: Kılıçdaroğlu-Yavaş ikilisi yemek yerken; Ekrem
İmamoğlu’na “Sen CHP’nin tek belirleyicisi değilsin” mesajı
verdiler.
Bu yemek Mansur Yavaş’ın “CHP’den ayrılacak” iddialarınıda
çürüttü.
Klasik CHP işte yola çıkılmaz yolda bırakır
…