Kızlar için 'korku' yurdu

İşte İstanbul'un göbeğinde bir kız yurdu manzarası.. Türkiye'nin dört yanından İstanbul'a okumaya gelen çoğu öğrenci, ev tutma imkânları olmadığı için mecburen yurtları tercih ediyor. Aileleri de güvenli ve temiz olduğunu düşündükleri yurtlara çocuklarını gözü arkada kalmadan gönderiyor. Ancak görünen o ki yurtlar sanıldığı kadar temiz ve güvenli değil. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (Yurtkur) bağlı Anadoluhisarı Kız Öğrenci Yurdu'ndan gelen şikâyetler üzerine yurdu gezdik. Yurda elimizi kolumuzu sallayarak girdik. Kapıdaki görevliler kimlik bile sormadı. Adam başı 3 metrekare Ardından yaklaşık 20 metrekarelik odalarda, 6 - 8 kişinin kaldığı yurtların içler acısı haline tanık olduk. Her öğrenciye bir dolap verildiği için sığmayan eşyalar yatakların kenarında duruyordu. Dolap dışına eşya konmasının yasak olduğunu söyleyen yurt sakinlerinden G.A., durumu şöyle özetledi: "Bu dolaplara bir kişinin eşyasının sığması imkânsız. Biz de çaresiz eşyaları kenara koyuyoruz. Küçücük odalara sığmaya çalışıyoruz. Tek masamız var. Bir odada 8 kişi kalınca bu masaya hiçbir eşya sığmıyor.." 'Sapığa zabıt tutulmadı!' Yurda bir sapığın girdiğini iddia eden A.S. ise güvenlikten yakındı. Yurdun iki giriş kapısı olduğunu söyleyen A.S., "Birincisi ana kapı, ikincisi ise Marmara Üniversitesi Spor Akademisi Yüksek Okulu içinden yurda bağlanıyor" deyip, güvenlik bulunmayan bu kapıdan isteyen herkesin içeri girebileceğini iddia edip üniversitede halen süren bir de inşaat olduğunu söyledi. Onun bu sözlerine katılan G.A. da ekledi: "Sapık olayları olduğu zaman polis çağırmalarını istedik. Polis geldi ama zabıt tutturtmadılar!" Her yer mikrop yuvası Ardından sözü alıp tuvalet ve banyolarının içler acısı halini gösteren K.R. ise, "Mikrop kapmaktan korkuyoruz. Tuvaletler sık temizlenmiyor. Banyo perdeleri tuvalet fırçaları ile temizleniyor" diye şartlardan dert yandı. Örnek olarak gezdiğimiz bu yurtta, acil yangın merdivenlerinin kilitli olmasını sorduğumuz öğrenciler, bir felaket başlarına gelirse ne yapacaklarını bilmediklerini söylüyor ve şu yanıtı veriyorlardı: "Defalarca bu şikâyetleri yetkililere bildirdik..."