Kıyamet gökten gelecek!
Abone olBugünlerde insanlar kıyamet senaryoları, kehaneter ve şifreleri konuşuyor. Herkesin merak ettiği kıyamet nasıl ve nereden kopacak? Uzmanlar cevap veriyor.
Kutsal kitaplar Kuran, İncil ve Tevrat, kıyamet anı için tek
adres gösteriyor: Gökyüzü... Kuran'a göre gök yarılacak, İncil'e
göre Ay kızaracak. Tevrat'ta da dünyadaki dengelerin değişeceği
yazıyor. Kıyamet için dinlerin ortak adresi gökyüzü Semavi olsun
olmasın tüm dinlerin ortak noktasıdır 'Kıyamet Günü'. Ve tüm
dinlerde, kıyamet alametlerine dair farklı ipuçlarına rastlamak
mümkün Üç büyük dinin kitapları; Kuran, Tevrat ve İncil'de,
kıyamete ilişkin farklı senaryolar çizilse de hepsinde kıyamet günü
için tek bir adres var: Gökyüzü!... İnsanlığın varoluşundan bugüne
milyonlarca yıl geçti. Gürcistan'daki bir müzede bulunan en eski
insan kafatası ise tam 1.8 milyon yıllık. Ancak her başlangıcın bir
sonu olduğu gibi insanlığın ve yaşadığımız dünyanın da bir sonu
olacak. Bütün dinlerde 'Kıyamet Günü' olarak anılan bu son, ne
zaman ve nasıl yaşanacak? Alametleri neler olacak? Kutsal
kitapların kıyametle ilgili bölümlerinde neler yazılı? Tüm bu
soruları SABAH sizler için sordu, uzmanlar yanıtladı. İster semavi
olsun ister değil, bütün dinlerin ortak noktalarından biri de
kıyametin bir gün mutlaka geleceği... Kıyamet konusunda tüm
insanları uyaran semavi dinlerin kutsal kitapları, Kuran, İncil ve
Tevrat'ta kıyamet günü için gösterilen adres ise aynı; Gökyüzü!..
Kuran, kıyametin yıldızların ışığı giderildiği ve gök yarıldığı
zaman kopacağını vurgularken, İncil ise, kıyamet anında güneşin
kıldan çul gibi siyah ayın ise kan gibi olacağını ve yıldızların,
tıpkı büyük bir yel tarafından sarsılan incir ağacının ham
incirleri atması misali yer üzerine düşeceklerinden bahsediyor.
Museviler'in kutsal kitabı Tevrat ise kıyametin yine göklerden
geleceğini şu sözlerle tasvir ediyor: "Bütün memleketi viran etmek
için, Rab ve gazabının silahları uzak bir diyardan, göklerin
ucundan geliyorlar." KIYAMET BİR TUFAN MI? Ezoterik yani içsel bir
din inanışa sahip ilahiyatçı ve yazarlara göre, kıyamet bir
şuurlanma yani silkelenip kendine gelme süreci. Bir anlık bir olgu
olmayan kıyamet ezoterik inanca göre tüm dinler gerçek
niteliklerini zamanla kaybettiğinden ve aynı zamanda o gerçek
nitelikleri görebilecek bilgeler deyetişmez olduğundan ötürü
kopacak. Özellikle son din İslam'ın bozulmaya yüz tutması onlara
göre kıyametin gerçek habercisi. Uzmanların bakış açısıyla kıyamet
senaryoları her ne kadar kıyametin yaşanacağı noktasında bir fikir
birliği gösterse de, kıyametin anlamı hususunda ayrılıklar da yok
değil. Kimi ilahiyatçı ve yazarlara göre, göklerden gelecek ve
dağları pamuk gibi atacak kıyamet aslında bir yok oluş değil;
uyumakta olan insanlığın uyanışı anlamına geliyor. Kimilerine göre
ise kıyamet gerçek anlamda inanılmaz bir tufan. Kıyamet konusundaki
yalın bakış açısı ise kıyametin mutlak adalet için şart olduğu.
Yani tüm insanlar hakkında hüküm verilecek bir gün olan kıyamet,
haklı ve haksızın ebedi tayini için gerekli. 'VADEDİLEN EN BÜYÜK
GÜN' 'Kıyamet Alametleri' adlı kitabın yazarı Ergun Candan'a göre
Kuran-ı Kerim'de vadedilen en büyük gün kıyamet günü. Kıyamet
olgusunun batıni bir bakış açısıyla incelediğini belirten Candan,
kıyametin, kabul görmüş ezoterik İslam'a göre, ölü anlayışların
uyanacağı anlamına geldiğini ifade ediyor. 'Batınilik' kavramına da
açıklık getiren Candan, gizli olan şeylerin iç yüzünü bilenler için
kullanılan bu tabirin, 'Kuran'daki her ayetin, bir de içsel yorumu
bulunduğu' anlamına geldiğini ifade ediyor. 'İNSANLIK KRİTİK BİR
EŞİKTE' Bütün kutsal kitaplarda insanoğlunun uyumakta olduğunun
sembolik bir manada anlatıldığından bahseden Ergun Candan,
insanoğlunun dünya üzerinde kapalı bir şuurla ve bir çok bilgiden
habersiz olarak yaşamakta olduğunun altını çiziyor. Candan,
"Kıyamet; insanların ayağa kalkmaları, onların şuurlanıp
bilgilenecekleri anlamını taşımaktadır. Kıyamet deyince bir çok
kişinin aklına'toplu yok oluş' geliyor. Bu, kıyamet ile tufanın
karıştırıldığını apaçık ortaya çıkarıyor. Neticede benim düşüncem,
dünyanın uyanış gününe yani kıyamete doğru hızla ilerliyor olması"
diyor. "On binlerce yıldır insanlığın topyekün sürdürdüğü aşağıya
iniş ve sonra tekrar çıkış serüveninde çok önemli bir aşamaya
gelmiş bulunuyoruz. On binlerce yıl önce planlanmış kozmik bir
karar ile insanlık bundan sonra yukarıya çıkışını hızlandıracak çok
önemli bir eşiğin önünde bulunmaktadır. Bu eşiğin dinsel
terminolojideki adı kıyamettir" diyen Candan, dünya üzerinde
yaşayan milyonlarca insanın, görünürde farklı inançlarıyla,
bilmedikleri bir hedefe doğu ilerlemekte olduklarını kaydediyor. Bu
inançların yani dinlerin ise bu hedefi kıyamet sembolüyle
şifrelendirdikten sonra insanlara aktardığını vurgulayan Ergun
Candan, bu nedenle kıyametin bütün dinlerde bir son nokta olarak
insanların önüne konulduğunu belirtiyor. "Sıradan dindarlar için
kıyamet göklerden taşların yağacağı, garip varlıkların ortaya
çıkacağı, fırtınaların yeryüzünü birbirine katacağı, tufan halinde
yağmurların yağmaya başlayacağı ve afetlerin ardı arkası
kesilmeyeceği günlerdir" diyen Candan, 'kıyamet kopunca dünya yerle
bir olacak o halde biz kendimizi kurtarmak için Allah'a dua edelim'
şeklindeki bir inanışın çok yanlış olduğunu vurguluyor. Candan, bu
tarz bir korkuyla insanların bir sürü gibi güdülerek hiç olmadık
fikirlere ve batıl inançlara esir edildiklerini dile getiriyor.
Candan, "Kıyamet dünyanın yok olup insanların cennet ya da
cehenneme sevk edilecekleri günün adı değildir. Böyle bir yanlışın
ortaya çıkmasının tek sebebi, kutsal kitapların sembolik bir dile
sahip olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesidir" diyor. 'Herkes doğal
afet bekliyor' Prof. Dr. Salih Akdemir (Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı) "Kıyamet, sadece
Kuran'ın değil semavi olan veya olmayan tüm dinlerin de ortak
görüşü. Yani üzerinde yaşadığımız evren yok olacak yeni bir
yapılanmaya gidilecek. Bu yıkılış mı yeniden doğuş mu işte burada
iki türlü de anlamak mümkün" diyen Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Akdemir
kutsal kitapların 'yıkılış' betimlemesine göre kıyametten önce
doğal bir felaket olacağını artık herkesin beklemekte olduğunu
söylüyor. Akdemir bu tarz bir betimlemeyi öngören ayetleri şöyle
anlatıyor: "Kıyamet kesin olarak gerçekleşecek." (Hicr, 15/85)
"Şüphe götürmeyen bir olay." (Hac, 22/7) "Ancak bir göz kırpması
gibi ya da daha yakın olan (Nahl, 16/77) ve ne yerlerin ne göklerin
ağırlığını kaldıramayacağı o saat ansızın gelecek." (Araf, 7/187)
"Kısacası kıyamet belalı ve acı bir saat." (Kamer, 54/46) Prof. Dr.
Salih Akdemir, kıyamete yeniden doğuş açısıyla bakılırsa İbrahim
Suresi'nin 42. ayetinden 47. ayetine kadar olan bölüme dikkat
edilmesinin gerektiğinin de altını çiziyior. Prof. Akdemir,
Kuran'ın üzerinde yaşadığımız arzı başka bir yapıya kavuşturmak
üzere kıyametten bahsettiğini belirterek, "Kıyameti ölüm diye kabul
etmemek lazım. 'Kıyamet, daha özgür bir varoluş biçimine geçmek
demektir' dersek daha doğru olur" diyor. 'Çürümüş bedenler
dirilecek' Prof. Dr. Emrullah Yüksel: (İstanbul Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dekanı) İslam'ın ilk dönemlerinde ölülerin
kıyamet günü tekrar dirilmesini alaylı bir şekilde dile getiren
Ubey Halef gibi bazı Mekkeli inkarcılar, peygamber efendimizin
huzuruna bir çürümüş kemikle gelip onu eliyle ufalayarak 'Allah
bunu böyle çürüdükten sonra diriltir der misin?' tarzında sorular
yöneltmektedirler. Kuran-ı Kerim, gayet açık ve net anlatımla bu
müşriklere insanı ilk defa yaratanın onu ikinci defa
yaratabileceğini bunda bir imkansızlık olmadığını şöyle
vurgulamıştır; "İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nufteden (sperm)
yarattık da o bize apaçık isyan ediyor. Kendi yaratılışını unutarak
bize karşı misal vermeye kalkışıyor. Ve: 'Çürümüş kemikleri kim
diriltebilir?' diyor. De ki ona ilk önce kim varlık verdiyse, elbet
onu O tekrar diriltir. Bütün yaratılışın her keyfiyetini hakkıyla
bilen O'dur." (Yasin, 36/ 77-79) Ayrıca Kuran-ı Kerim kıyamet
günündeki mahkemeden söz ederken tartı (mizan)dan da haber
vermektedir. Kuran'da tartıları ağır gelenlerin kurtuluşa erip
mutlu bir hayat sürecekleri, tartıları hafif gelenlerin ise zararda
olacakları ve kötü bir hayat geçirecekleri bildirilir: "Kıyamet
günü adalet terazilerini kuracağız. Hiçbir kimse bir şeycikte
haksızlığa uğramayacaktır. Hardal tanesi ağılığında olsa da onu
hesaba katacağız. Hesap gören olarak biz yeteriz." (Enbiya Suresi)
'Ey Muhammed insanları uyar!' "Ey Muhammed... İnsanları kendilerine
azabın geleceği gün ile uyar. Yerin başka bir yerle, göklerin de
başka göklerle değiştirildiği günde, sakın Allah'ın peygamberlerine
verdiği sözden cayacağını sanma." (İbrahim Suresi 42-47. ayetler)
Kaynak: sabah.com.tr